33 sendika Meclis önünde eylem yaptı, genel greve gidildi 33 sendika Meclis önünde eylem yaptı, genel greve gidildi
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Kıbrıs Rum yönetimi ile İsrail arasında Avrupa’ya deniz altından elektrik enterkonnekte kablo bağlantısı kurulmakta olduğuna dikkat çekerek, Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye ve KKTC de dahil tüm aktörlerin katılımıyla elektrik de dahil bölgesel işbirliği geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Özersay “son dönemde İsrail ile körfez ülkeleri ve Ürdün arasında yapılan İbrahim anlaşmalarıyla doğrudan uçuşlar, ticaret, turizm, güneş panelleri ve su arıtma sistemleri konularında tanıma ilişkisine varmayan bazı işbirliği modellerinin uygulamaya konulduğunu görmemiz ve doğu Akdeniz bölgesinde bu türden bölgesel bir işbirliği yapılmasına odaklanmamız gerekir. Bunun için de KKTC’nin de bu bölgede bir aktör konumunda olacağı ve muhatap kabul edileceği bir bölgesel konferans fikrini son beş yıldır Halkın Partisi olarak dile getiriyoruz. 2018’de dünyanın farklı bölgelerindeki düşünce kuruluşlarında Dışişleri Bakanı olarak bu konuları gündeme taşımıştık. Şimdi yeni konjonktür bizi oraya doğru götürüyor, buna hazırlıklı olmalı ve bu düşünceyi hayata geçirecek adımları atmalı, inisiyatifleri almalıyız” dedi. Özersay Kıbrıs Türk tarafının bu konularda Türkiye’yi de doğru yönlendirecek bir vizyon geliştirmesi ve proaktif bir diplomasi ortaya koyması gerekir vurgusu yaptı.
Katıldığı bir programda soruları yanıtlayan Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay Kıbrıs ve doğu Akdeniz bölgesindeki son gelişmeler konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
Özersay açıklamasında çatışan veya rekabet halinde olan tarafların özellikle ticari olarak birbirinden faydalanan bir ilişki geliştirmeleri durumunda karşılıklı bağımlılık yoluyla çatışma ihtimallerinin azalacağına dikkat çekerek “bu yolla bölge barışı ve istikrarı sağlanabilir. Aslında Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme götürecek olan süreç tam da bu türden bölgesel işbirliği modelleriyle mümkündür. Kıbrıs Türk tarafının bu konularda Türkiye ile birlikte inisiyatif alması gerekir. Oturup beklemekle ve gündelik beylik açıklamalar yapmakla olmaz. Altı dolu ve inisiyatif alabilen yaklaşımlar lazım” ifadelerini kullandı.
Özersay “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinde verilen ve bugün de tekrar edilen mesajda Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm müzakerelerinin başlaması için bir ön şart vardır. Bu çok nettir. Egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statünün dünya tarafından kabul edilmesi, BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı bir karar ile teyid edilmesinin ardından müzakereler başlayabilir gibi bir pozisyon vardır. Bu altı çizilerek tekrar edildi. Bu aşamada Kıbrıs sorunuyla ilgili kapsamlı çözüm müzakeresinin başlamasının pek de istenmediği bir mesajdır aslında. Bazı yatırımlar yapılacak, zaten şu an görüşmelere uygun bir ortam olmadığını düşünüyorum. Gerek enerji, gerek ekonomi, gerek ticari manada Doğu Akdeniz’de birlikte ne yapılabilir konusuna olumlu yaklaşılıyor” ifadelerini kullandı.
Özersay “son dönemde dile getirilenleri Türkiye ile KKTC arasında kablo ile elektrik gelecek perspektifinden çıkarıp başka açıdan bakmak gerekiyor. Tayyip beyin açıklamasında çift yönlü ifadesi var. O tam olarak hangi anlama geliyor, fizibilite çalışması yapıldı mı, eğer bu stratejik bir yatırım olarak düşünülüyorsa bunun yatırım maliyeti gelecek olan elektriğin fiyatına yansıtılacak mı? Bütün bunlar önemli konular ancak daha önemlisi Kıbrıs Rum tarafının deniz altından İsrail’le kurmuş olduğu bir proje var ve Türkiye-KKTC elektrik ilişkisini bundan bağımsız olarak düşünmemek gerekir. Atılacak olan adımların Doğu Akdeniz’de bütün aktörlerin yer alacağı bir hat içerisinde düşünmek daha önemli olacak. Bunlar önümüzdeki günlerde daha fazla konuşulacak” dedi.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Enerji konularının ele alınabileceği bir Doğu Akdeniz Konferansı düzenlenebilir. Bunun Kıbrıs sorununun çözümünde en kilit nokta olduğunu vurgulamıştık daha önce. Birbirlerini tanımasalar da uyuşmazlıklar da devam etse de taraflar masada bir araya gelebilirler vurgusu yapmıştık. Gidişat oraya gidebilir.
Suriye, iç savaş döneminde bir aktör olarak kabul edilmiyordu ve dünya artık muhatap almıyordu. Ama yeni gelişmeler var ve Rusya’nın verdiği destek ile Suriye’deki hükümet, artık hükümet muamelesi görmeye başladı ve kısa bir süre önce Arap Birliği’ne geri döndü. Artık Suriye hükümeti Rusya’nın verdiği destek ile tekrar aktör olarak buraya girdi. Bu Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı belirlenmemiş olan tek devlet Suriye’dir. Bunu belirleyeceğinde önce yan sınırını belirlemesi gerekecek. Böyle olunca da büyük ihtimalle de Gazprom bu bölgede arama izni çıkarabilecek. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki bütün aktörler ellerindeki kartları yeniden açmış olacak.
Herkes kendi pozisyonuna göre bir değerlendirme yapabilir. Bu hukuki bir statü kazanmadan geçici anlaşmalar yapılmasına sebep olabilir. Çünkü Rumların bu kaynaklar Kıbrıslı Türkler’e de aittir söylemi var. Ve buna göre bir politika şekillendirildi. Bundan artık geri gidilemez. Bu kaynakların nasıl işletileceğine birlikte karar verilmeli.
Bir diğer önemli nokta ise böyle bir konferans yapılması halinde İbrahim Anlaşmaları gibi bir takım anlaşmalar yapıldı. Bir tarafta İsrail, bir tarafta körfez ülkelerinin bazıları ile. Bu çerçevede ülkeler arasında direk uçuşlar başladı. Ürdün ile İsrail arasında Güneş Paneli anlaşması yapıldı. Bu tür işbirlikleri tanıma ilişkisi olmasa bile gerçekleştiriliyor. Bu tarz ilişkiler bugünkü dünya konjektürü çerçevesinde çok daha gerçekçidir”.