Hani devamlı tüketiciler devamlı şikayet eder ve televizyon programlarına konuk olurlar ya, bu kez şikayet ve tepkiler iş insanları örgütlerinden geldi.
Pahalılığa bir tepki olarak bu katılımcı örgütlerden gelen açıklama, bayağı etkili ve düşündürücüdür. Yani bir söz vardır...
Yumurta mı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu yumurtadan?
Esasında bu tepki grubunun içinde yere alan iş örgütlerinden köklü ve etkili iş insanları vardır. Bunlardan birkaçını sayabiliriz.
Başta Ticaret Odası olmak üzere, Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği, Kıbrıs Türk İşverenler Derneği ve KKTC Armatörler Derneği gibi...
Onlardan yapılan açıklama şu ifadelerle anlatılıyor:
“Pahalılık, hayatı yaşanamaz, işletmeleri çalışamaz hale getirdi. Rekabet gücümüz tükenmiştir. Pahalılıkla mücadele etmek toplumsal bir görevdir.”
Yine aklıma üstüste devrilen iskambil kağıtlarını getirdi bu sözler. Veya domino taşlarını.
Hani ekonominin en önemli maddelerinden biridir etkileşim...
Ekonomik etkileşim kendini gösterince, zincirleme herşeye etki yapar. Bu açıklamaya göre durumu yorumlarsak, daha da açık ve net kvrayabiliriz bu eylemi.
Memlekette tavuk üreticilerini ele alalım. Mal girdileri onları etkilemez mi? O etkileşim yem fiyatlarında ve hayavanların çiftliklerde üretilmesinde bazı elzem maddelere gelen artış.
Çığrından çıkmış olan fiyat artışlarını frenlemek, herhalde sadece bununla olmaz.
Şayet iş insanları “rekabet gücümüz kırıldı, rekabet edemeyecek duruma geldik” derse, demek tehlike çanları çalmaya başladı.
Rekabet, iş dünyasının düğüm noktasıdır. Rekabet olmayan yerde, sağlıklı bir fiyat politikası da olmaz. Piyasa, kendi kendini kontrol eden bir mekanizmadır. Yani bir etkileşim katarıdır para ve piyasa.
Bu da onu gösteriyor ki, ülkemizdeki pahalılığı bir de karşı taraftan dinlemek lazım. İş dünyasının pahalılığa tepki göstermesi, gerçekten çok önemlidir. O durumda iş dünyası ve tüketicilerin asgari müşterekte birleşmeleri neyi getirir veya neyi götürür. Herkesin müşterek ve ortak noktası pahalılık olduğuna göre, herhalde yeni bir politika izlenecek bundan sonra.
Hem üretici, hem tüketici aynı frekansta birleştiğinde bu kez hükümet kanadı derin derin düşünmelidir.
Hükümetin bu eyleme ne diyeceğini doğrusu merak ediyorum.
Yeni tedbirler ve yeni çıkış yolu arayışı ne olacak.
Sanırım dönüp dolaşıp sıkı fiyat kontroluna gelecek iş. Yani piyasayı katıksız hatta acımasız bir şekilde denetlemek, birinci görevi olacak hükümetin.
İş sünyasının insanları madem kafa kafaya verip yeni politikalar koyuyorlar ortaya, herhalde kendi aralarından bir heyet oluşturup, işin içine öyle girecekler. O heyet dediğim, bu durumdan sonra yeni politikalarla yollarına devam etmeleridir.
Önce iş dünyası kendi mallarını ucuzlatmalı ve kar marjını aşağılara çekmelidir. Tüketicinin beklediği adil fiyat poltikasıdır.
Ortaya bir fikir atıldı.
“Bazı maddelerin subvansiye edilmesi.”
Eylemciler bu konuda şöyle diyor:
“Bu girdaptan kurtulmak zorundayız. Hükümetimize düşen görev, pahalılığın kaynağını kurutmaktır. Bunun için elektrik ve gaz gibi temel girdiler ile et ve süt gibi temel gıda ürünlerinin fiyatları bir süre için de olsa, kamu kaynakları ile sübvansiye edilerek, fiyatları düşürülmelidir.”
Bu da tüketici için bir umut olsa gerek.
Pahalılığın kökünü kazımak...
Gerçekten pahalılığın kökünün kurutulması, çok iyi gözlemle, çok iyi ve çok sıkı denetimle mümkündür.
Yani dönüp dolaşıp iş, yine denetlemeye geliyor. Kasaplar Birliği, sebze üreticileri, kuru yiyecek üreticileri hep bu kategoride biçimlendirilmelidir. Kaldı ki, ithal kuru yiyecekte maliyetin hangi noktada olsuğunun saptanması ve fiyatın ona göre belirlenmesi çok nemlidir.
Özellikle yaş sebzelerede tekelciler hep sessiz ve derinden giderler. Onlar ürünü bahçede kapatırlar, sonra perakentecilere dağıtım yaparlar. O dağıtımda isteyen istediği fiyatı uygular. Bunları denetleyebilir misiniz?
Velhasıl yapılacak iş çok. İş dünyası da pahalılığa bayrak açtığına göre, önümüzde çok işler olacak demektir.
Yorum Ekle
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.