Bu karmaşayı başkanlık sistemi çözer!

Abone Ol

Bağırıp çağırabileceğimiz, her olumsuzluğu neden yapıp ver yansın edebileceğimiz, maaşlarda ve ödemelerde aksama olduğu anda sövüp sayabileceğimiz makam boş!!
Kimseler doldurmaya yanaşmıyor. Olumsuzlukları göğüsleyebilecek babayiğit çıkamıyor. Çıkma cesaretini gösterenler olsa bile onay göremiyor!
Hele sol diye adlandırılan sendikalar, sivil toplum örgütü olarak ortaya çıkanlar muhalefetini ortaya koymadan nasıl rahat edebilsin!!
Otuz gün oldu, Başbakansız, hayalet bir hükümetle adeta mastürbasyon yapılıyor, hükümetcilik oynanıyor.
Bütün bu olumsuzlukların başında ne var bilir misiniz, alınganlık, kibir ve hazımsızlık.
Halbuki küçük toplum politikalarında bunların hiçbirine yer yok.
Umut ettiğin oylara ulaşamadın mı, seçim mi kaybettin, bir sonrakine eksik gördüklerini tamamlayıp meydanlara yeniden çıkacaksın, küs isen, barışacaksın, yeterli paran mı yok, finansör bulacaksın, öpmedik yanak, sıkılmadık el bırakmayacaksın.
Kaybedilen seçimin ardından, küserek, kinaye dürtüleri içine bürünerek, öç alma hesaplarının peşinden giderek bir yerlere varmak mümkün değil.
Maalesef bu acı hakikatleri kabullenmeyen ve benzer düşünceler içinde hala daha davrananlar var.
Halbuki ülkenin, sağlık ve ekonomik bakımdan dibe vurduğu bir zamanda bir anlamda sahipsiz bırakılması ne etiktir ne de ahlaki.
Ülke “logo” oyunlarına benzer yöntemlerle idare edilmeye çalışılıyor. KKTC de
çoktan başkanlık sistemine geçilmeliydi bir de baraj yükseltilmeliydi.
Herkes bunu söylüyor ama kimseler ileri götürmeye cesaret edemiyor ve biz şimdi bunun acılarını yaşıyoruz.
CTP lideri Tufan Erhürman da hükümeti oluşturamadı ve görevi Cumhurbaşkanı Ersin Tatara iade etti.
On beş gün daha heba oldu ve gitti. Kilit konumdaki siyasi yapılar bunun nedenlerini izah edebilecekler mi?
Ekonomik tablonun ürkütücülüğü karşısında erken seçimi daha da erkene alalım görüşleri doğdu ama bu kararları alabilecek, uygulayabilecek yapı bir türlü oluşturulamıyor.
CTP nin hükümeti kurma yetkisini iade etmesinden sonra yeniden başa dönüldü. Alternatifler belli, meclis aritmetiği UBP-HP yi işaret ediyor.
Aklıma toprak ağasıyla kahyanın kasabaya gidiş hikayesi geliyor. Hani köy ağasının kahyasına “köyden kasabaya giderken atın üzerinde ben vardım, sen yaya idin, dönerken de atın üzerinde ben varım, sen yine yayasın, öyleyse bu boku biz niye yedik” le sonlanan hikaye.
Kişisel hırslar, kaprisler ve doyumsuzluklar uğruna bu topluma çok yazık ediyorsunuz beyler, tarih bunun hesabını elbet sizden soracaktır!