Bu da geçer

Abone Ol

Tüm dünyayı altüst ettiği söylenen Coronavirüs’den söz ediyorum. Hiç kuşkusuz, Çin’de başlayan ve yayılan bu hastalık belki de en ciddi, en tehlikeli ve en yaygın olanı. Geçmişte Afrika’dan çıkan “Ebola” virüsünden kaynaklanan hastalık da bir ara panik yaratmıştı. Ancak kısa bir süre sonra bu hastalık ortadan kalktı. Konuya ilişkin iyimser, pozitif düşünmenin gerçekçi nedenleri var. Bu nedenlerin başında, tüm dünya genelinde alınan önlemler gelir tabii ki. Ancak bundan daha da önemli olan, özellikle gelişmiş ülkelerde tıbbın belkide inanılmaz seviyelere ulaşmış olması. Konuya ilişkin başka bir gerçek daha var. Tüm dünya genelinde medya rakamları ile WHO (World Health Organisation) Dünya Sağlık Örgütü rakamları çelişkili. WHO’nun rakamlarının medya rakamlarından daha az olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ve KKTC’de bir tek Coronavirüs vakasına rastlanmaması iyimser olmamızın bir nedeni...

Neyse, biz dönelim -eskilerin tabiriyle- “Evkaf’ın Su Meselesine” . Sn. Okurlarım, bir an için “Kıbrıs Sorunu”nun sorun olmaktan çıktığını düşünün. Bu adada işbirliğini geliştirme, “ Live and let Live” (yani Yaşa ve Yaşat) düşüncesiyle hareket eden iki devlet, iki toplumun var olabileceğini düşünün. Bu mümkün mü? Ne yazık ki böyle bir durum şu anda olası görünmemektedir. Peki, şu anda devam eden kısır döngüden kurtulmak için ne yapmak gerekir?  Rumların “Ben tanınmış devletim, sen sahte devletsin” mentalitesini değiştirmek mümkün mü? Hayır... Peki biz KKTC Devleti ve halkı olarak hep Rumların bu mentaliteden vazgeçmeleri için mi uğraşacağız? Bu mentalitede bir Rum Yönetiminin ve halkının “ federasyon çözümü “ ile tüm adanın Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  egemenliği altına girmesini gerçekleştirme çabalarından vazgeçebileceğini düşünmek mümkün mü ?. Hayır... Peki, “federasyon çözümü” gerçekleştiği anda 36 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin ortadan kalkacağını bilmeyen kaldı mı? Hayır..

Peki o halde, “Kıbrıs Sorunu”nun çözümünün gerçekleşmesini beklemenin mantığı ne? Böyle bir mantık yok... Lokmacı sınırına yakın Ledra Caddesinde “Federasyoncular, elinizi çekin (yani Rumların istediği ve KKTC’yi ortadan kaldıracak “federasyon çözümünü” bile istemeyen bir kafa yapısı), Kıbrıs satılık değil., Helen’dir” diye naralar atan “ELAM”cıların Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bir azınlık olduğunu mu sanıyorsunuz. Üç aşağı, beş yukarı bu mentalite azınlıkta değil. Rumların büyük çoğunluğu tüm adanın kendilerine ait olduğunu şu veya bu şekilde düşünmektedir. Bu soruna çözüm olur mu ? Olur. İki ayrı Devlet ve belki işbirliği...