BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN 4 MART 1964 TARİH 186 SAYILI KARARI VE GETİRDİĞİ OLUMSUZLUKLAR
Ancak ne var ki; 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini, Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e sıçrama tahtası olarak görmeleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacak ve de 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırılarıyla yıkılacak ve de kısa sürede bu saldırılar ada geneline yayılırken katliamlara uğrayan Kıbrıs Türk halkı 103 köyden göç etmek durumda kalacaktı.
Neticede 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı Yunan Cuntasının desteğinde gerçekleşen darbenin ardından Makarios’un yerine getirilen Nikos Samson 17 Temmuz’da Kıbrıs Helen Devletini ilan ederken İngilizler vasıtasıyla adadan çıkmayı başaran Makarios ABD’ye kadar gidecek ve de BM’de yaptığı konuşmada ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır, müdahale ediniz diyecekti!..
Bu gelişmelerin ardından Garantör devletler olarak birlikte hareket etmek için Londra’ya kadar giden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in elinin boş dönmesinin ardından gerçekleşen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. Yıllarca devam eden Federasyon görüşme sürecinde olumlu bir sonuca varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Durum bu merkezde iken, KKTC ilan edilmesine karşın anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yıllarca Federasyon görüşmeleri devam etti. Neticede 07 Temmuz 2017’de Rum-Yunan ikilisi sabahın erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana Konferansını terk ederken; Kıbrıs’ta siyasi çözüm için “Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli” demişlerdi.
O günün sabahında saat 09.00’da basına yapmış olduğu açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon görüşme süresi bir kez daha başlamamak üzere sona ermiştir” demişti.
Yine çok iyi hatırlardadır KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar “Hedefim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmaktır” söylemleriyle 18 Ekim 2020’de gerçekleşen 2. Tur seçimlerde KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu gelişmelerin ardından 27-29 Nisan 2021 tarihinde gerçekleşen Cenevre Konferansında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar anavatanımız Türkiye’nin desteğinde 6 maddeden oluşan bir öneri sunarken Rum-Yunan ikilisi şaşkına dönüyordu!..
5 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar “ BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararının Kıbrıs’ta Siyasi Çözümün Önündeki En Büyük Engeldir” dedi. Konu ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklamada sayın Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararının haksız ve siyasi olduğunu vurgulayarak, bu kararın çözümün önündeki en büyük engel olduğunu söyledi.
KKTC Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, bu kararın, Kıbrıs Türk halkının bütün hakları ile egemenliğini yok saydığını ve halkımızı Rumların azınlığı yapmayı içerdiğini ifade ederek, bu karardan güç alan Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkının bütün haklarını ve egemenliğini yok saydığını söyledi.
Açıklamasında sayın Ersin Tatar: “Kıbrıs’ı bir Helen adası yapma hedefiyle Akritas Planı doğrultusunda 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan ve tarihte Kanlı Noel saldırıları olarak yer alan Rum saldırılarında halkımız katliamdan geçirilip, göçe zorlanırken, Kıbrıs Türk halkının eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti de silah zoruyla Rum devletine dönüştürülmüştür. Soruna çözüm bulabilmek amacıyla Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile garantör ülkelerin katılımıyla 1964 Ocak ayında gerçekleşen Londra Konferansı da Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanırken, Rum saldırıları daha da yoğunlaşmış ve halkımız adanın %3’üne tekabül eden bölgelerde kuşatma altına alınmıştı..
..Garantör devlet olan Anavatanımız Türkiye bu saldırıları durdurabilmek ve Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla 13 Şubat 1964 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruda bulunur. Bunun sonucunda BM Güvenlik Konseyi üyeleri büyük bir aldatmayla “Önce Kıbrıs’a Barış Gücü’nü gönderelim, ateşkesi sağlayalım, sonra bu kararı değiştiririz” diyerek, 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı karar alınır. Ne yazık ki, bu karara göre de Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti “Kıbrıs’ın tek meşru Hükümeti” olarak tanınır.
..Bu kararla uluslararası antlaşmalar ve hukuk kuralları ayaklar altında çiğnenirken, ABD’nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Nelson Ledsky’nin yapmış olduğu açıklamayı da hatırlatmakta büyük yarar var. Yapmış olduğu açıklamada bu kararın “Siyasi Bir Karar Olduğunu” teyit eden Nelson Ledsky: “1964 yılının dosyalarını incelettim. BM Güvenlik Konseyi’nce alınan bu kararın hukuki temellere dayanan bir karar olmadığını, siyasi mülahazalarla alınmış bir karar olduğunu tespit ettim.”
.. “Bu karar, halkımızın bütün hakları ile egemenliğini yok saymakta ve halkımızı Rum’un azınlığı yapmayı içermektedir. Pek çok platformda, görüşmelerde ve son olarak da Antalya’da gerçekleşen Diplomasi Formunda da bir kez daha belirtmiş olduğum gibi Kıbrıs sorununun 60 yıldan bu yana devam etmesinin ana nedenlerinden biri bu haksız ve siyasi karar ile Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak hala daha tanınmasıdır. Rum tarafı bu haksız ve siyasi karardan güç alıp konfor alanını sağlamlaştırırken, uzlaşmazlığını sürdürmekte ve zamana oynamaktadır..
..Bu karardan güç alan Rum tarafı Kıbrıs Türk halkının bütün haklarını ve egemenliğini yok saymakta ve halkımıza azınlık statüsü önermekte, ‘BM Parametreleri’ , ‘Federal Çözüm’ ve ‘Sıfır Asker, Sıfır Garanti’ dayatmalarıyla da Türkiye ile Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bir kez daha belirtiyorum ki, bu dayatmalara asla boyun eğmeyeceğiz, devletimizden, egemenliğimizden, anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz..
..Bu haksız ve siyasi kararın hala daha yürürlükte olması nedeniyle kendisini ‘Kıbrıs’ın tek sahibi’ olarak gören Rum tarafı 1968 yılından bu yana müzakere süreçlerini dinamitlemekte, uzlaşmaz tutumu ile hakimiyetçi zihniyetini sürdürmektedir. Bu karar ortada durdukça Rum tarafı hiçbir anlaşmaya yanaşmayacaktır..
..Tüm bu nedenler ve özellikle Annan planı ile Crans Montana görüşmeleri sürecinde yaşananlar, federal temele dayalı bir çözümün gerçekleşmesinin mümkün olmadığını bir kez daha gözler önüne sererken yıllardan beri devam eden dayatmacı statükonun sonlandırılması ve müktesep haklarımız olan egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün tescili için yeni vizyonumuzu ortaya koyduk. Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen ve ‘Yeni Siyaset’ olarak adlandırılan bu vizyonumuz Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak olan ‘Egemen Eşit İki Ayrı Devlete Dayalı Çözüm’ şeklidir. Yeni ve resmi müzakereler ancak bu temelde başlayabilir..
..BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararının 60’ncı yıl dönümünde tüm dünyaya ve BM Güvenlik konseyine yeniden çağrıda bulunuyorum; Kıbrıs’ta adil ve kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılabilmesini sağlayabilmek için Kıbrıs Türk Halkını Rum tarafının azınlığı yapmayı içeren , insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırı olan bu haksız ve siyasi kararı sonlandırın..”
..(Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 186 sayılı kararı 4 Mart 1964 tarihinde 1116 numaralı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin toplantısında Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan hükümetlerine danışılarak Kıbrıs adası üzerinde bir Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün kurulması karar verildi. Ayrıca Türkiye’ye yönelik olarak kararın
1. Maddesinde “uluslararası barışı tehlikeye sokacak herhangi bir harekatın yapılmaması” istendi.
2. Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla bir Özel Temsilci atanması kararı alındı.
3. Karar tüm üye ülkelerin evet oyu ile alındı
Yine 5 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında GKRY lideri Hristodulidis “Ülke, 50 yıllık Türk işgalinden kurtarılmalı” dedi ve Kıbrıs Rum tarafının yarın bile Kıbrıs sorununa yönelik müzakerelere hazır olduğunu söyledi.
Günümüzde Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Alithia gazetesi ve diğer gazeteler Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, EOKA hiyerarşisinde Yeoryos Grivas’tan sonra ikinci sırada yer alan EOKA başkan yardımcısı Grigoris Afksentiu için düzenlenen anma etkinliği çerçevesindeki açıklamalarına yer verdiler..
..Habere göre Hristodulidis, Kıbrıs Rum tarafının yarın bile Kıbrıs sorununa yönelik müzakerelere hazır olduğunu ifade etti. “Müzakere edilemez hedeflerinin, bağımsızlık, işgal ve garantörlük olmaksızın ülkenin yeniden birleşmesi olduğunu” belirten GKRY lideri Hristodulidis, yeni nesillere özgür bir ülke bırakmak için tüm güçleriyle çalışma sorumluluğuna sahip olduklarını da belirtti..
..Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlaması koşullarının da yaratılması için her türlü çabayı sarf edeceklerini söyleyen Hristodulidis, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın birkaç gün içerisinde Kıbrıs’a geri dönmesinin beklendiğini belirtti.
..Ayrıca Hristodulidis “ Avrupa ailesinin bir üyesi olarak Güney Kıbrıs Halkına, ülkesinde özgürce yaşama olanağı tanımayan, Türk tutumunun sonucu olarak sorunları ve zorlukları da çok iyi bildiklerini” ileri sürdü. Mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını dile getirdi.
Sonuç olarak; dün olduğu gibi bugün de Rum liderliği “Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı” derken Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..