Rum liderliği, günümüzde Birleşik Federal Kıbrıs aldatmacası adı altında üniter bir devlet çözümünü ve böyle bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkını kendilerine yama yapmayı hedeflemektedir. Bunu Kıbrıs Türk halkı olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Bunun mümkün olduğunu söylemek , Kıbrıstaki ayrılığı görmezden ve bilmezden gelmek demektir. Rum liderliği Kıbrısta Türk ve Rum halklarının birarada yaşamasının mümkün olmadığını kabul etmek zorundadırlar.
Kıbrıs Türk Halkı 1955-1958 ve 1963-1974 yılları arasında yaşadıkları incelendiği zaman Kıbrıs Türk ve Rum halklarının oluşturacakları Birleşik Federal Kıbrısta; Kıbrıs Türk Halkının barış, huzur ve güven içinde olmayacağı kolayca görülmektedir. 1963-1974 yılları arasında Rumlar Kıbrıs Türk halkına karşı bir soykırım politikası uygulamışlardır. Kıbrıs Türk halkı uygulanmak istenen soykırımdan 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile kurtulmuştur. Bu durum dikkate alındığı zaman hangi güvence ve garanti verilirse verilsin böylesi bir siyasi çözümle Kıbrıs Türk halkının sonu gelmiş demektir….
Kıbrısta çözüm 1974 Barış Harekatı ile gerçekleşmiştir. Bugün Kıbrısta Türk askerinin varlığı sayesinde barış ve huzur vardır. Kıbrısta ihtiyaç duyulan sadece bir barış anlaşmasıdır. Hal böyle iken günümüzde sanki bir çözüm olmamış gibi yeni çözüm arayışlarına devam edilmektedir. Kıbrısta siyasi çözüm ancak Kıbrıstaki gerçeklerin kabulü ile mümkündür.
AB, ABD ve diğer büyük güçlerin yapmış oldukları yorumlar bizi ilgilendirmemektedir. ABnin tek amacı Türkiyeyi Kıbrıstan çıkarmaktır. ABnin amacı Kıbrıs Türk halkını AB normları çerçevesinde Ruma yama yapmak ve de Kıbrısın Girit misali Yunanistana bağlanmasını sağlamaktır.
Zaman zaman BM Genel Sekreterinin ve de ABnin yapmış olduğu açıklamalar Kıbrıstaki mevcut gerçeklerden çok uzaktır. Dolayısıyla BM ve ABnin önerileriyle Kıbrısta adil ve kalıcı bir barışa ulaşılması mümkün değildir.
Rumun isteklerine evet demek; teslimiyet demektir. Kıbrıs Türk halkı BM ve ABde kapalı kapılar ardında hazırlanan veya hazırlanacak siyasi çözümlere ‘hayır diyecektir. Gün devletimiz KKTCne sahip çıkma günüdür.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş: “Bağımsızlığına, devletine sahip çık ve ölesiye çıkacağını göster ki , dünya da , Rumlar da seninle eşit koşullarda görüşmeyi kabul etsin !... Aksi taktirde , referandumda ‘evet demenin karşılığı olarak , Rum liderliği “Muhatabım Türkiyedir” demeye devam ederek , 40 yıllık zulmünü sürdürecek, seni azınlık statüsüne mahkum edecektir!... Rumların uzlaşmaz Enosisçi tutumları karşısında “eşit egemenliğimize , devletimize ve garantilerin devamına” dört elle sarılalım, anavatan Türkiyeden kopmadan , bayraklarımızı gönderden indirmeden , bağımsız ve egemen özgür bir halk olarak bu topraklarda sonsuza kadar Türk varlığını sürdürelim” demiştir.
Unutmayalım ki KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaşın son nefesini verirken ifade ettiği gibi “ Hristofyasa söyleyiniz, burası bağımsız ve egemen bir Cumhuriyettir” demişti.….
Rumlar, 541(1983) ve 550(1984) tarih ve sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarından aldıkları güçle ve AB üyeliği kazanımları ile uzlaşmaz tutumlarını devam ettiriyorlar. Rum-Yunan ikilisi, AB Hukukuna sığınarak Kıbrıs Türk halkına ‘azınlık haklarından öte haklar verilmesini kabul etmiyorlar.
Rumların istediği tek egemenlik , tek devlet, tek vatandaşlık , tek uluslararası temsiliyet söyleminde iki ayrı kimlik iki ayrı self-determinasyon hakkı ve egemenlik yoktur. Rum liderliği bilmelidir ki; Kıbrıs Türk halkı, bağımsız, egemen ve özgür bir halktır ve Kıbrıs Türk Halkı kendi kendini yönetme hakkından vazgeçmeyecektir
BM ve Dünya Kamuoyu Kıbrısta iki halkın varlığını ve iki halkın ayrı self-determinasyon haklarını kabul etmektedir. Nitekim Annan Planı da bu çerçevede her iki halkın ayrı ayrı referandumuna sunulmuştu. Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye ile işbirliği yaparak KKTCnin tanınması için yola çıktığı gün onlarca devlet KKTCni tanıyacaktır….
Kıbrıs Türk halkının Adadaki varlığı ancak Türk askerinin sonsuza kadar bu adada kalması ; bağımsız ve egemen devletimiz KKTCnin yaşatılması ve tanınmasının sağlanmasıyla mümkündür.
Liderimiz Dr Fazıl Küçük 1973de dediği gibi “ Dünya durdukça Kıbrısta payidar olacak bir Kıbrıs Türk halkı vardır” demiştir.
KKTCnin bağımsızlığı ve egemenliği , anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisi Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazıdır. Kıbrıs Türk halkı KKTCni ilelebet yaşatmak azminde ve kararındadır…