Bu politika değildir, başka bir şeydir!

Abone Ol

Nedendir bilinmez bu ülkede apartman hayatını düzene sokacak yasalar bir türlü ciddiyetle ele alınamadı gitti.

Aylarca hatta yıllarca asansör bozuk durur, alt kattakileri etkilemiyor diye tamiri için birlik, beraberlik bir türlü sağlanamaz.

Merdivenlerde toz, toprak hatta çöpler adeta fışkırır durumdadır, kimselerin kılı kıpırdamaz!

Ülkedeki çoğu apartman pislikten geçilemez haldedir, belediyeler umursamaz.

Bu yaklaşımlar içinde olan, apartman yaşamına yaklaşımı böyle olan, dirliği, düzeni çoktan unutan bir topluma Kıbrıs sorununun hallini apartman yaşamına benzeterek çözmeye çalışırsanız mesele daha da büyür hatta içinden çıkılamaz hal alır.

Apartmandaki yaşama endeksleyerek bir hal çaresinde işin boyutu rezalete kadar uzanır, asansörde mahsur kalan komşuya tecavüze kadar vardırılır.

Her an ne ile karşılaşılacağı meçhul bir apartmanda acaba kim yaşamak ister?

Sahi, Cumhurbaşkanı Akıncının Amerika ya yaptığı son ziyaretin amacı ne idi ?

New York ziyaretinden bir şey çıkmadı diye düşünenlerin yanılgı içinde oldukları söyleniyor!

Acaba bir şey çıktı da biz mi göremedik?

Havanda su dövmenin posası sizce ne kadardır?

Ekim ya da da Kasım da iki lider bir araya gelebilirmiş, ya da yeni yıldan önce üçlü ve ya sıkı bir hazırlıktan sonra beşli bir araya gelmeler de mümkün olabilirmiş!

İnancım o ki, liderler ve BM Genel Sekreteri de dahil Kıbrıs meselesine müdahil olan tüm kesimler uzlaşı bekleyen Kıbrıs insanlarıyla alay ediyorlar.

Yarım asırdır temcit pilavı gibi sorunun halli için uygulanan oyunlar aynı şekillerle ve taktiklerle sürdürülmeye devam ediyor.

“Tavşana kaç, tazıya tut” dercesine güney Kıbrıs a dünya nimetleri sunulurken, kuzeye sırt sıvazlamadan ve de nasihatten başka bir şey uzatılmıyor!

Neye dayandırılarak, ya da hangi temellere dayandırılarak yeni bir görüşmeler sayfası için zemin yaratılmaya çalışıldığı ortada.

Kıbrıs ta çözüm, dostlar iş başında görsün diye mi, yoksa Arjantin dizilerini anımsatırcasına bir senaryo gereği mi uygulanıyor?

Sayın Anastasiadis dağda taşta, bilhassa güneyde anıt açılışlarında, ya da Başpiskoposla yakın duruşlarda Kıbrıs ın ne şekillerde çözüme ulaştırılabileceğini bas bas bağırıyor.

Üniter devlete gelin yama olun diyor, Garantörlük çağ dışıdır diyor, Türk askerinin tamamını adada istemiyoruz diyor, Türkiye den gelen göçmenler gitmeli diyor, dönüşümlü başkanlığa, siyasi eşitliğe “nah” çekiyor!

Adam içindekini açık, açık ortaya döküyor!

Biz neden içimizdekileri açığa dökemiyor, belli kalıpların dışına taşamıyoruz?

Bütün bunlara rağmen hala daha görüşme senaryoları üretilmeye çaba gösteriliyorsa bunun normal olduğunu söylemek mümkün değildir!

Bu politika değildir, başka bir şeydir!