Hızla akıp giden gündemde, bazı şeyler çabuk unutuluyor.
Söylendiğinde büyük tepki gören açıklamaların kısa zaman sonra haklılığı ortaya çıkınca, bunları yeniden hatırlamakta fayda var.
Yunanistanda radikal sol Syrizanın seçim zaferi bazılarını sarhoş etmiş, hemen her yerde “Syriza bize de model olur” diye konuşuluyordu.
Hükümetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Birikim Özgüre, Yunanistanda radikal sol Syrizanın üstünlüğüyle sonuçlanan seçimi değerlendirmesini ve Syrizanın KKTC için model olup olamayacağını sormuştum.
Birikim Özgür, farklı bir bakış açısı ortaya koymuş, KKTCnin cumhurbaşkanlığı seçim atmosferinde olmasının da etkisiyle, kendi partisi de dahil, o açıklaması haksız ağır eleştirilere maruz kalmıştı.
Kendi deyimi ile mezardaki babasının kemiğini sızlatmışlardı.
Birikim Özgür, 28 Ocakta Halkın Sesinde manşetten yayımlanan açıklamasında ne demişti de büyük tepki almıştı;
"-KKTC Yunanistanı değil, Yunanistan KKTCyi model olarak alsın
-Bizde, Yunanistandaki gibi ağır kemer sıkma politikaları uygulanmıyor.
-Biz bütçede ödeneği olmayan harcamalar yapmamayı öğrenmeye çalışıyoruz.
-Bunun için reformlarımızı geciktirmemeliyiz. Bu reformlar, Kıbrıs Türk halkının daha müreffeh bir yaşam sürmesini sağlayacak, pahalılığı azaltacak reformlardır.
-Borçlarımızın silinmesini talep etmemize gerek yoktur, çünkü zaten dış borcumuzun tamamı Türkiyeyedir ve kısa vadede ödenmesi yönünde bir talep söz konusu değildir.
-İç borçlarımızla ilgili de yeniden yapılandırma için Türkiye bizi desteklemektedir.
-Syrizanın talepleri bizde zaten uygulanmakta olan politikalardır. Türkiyenin bize mali desteği bu anlamda bir fırsattır.
-Demokratik zeminde kamu maliyesini rahatlatacak ve ekonomik büyümeyi tetikleyecek bazı kritik reformlara imza atabilmemiz halinde bizim Yunanistanı değil Yunanistanın bizi model olarak değerlendirmesinin çok daha uygun olacağı kanısındayım”
Özgür böyle demişti ve neden böyle olması gerektiğini de açıklamıştı.
UMUT OLARAK GELDİ, HALKA SORACAK
İflasın eşiğindeki Yunan ekonomisini kurtarmak için uzun süredir Avrupa Birliği ile yapılan müzakereler tıkanma noktasına geldi.
“Halkın kahramanı”, ABye “barra” çekecek olan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, önceki akşam Bakanlar Kurulunu olağanüstü toplayarak, referandum kararı aldıklarını açıkladı.
Kreditörlerin öne sürdüğü koşulların sonu gelmeyen kemer sıkma politikalarını kabul etmek anlamına geldiğini ifade eden Çipras, buna rağmen referandum sonucunun ne şekilde olursa olsun buna uyacağını bildirdi.
Ekonomiyi kurtarma paketi halka sorulacak.
Yunanistanda 5 Temmuzda referanduma gidilmesi bekleniyor.
Haberi duyan halk, geceden ATM önlerinde kuyruk oluşturmaya başladı. Halk, banklardan parasını çekiyor. Basın göre,Yunanistandaki 7 bin ATMin yarısında para kalmadı.
Yunanistan iflasın kapısından adım attı.
YUNANİSTAN VE KKTC
Birikim Özgür, 28 Ocaktaki açıklamasında, ısrarla, KKTCde reformların geciktirilmemesi gerektiğinin altını çiziyor, “KKTCde de uygulanan model demokrasiyi geliştirme ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlama modelidir ve bu model sosyal yaralara yol açmayacak biçimde hali hazırda uygulanmaktadır. Demokratik zeminde kamu maliyesini rahatlatacak ve ekonomik büyümeyi tetikleyecek bazı kritik reformlara imza atabilmemiz halinde, bizim Yunanistanı değil Yunanistanın bizi model olarak değerlendirmesinin çok daha uygun olacağı kanısındayım” diyordu.
O zaman Özgüre nasıl da saldırmışlardı…
Özgür, Syrizanın “Selanik Paketinin olduğu gibi kabul görmeyeceğini” o günden söylemişti.
“Syrizanın seçim öncesi vaatlerine ve Yunanistanın içinde olduğu ekonomik koşullarla bakıldığında, bu vaatler ekonomik akılla ne kadar uyumlu? Ayrıca, KKTCnin ekonomik programları ve bütçe disiplinini sağlama çalışmalarını Yunanistan ile kıyasladığınızda, ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? Avantajlar neler?” sorusuna Birikim Özgür, 28 Ocakta şu yanıtı vermişti:
“Syriza geçtiğimiz Eylül ayında Selanik Paketini açıkladı. Troyka ile yeniden müzakereyi gerektiren bir içeriği var. 9,5 milyar Euroluk borcun silinmesi talep ediliyor. Tüm bu talepler AB tarafından kabul edilirse kuşkusuz borçlu aileler ve dar gelirliler için daha öngörülebilir bir gelecek kurulabilir. AB bu talepleri reddederse Selanik Paketinin uygulanması mümkün olamayacak. Burada ekonomik akıldan önce siyasi akıl ön plana çıkıyor. Syrizanın sürdürülemez yapıyı devam ettirmekten ziyade yeni bir beyaz sayfa açıp daha müsait koşullarda sürdürülebilir bir yapı için çalışma talebi var bu anlamda. AB ile sağlıklı diyalog ortamı oluşabilirse belki bazı açılımlar söz konusu olabilir ancak Selanik Paketinin olduğu gibi kabul göreceğini sanmıyorum.
‘REFORMLARI GECİKTİRMEMELİYİZ
KKTCdeki durum çok farklıdır. Bizde, Yunanistandaki gibi ağır kemer sıkma politikaları uygulanmıyor. Biz bütçede ödeneği olmayan harcamalar yapmamayı öğrenmeye çalışıyoruz. Bunun için reformlarımızı geciktirmememiz gerekir. Söz konusu reformlar, Kıbrıs Türk halkının daha müreffeh bir yaşam sürmesini sağlayacak, pahalılığı azaltacak reformlardır. Bizim siyaseten başarı ölçütümüz bütçe disiplini ve reformlarımızdır. Borçlarımızın silinmesini talep etmemize gerek yoktur çünkü zaten dış borcumuzun tamamı Türkiyeyedir ve kısa vadede ödenmesi yönünde bir talep söz konusu değildir. İç borçlarımızla ilgili de yeniden yapılandırma için Türkiye bizi desteklemektedir. Asgari ücret bizde yılda iki kez artırılmaktadır. Kamudaki maaşlar yılda iki kez hayat pahalılığı oranında yeniden düzenlenmektedir. Kamuya istihdamlar kontrollü biçimde devam etmektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında Syrizanın talepleri bizde zaten uygulanmakta olan politikalardır. Türkiyenin bize mali desteği bu anlamda bir fırsattır. Önemli olan bu avantajlı koşullarda bizim mali sürdürülebilirlik ve ekonomik sürdürülebilirlik için kafa kafaya verip kendi demokratik zeminimizde popülizmden uzak durup kararlı bir siyasi yol izleyebilmemizdir.”
KKTC Meclisinin çalışkan birkaç milletvekilinden biri olan Birikim Özgürün o gün söyledikleri, kurulma aşamasında olan yeni KKTC hükümetine de küpe olsun.