BM’yi anlamak

Abone Ol

BM Güvenlik Konseyi kararları genelde BM Barış Güçlerinin görevlerini uzatmalarına ilişkin kararlardır. Uluslararası Hukuk BM ile içiçe olmasına karşın, Güvenlik Konseyinin üzerinde sayılabilir. Dolayısıyla BM’nin “Kıbrıs Sorunu müzakerelerinin” tekrar başlatılmasına ilişkin  “tarafların” görüşmelerini önermesi sadece bir öneridir. KKTC böyle bir öneriyi kabul etmek mecburiyetinde değil. BM’nin “Kıbrıs adasındaki Statüko kabul edilemez” açıklaması ise Crans-Montana’dan sonra yaptığı açıklamaya tamamıyla ters düşen bir gelişme olarak nitelendirilebilir. Bu iki açıklama arasındaki çelişki tüm açıklığıyla ortadadır. Crans-Montana’dan sonra BM bu müzakerelerin bittiğini ve federal çözümün bu durumda mümkün olamayacağını açıklamıştı. Hatta bu açıklamadan kısa bir süre sonra eski BM Genel-Sekreteri Sn. Cuellar, federasyon çözümünün gerçekleşmeyeceğini ve iki ayrı devlet çözümünün en uygun çözüm olduğunu söylemişti.

Ortada duran bu çelişki BM’nin son açıklamasının havada kaldığını göstermektedir. Bu yeni gelişmeler doğrultusunda kilit kelimecik egemenliktir. 1983’de bağımsızlığını ilan eden KKTC devletinin egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesi çok doğaldır. Ancak BM ayni yıl  541 kararı ile KKTC’nin tanınmasına engel koymuştur. Bu kararın bozulması ve KKTC’nin tanınma yolunun açılması, daha önce de belirtilmiş olduğu üzere, KKTC’nin egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesi ile gerçekleşecektir. İşte bu yüzden “federasyon müzakerelerinin” tekrar başlaması, KKTC devletinin, tam Rumların istediği gibi, KKTC’nin ortadan kalkmasına ve Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm ada üzerinde egemen olmasına neden olacaktır.

BM, 35 yıllık bağımsız, egemen KKTC devletinin egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesine engel olamaz. “Federasyon müzakerelerinin” tekrar başlatılması, KKTC’nin tanınma yolunun açılmasına en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabii ki BM’nin kararlarını, Charter’ini (Anayasasını) gözönünde bulundurarak bir diplomatik yol çizmek gerekir. BM’nin, 35 yıllık KKTC devletinin tanınmaması ve tanınmamasında 541 ile ısrar etmesi hiç bir Uluslararası Hukuk kuralına uymaz. BM, bu anlamda Uluslararası Hukuk ile de çelişkiye düşmüştür. Meclisi ile bir tanınma kararı alan KKTC, uluslararası toplumun ve tabii ki BM’nin dikkatlerini üzerinde toplayacak ve sonra da tanınma yolu açılacaktır. Bugünkü dünya düzeni içereisinde BM’nin yanlış kararlarını düzeltmek, bağımsız, egemen devletlerin diplomasi becerilerine ve gerçekleri vurgulamalarına bağlıdır. BM’yi anlamak  ve KKTC’nin  egemenlik haklarını kullanarak  kararlılıkla tanınma istemesi bize bağlıdır. Yani, kısacası top bizde...