BÜLENT ECEVİT’İ ÖLÜMÜNÜN 17. YIL DÖNÜMÜNDE SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUZ
28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Bülent Ecevit’in babası Prof. Dr. Fahri Ecevit Ankara Üniversitesinde adli Tıp Profesörü ve 1943-50 yılları arasında da Kastamonu Milletvekili idi. Annesi Nazlı Ecevit ise ressamdı.
1944 yılında İstanbul Amerikan Koleji’nden mezun olan Bülent Ecevit, 1946 yılında okul arkadaşı Rahşan Aral hanım efendi ile evlendi. 1949’da Ankara’da Basın Yayın Genel Müdürlüğüne İngilizce çevirmeni olarak giren Bülent Ecevit 1946-1950 yılları arasında Londra’da Türk Elçiliğinin Basın Ataşeliğinde katip olarak çalıştı. 1950 yılında CHP’nin yayın organı Ulus Gazetesinde çalışmaya başlayan Bülent Ecevit; 1951-1952 yılları arasında Yedek Subay olarak askerlik görevlerini tamamladıktan sonra 1960 yılına kadar yine Ulus, Yeni Ulus ve Halkçı Gazetelerinde yazar ve Yazı İşleri Müdürü olarak görevde bulunurken 1957 yılında burslu olarak gittiği ABD Harvard Üniversitesinde 8 ay incelemelerde bulundu.
1950-1960 yılları arasında Ulus Gazetesinde , Ulus Gazetesinin kapatıldığı yıllarda ise Yeni Ulus ve Halkçı Gazetelerinde yazar ve yazı işleri Müdürü olarak çalışan Bülent Ecevit, 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD’de Kuzey Carolima’da yayınlanan Winston-Salem kentinde The Journal and Sentilen’de konuk gazeteci olarak görev yaptı. 1950’lerde Forum dergisinin yazı işleri kadrosunda yer alan Bülent Ecevit; 1965 yılında Milliyet Gazetesinde günlük yazılar yazmaya başladı.
Bülent Ecevit; 1972’de aylık Özgür İnsan, 1981’de haftalık Arayış, 1988’de aylık Güvercin dergileri çıkarttı.
1957-1980 yılları arasında, önce Ankara, sonra Zonguldak’tan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Milletvekili olan Bülent Ecevit ; 1960-1961’de Kurucu Meclis üyeliği yaptı. İsmet İnönü Hükümetlerinde 1961-1965 yılları arasında Çalışma Bakanlığı yapan Bülent Ecevit, bu dönemde toplu sözleşme ve grev haklarının yasalaşması, sendikal özgürlüğün sağlanması ve sosyal güvenlik konularında önemli kararlara imza attı.
1971’de ise partisinin askeri yönetimce oluşturulan hükümete katkıda bulunmasına karşı çıkarak bu görevden ayrıldı. Ecevit, istifa ettikten sonraki dönemde CHP’nin ‘Değişmez’ Genel Başkanı gibi görülen İsmet İnönü’ye karşı çalışma yürüttü.
CHP’nin 1972’de yapılan 5. Olağanüstü Kurultay’ında Ecevit’in güven oyu alması üzerine İsmet İnönü İstifa etti. Bu gelişmenin ardından Bülent Ecevit, 14 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanı seçildi. 1973 seçimlerinde en çok oyu aldığı halde hükümet kuramayan Bülent Ecevit, 1974 yılının çok tartışılan CHP-MSP (Milli Selamet Partisi) Koalisyonunun Başbakanı oldu.
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin esas hedefi Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamaktı. Nitekim Makarios’un yerine getirilen EOKA’cı Nikos Sampson daha göreve gelişinin 2. Gününde 17 Temmuz 1974’te Rum Radyosunda yapmış olduğu konuşmasında Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan etmişti.
O günde darbeden sağ kurtulan ve İngilizler vasıtasıyla adadan sağ çıkmayı başaran Makarios BM’de yapmış olduğu konuşmasında “Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır. Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir, müdahale ediniz” demişti.
Kıbrıs’ta yaşanan olağanüstü bir gelişme vardı ve anavatanımız Türkiye’nin müdahale etmesi kaçınılmazdı!.. Başbakan Bülent Ecevit çıkarma yapılması durumunda ABD ve Rusya’nın tutumları ne olur diye düşünüyordu!. Başbakan Bülent Ecevit’e göre garantörlük hakları diğer iki garantör devletle birlikte kullanma yolları araştırılmalıydı. Nitekim bu çerçevede Bülent Ecevit diğer garantör devlet İngiltere’ye kadar gidecek ancak eli boş dönecekti.
Bu gelişmenin ardından düzenlenen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatıyla Kıbrıs’ta çözüm gerçekleşmiş ve 31 Temmuz-02 Ağustos 1975 tarihleri arasında Kıbrıs Cumhuriyeti adına Glafkos Klerides ve Kıbrıs Türk Federede Devleti adına Rauf R. Denktaş Viyana’da BM gözetiminde yapılan görüşmeler sonrası imzalanan Nüfus Mübadele Antlaşması ile de iki bölgelilik perçinlenmiştir.
Yıllarca devam eden görüşme sürecinin olumlu bir sonuç vermemesinin ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Bir döneme imza atan Bülent Ecevit’in adı yıllarca anavatanımız Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yüreklerde Karaoğlan olarak yankılandı, durdu. Bülent Ecevit için kullanılan ve belki de en akılda kalan tanımlamalardan biridir Karaoğlan.. Ecevit de kaynağı halk olan bu lakabı çok sever ve benimserken 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile birlikte Karaoğlan’a bir de “Kıbrıs Fatihi” eklenecekti.
Gerilere dönüp baktığımızda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sonrası yıllarda 20 Temmuz 1997 tarihinde Lefkoşa’da yer alan törende konuşan Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit: “Aranızda Bulunmaktan Kıvanç Duyuyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Bağımsızlığı, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin Ortak Zaferidir” demişti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi gerektiğini dile getiren Bülent Ecevit “Türkiye Var Oldukça, Rumların Hayalleri Asla Gerçekleşmeyecek” demişti. Konuşmasında devamla Bülent Ecevit “Dış çevrelerin sürekli olarak Kıbrıs için çözümden bahsettiklerini, oysa çözümün 20 Temmuz 1974 Barış Harekatıyla geldiğini” söylemişti. Bu sözleri hiç ama hiç unutmayalım.
Günümüzde Kıbrıs Türk Halkı, özgür, egemen ve bağımsız bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak azminde ve kararındadır.
Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’den sonra 1972’de CHP Genel Başkanlığı yapan sayın Bülent Ecevit, siyaset yaşamında, sosyal yaşamında ve insani ilişkilerde sürdürdüğü saygınlığı, dürüstlüğü, özverisi, kültürü ve liderlik özellikleriyle örnek alınması gereken onurlu bir devlet ve siyaset adamıydı.
Bülent Ecevit için kullanılan ve belki de en akılda kalan tanımlamalardan biridir Karaoğlan..
1973 seçimlerinde CHP’nin seçim kampanyası sırasında ortaya çıkan Karaoğlan hikayesini, “Ecevit Olayı” adlı kitabında Kayhan Sağlamer, söyle anlatıyor: Sivas’ın Yıldızeli İlçesinde elinde bastonu iki büklüm bir nine CHP’nin seçim otobüsüne yanaşır. Başında beyaz örtüsü , ayağında lastik pabuçları olan yaşlı kadın, “Karaoğlan Nirede Ha Evlatlar , Karaoğlan’ı Görmek İstiyorum” diye sorar ama gazeteciler pek yüz vermez. “İşte Orada” diye CHP İlçe Merkezini gösterirler. Nine, sessiz ve buruk bir şekilde uzaklaşır. Karaoğlan’ı önce benimsemeyen gazeteciler sonra kadının Bülent Ecevit’i kastettiğini anlar, birbirlerine anlatırlar. CHP’liler bu lakabı benimser, seçim kampanyalarının bir parolası olarak kullanmaya başlarlar. Artık Bülent Ecevit, tüm Türkiye’de Karaoğlan olarak anılmaya başlar.
Bir döneme imza atan Bülent Ecevit’in adı yıllarca yüreklerde Karaoğlan olarak yankılandı, durdu. Bülent Ecevit de kaynağı halk olan bu lakabı çok sever ve benimserdi.
Anavatanımız Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduğu gibi tüm dünyanın sevgisini kazanmış olan Bülent Ecevit, yüreklerimizde yaşamaya devam edecektir. Dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla, ilkeli, tutarlı ve kararlı tavırlarıyla hepimize örnek olan sayın Bülent Ecevit, engin hoşgörüsü ve uzlaşma kültürü ile her zaman barışın ve sevginin elçisi olmuştur.
Sonuç olarak; eski Başbakan, Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit 5 Kasım 2006’da Gülhane Askeri Tıp Akademisinde 81 yaşında solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. 9 Kasım’da yapılan kanun değişikliğinin ardından 11 Kasım 2006’da devlet mezarlığına defnedildi.
Türk siyasi tarihinin en önemli isimlerinden olan Bülent Ecevit, Türk siyasi hayatına nezaketi, cesareti, inancı, güveni ve dürüstlüğü kazandıran en büyük simgelerden biri olarak Türk Milletinin ve onun kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkının gönlündeki yerini hep korumuştur ve korumaya devam edecektir.
Bülent Ecevit’in dürüstlüğü, ulusalcılığı ve insana verdiği değer, herkes için önemli yol gösterici unsurdur.
İlkeli, dürüst, insancıl ve halk adamı Bülent Ecevit, hiçbir zaman unutulmayacaktır. O’nu sevgi, saygı, şükran ve özlemle, rahmetle anıyoruz.