“Elimizi sıkan eli sıkarız. Bizimle konuşanla konuşuruz” diyen Erhürman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yakından tanıdığım, beni yakından tanıdığını düşündüğüm dostlar, makam için ilkelerinden ödün verdi demiş. Sağ olsunlar. Genel başkanlık falan dikkate almadan parti organlarının kararlarına uyduğumu, ortak akla inandığımı bildiğini sandığım dostlar bireysel davrandığımı söylemiş. Onlar da sağ olsunlar.
Biz hep ateşe yakın uçtuk. Tatlı suda yüzmek hiç nasip olmadı. Hep sırtımızda yumurta küfesi taşıdık. Bu halk, bu coğrafyada barış içinde, insan onuruna yaraşır biçimde yaşasın, hep var olsun diye… Bu halka inandık. Bu halkı ve bu toprakları çok sevdik. Nefretten değil, sevgiden beslendik. Ve demokrasiyi yalnızca başkalarını eleştirme hakkı olarak değil, bize yapılan eleştirileri hoşgörüyle karşılama yükümlülüğü olarak da kabul ettik. Bu nedenle bize yapılan eleştirileri, katılmasak da hep dinledik ve anlamaya çalıştık. Bundan sonra da öyle yapacağız.
Bu halk için, bu ülke için, ben değil, biz diyerek, herkesle konuşacağız. Nefretle değil sevgiyle büyüyeceğiz. Ve barışa, barışla yürüyeceğiz.
Önemli olan çocuklarımız ve gençlerimizdir. Önemli olan var oluşumuz ve geleceğimizdir. Elimizi sıkan eli sıkarız. Bizimle konuşanla konuşuruz. Bu halk bu adadaki iki asli ve kurucu unsurdan biridir. Asla azınlık olmayacaktır. Çözümün yolu iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federasyondur. Bu halk kendi ayakları üzerinde durmaya, kendi kendini yönetmeye ehildir. Kendi ayakları üzerinde duracak, kendi kendini yönetecektir. Düşüncelerimiz, ilkelerimiz bellidir. Her görüşü dinleriz.
Görüşlerimizi, görüşlerimizin neden Kıbrıs Türk halkı açısından en doğrusu olduğunu düşündüğümüzü hiç çekinmeden paylaşırız. Özgüvenimiz halkımızın varoluş mücadelesinden süzülmüştür. Çekinmeyiz, eğilmeyiz, bükülmeyiz. Dinleriz ve halkımız için, ülkemiz için doğru olduğunu düşündüklerimizi hiç çekinmeden söyleriz.
Eleştiriye teşekkür ederiz. Bu halka, bu ülkeye olan inancımızı da, sevgimizi de asla kaybetmedik, kaybetmeyiz.”
