BM’DEN MEDET UMMAK

Abone Ol

 

KKTC II. Cumhurbaşkanı Sn. Talat, Halkın Sesi’nde yayınlanan bir açıklamasında şöyle dedi: “BM’nin taraflarla yoğun çalışma yapması gerekiyor. Guterres çerçevesinin ayrıntılanmış halini iki tarafın da kabul edebileceği hale getirdikten sonra tarafları bir araya getirmesi ve bu işi bitirmesi gerekir...”  50’nci yılını dolduran “Kıbrıs Sorunu” görüşmelerinin hiçbir sonuç vermediği ortada. BM’nin ise yıllar boyu KKTC’nin bağımsız, egemen devlet statüsünü kabul etmediği de ortada. Eh, geriye ne kaldı ? Rumların uzlaşmazlığı kaldı tabii. Bu konuda bir tek kelime dahi söylemek anlamsız olur. Rumlar, ta ezelden tüm adanın kendilerine ait olduğunu ve tüm adanın egemenliğinin Kıbrıs Cumhuriyetine ait olduğunu iddia ederek, yıllardan beri süregelen müzakere süreçlerini tıkadıklarını herkes biliyor. Bu durumda herhangi bir BM destekli yeni müzakerelerin başlatılmasını önermek abestir. Ayrıca KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş Bey’in Rumlarla anlaşma istememekte ne kadar haklı olduğu defalarca ortaya çıktı. Bakın Sn. Talat ne demiş:  “Denktaş Bey asla çözüm istemezdi. Rum yönetiminin gerçek niyetlerini bilemezdik, çünkü Denktaş Bey atılır ve herşeyi reddederdi. Dolayısıyla niyetlerinin ne olduğunu göremezdik...”   Eğer Sn. Talat Rumların niyetlerinin ne olduğunu bu kadar yıl anlayamamışsa, bu sadece onun sorunudur. Rahmetli Denktaş Bey Rumları çok iyi tanır ve onların tüm adayı egemenlikleri altına almak istediklerini çok iyi biliyordu. İşte bu yüzden, rahmetli Denktaş Beyin sürekli herşeyi reddettiğini söylemek yanlış.

BM’nin “Kıbrıs Sorunu”ndaki, Kıbrıs adasındaki gerçekleri bir türlü kabullenememesi bu kuruluşun en bariz hatası. Eski BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar’ın Kıbrıs adasında iki devletli çözümün tek çıkar yol olduğunu kısa bir süre önce açıklamış olması, BM’nin en yüksek seviyedeki bir diplomatının gerçekleri görüp dünyaya duyurmasının bir kanıtıdır. Bu durumda Sn. Talat’ın rahmetli Denktaş Bey’in herşeyi reddettiğini söylemesi çok yanlış. Rahmetli Denktaş Bey KKTC Devleti’nin ve KKTC halkının çıkarlarını hep ön planda tutmuş ve Rumların gerçek niyetlerinin ne olduğunu sürekli vurgulamıştır. Devlet adamı ve diplomat böyle olunur... Cuellar’ın açıklaması ise bugün tazeliğini korumaktadır.

BM’nin 35 yıllık KKTC bağımsız, egemen Devletine koyduğu “tanımayın” yasağı hem insan haklarına hem de Uluslararası Hukuka aykırıdır. BM’nin KKTC’yi tanımaması devam ettikçe, bu kuruluştan taraflarla yoğun çalışma yapmasını istemek abes ve yanlıştır. KKTC Devleti ve KKTC halkını yeni bir “müzakere sürecine” sürüklemek de yanlışların en büyüğü olur. Ne yazık ki Sn. Talat’ın  halâ, KKTC Devleti ve halkını böyle, Rumların tam istediği biçimde bir “federasyon çözümüne” itecek bir BM “yoğun çalışmasına” yol vermek istediğini gözlemlemekteyiz. Hiç kuşkusuz, bu adada iki ayrı devlet çözümü en uygun çözümdür. Daha önemlisi, bu KKTC halkının istediği bir çözümdür. BM’ye bunu anlatmanın zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir bile. BM’nin, “çözüm, çözüm” anlamında bir politika izlemeye devam ettiğini görüyoruz. Bu yüzden BM’den medet ummak boşuna...