Rum Yönetimi lideri Anastasiadis , Türkiyenin Ekim 2014de uygulamaya başladığı Navtex bahanesiyle görüşmeleri dinamitlemiştir. Anastasiadis, BM Genel Sekreterini ve KKTC Cumhurbaşkanını hiçe sayarak “ben masadan kaçıyorum” dedi ve kaçtı.
Dünya Kamuoyu ve büyük güçler Anastasiadisin bu kaçışını sadece seyretti. Büyük güçlerden herhangi bir ciddi tepki gelmedi.Anastasiadis bir de üstüne üstlük görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için şartlarını sıralamaya başladı:
“Türkiye Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğini tanımazsa görüşme masasına oturmam” diyor. Bu görüşme masasından kaçma olayını Türk tarafı gerçekleştirmiş olsaydı, kim bilir batı dünyası neler söyleyecek, ne baskılar uygulayacak ve ne yaptırımlarda bulunacaktı!..
Daha dün gibi hatırlardadır. 15 Kasım 1983de Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983de KKTCni ilan ettiği gün anavatanımız Türkiye KKTCni tanıyan ilk ülke olmuştu. Hemen ardından Müslüman bir devlet olan Bengaldeş de KKTCni tanıdığı duyurmuştu. Pakistan ve diğer bazı Müslüman devletler de KKTCni tanımaya hazırlanırken ABD devreye girerek savurduğu tehditler sonrası Bengaldeş verdiği karardan geri dönerken, diğer devletler de beklemeye geçiyorlardı. BM Güvenlik Konseyinin 18 Kasım 1983 tarih ve 541 sayılı kararı ile Kıbrısta, ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinden başka bir devleti tanımamalarını istiyordu.
ABD, KKTCnin bağımsızlığına ve egemenliğine karşı çıkarken ileride ABD eyaletlerine örnek olmasından korkmuş olabilir mi?Benzer şekilde İngiltere de Kıbrıstaki üslerinden korkmuş olmasın!..
8 Kasım 2014de Rum Meclisine konuşan Yunanistan Başbakanı Samaras, :
“Kıbrıs, 1974de Yunanlıların milli bilinç altında açık bir yaraydı ve bugün de bu proplem çözülmüş değildir” diyordu. Yine Samaras , “Kıbrıs, Helenizm için güç ve gurur kaynağıdır…Kıbrıs ile Yunanistan birlikte bir kaledir… Kıbrıs üzerinden diğer ülkelerden aldığımız destekle bir koruma şemsiyesi oluşturmuş bulunuyor. Tezimiz her gün için güçleniyor ve rolümüz yükseliyor” demişti..
Bir sonuç alınması mümkün olmayan görüşmeler yeniden başlamanın bir anlamı yoktur. Bu düşünce içinde olanlarla daha neyi oturup konuşacağız!...
Bu noktadan sonra görüşmeler ancak tanınmış KKTC ve Rum devleti arasında başlayabilir…
Kıbrıs Türk ve Rum halkları Birleşik Kıbrıs/ Federal Kıbrıs Cumhuriyeti gibi bir çatı altında birleştirmek isteyen Rum yanlısı büyük güçler görüşmelerin yeniden başlaması için devreye girmiş durumdadırlar.
Konu büyük güçler Rum tarafını memnun etmek için çaba harcamaktadırlar. Bu Türk tarafına hem telkin hem de bir baskı olarak yansımaktadır. Bu çerçevede ; Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde azınlık olarak Ruma yama yapılmak isteniyor.Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde KKTC ortadan kaldırılmak isteniyor. Türk askeri Kıbrıstan çıkarılmak isteniyor , anavatanımızın etkin ve fiili garantisi kaldırılmak isteniyor. Rumların istediği Kıbrıs Türk halkının mahalli bir idare olarak Kıbrıs Cumhuriyetine entegre olmasıdır….
İşte bu yol Girit misali yok olmaya gider!...
Yıllar önce ,Giritteki Rumlar da Giritten Osmanlı Ordusunun çekilmesi gerektiğini , böylece adanın huzura kavuşacağını sürekli gündeme getiriyorlardı, tıpkı şimdilerde Rum-Yunan ikilisinin içinde bulunduğumuz dönemde Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok olmaktan kurtaran Türk ordusunun geri çekilmesini ön koşul olarak ileri sürdükleri gibi.
Yunanistan, Megali İdea politikası çerçevesinde Girit gibi Kıbrısı da Yunanistana ilhak etme hedefinden asla vazgeçmemiştir. Bunu hiç ama hiç unutmayalım ve Giritte olduğu gibi büyük güçlerin oyununa gelmeyelim.
Avrupa ülkeleri , büyük güçler dün Giritte olduğu gibi bu gün de Rum-Yunan ikilisinin arkasında olup her türlü desteğini vermektedir. Büyük güçlere hiçbir zaman güvenmeyelim.
Hiçbir Türk, Kıbrısın Girit gibi elden çıkmasına izin vermez ve vermeyecektir….
Kıbrıs Türk halkı, adil ve kalıcı bir çözüm olarak Kıbrısta bağımsız ve egemen iki devletin barış içinde yan yana yaşamasını , birbirinin varlığına saygı duymasını ve birbirini karşılıklı olarak tanımasını istemektedir.
Kıbrıs Türk halkı 31 yıllık bağımsız ve egemen devletinden ve anavatanı Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyecektir.
Kıbrısta adil ve kalıcı bir barış ve anlaşma ancak Kıbrısta bağımsız ve egemen iki devletin birbirini tanımasıyla mümkündür.
Rum komşularımız , makul ve mantıklı olmalıdır. Kıbrısta kendi devletlerine denk bağımsız ve egemen devletimiz KKTC vardır ve ilelebet var olmaya devam edecektir.
Rumlar KKTC gerçeğini kabul etmek durumundadırlar. Birileri Rumlara KKTC gerçeğini anlatmalıdır…Büyük güçler bu konuda Rum-Yunan ikilisini cesaretlendirmelidirler.
Kıbrısta çözüm 1974 Barış Harekatı ile gerçekleşmiştir. Kıbrısa 41 yıldan beri barış vardır. Kıbrısta eksik olan çözüm ve barış değil, anlaşmadır….