Bizde işler böyle yürür!
Ülkedeki doktor sayısının parmakla sayılacak kadar az olduğu ve Hipokrat yemininin bir anlam taşıdığı dönemlerdi.
Yürürlükteki uygulamaya göre Doktorluk mesleğini icra edenlerin arabalarının arka veya ön camlarına “Doctor” ibaresini yazma zorunluluğu vardı.
Tatilde bile olsa, tatil yaptığı yörede acil bir duruma doktorun müdahale etmek mecburiyeti söz konusuydu. Müdahaleden imtina eden, günümüz Türkçesi ile “kaçınan” doktorun meslekten men edilmesi bile devreye girebilirdi.
Aradan yıllar geçti “çocuğum okusun, büyüsün doktor olsun” dilekleri tuttu, doktor sayımız çoğaldıkça çoğaldı!
O denli sayı arttı ki aralarında öldürücü rekabetler bile başladı.
İş “devlette çalışanlar ve de serbest çalışanlar” ikilemine kadar vardı!
Üstelik kimi devlette çalışan doktorlar özel hastanelere kadar el attı!
Devlet yıllardır incir ipine dönen ve bir türlü uygulama cesaretini gösteremediği “tam gün mesai” olayını başlatamadı. En uygun sistemi uygulayabilme becerisini yaratamadı.
Eğitim, Sağlık ve Güvenlik bir ülkede kesintisiz verilmesi zorunluluk taşıyan hizmetlerdendir ama bu hizmetlerin laçkalıklar içinde, yanlışların göbeğinde çırpındığı ortada!
Bir aya yakın zamandan beri bazı sağlık hizmetleri grev vardı!
Hem de pandemiden dolayı can pazarı yaşanılan bir dönemde!
Sağlık hizmetleri bir bütünlük içinde verildiği takdirde ancak sonuç getirebilir. Aksi takdirde verilen hizmet kaş yapayım derken göz çıkarabilir.
Ne acıdır ki bizdeki sağlık hizmetleri tam da bu şekildedir.
“Kova bulunur, b.k olmaz, b.k olur kova bulunmaz” hikayesine benzer bir durum.
Hastanelerde aranılan ilaçlar bulunmaz ama tarihi geçmiş kamyonlar dolusu ilaç çöpe atılır gider, yapanın yanına kar kalır, hesabı sorulmaz!
Pandemininrizkli koşullarında ek mesai yapmak zorunda kalan sağlık personeline bu emeklerinin karşılığı aylar geçer ödenmez, eksik personelle işler yürütülmeye çalışılır, yürümez, tökezler. Geçtiğimiz gün sağlıkta uygulanmakta olan grev kaldırıldı. Taraflar uzlaşmaya vardı, eller sıkıldı.
İşin enteresan tarafı Sağlık Bakanının yaptığı açıklamadaydı. “Beş senenin birikimini bir ayda yaptık” dedi.
Bunun adı Sağlık hizmeti! Doğrudan insan canıyla ilgili! Sağlıkta politika yapılamayacağını sayın Bakan söyledi.
Öyleyse, mademki devlet, kadro eksikliklerini yapmaya muktedirdi,
mademki devlet ek mesailerin ödenebilmesini gerçekleştirebilirdi bu karmaşalara, sağlıkta hizmetlerin durma noktasına taşınmasına neden göz yumdu, fırsat verildi?
Yoksa “bizde işler böyle yürür” mü diyelim?