Bütün mesele burada düğümleniyor!

Abone Ol

Şimdi de memlekette erken seçim yaygarası yapılmaya başlandı.

Ne için ? Etik bakımından kabul görmeyecek arazi kira işlerine girilmiş.

Ülkede doğru gitmeyen işler hat safhaya gelmiş!

Adama sorarlar “kardeşim bir süre önce iktidar sendin, sen şimdiki hükümete güllük gülistanlık bir ülke mi devrettin”

Ve yine sorarlar “var sayalım seçime gidildi, bu ülkeyi yönetecek birikim ve beceriye sahip misin?”

Laf kalabalığından başka bir şey yok!

 İktidardayken başka, muhalefetteyken başka!

 Halkın bunlara karnı tok!  Bir aydan diğer aya “maaşımı alabilecek miyim” derdini çekmek istemiyor!

Kıbrıs taki uzlaşı arayışlarında oyuna gelmeyecek, dik duruş sergileyecek bir yapı istiyor. Hele bu kritik günlerde.

Seçimlerin zamanından önce yapılması konusunda teknik ve yasal engelleri de hesaba katacak olursak, buna bir de Kasım ve Aralık aylarının bütçe ayları olduğunu da düşünürsek seçimler 2018 yılı içinde ancak gerçekleştirile bilinir.

Muhalefetin, ya da kendini muhalefet gibi görenlerin yaptığı bu!

“Aç tavuk kendini arpa ambarında sanırmış” derler ya işte böyle bir şey!

Seçimler sinyallerle, mors alfabesiyle olmaz. Ya yasaların öngördüğü tarihlerde, ya da aklın el verdiği günlerde olur.

Asıl mesele burada düğümleniyor.

                                               *****************

Gün geçmiyor ki Espen Barth Eide den söz açılmasın. Bir süre daha ondan bahsedecek sonra da kapağı açıp adının üzerine toprak dökeceğiz. Tıpkı bundan önceki Özel Danışmanlara yapıldığı dibi.

Eide şu günlerde suyunu kaybetmiş balıktan beter bir urumda.

Çok büyük iddialarla geldiği adadan boynu bükük ve de başarısız ayrılmamak için son çırpınışlarını sergiliyor. Göreve geldiği ilk günlerde de yazdığım gibi o Kıbrıs ı ve Kıbrıs lıyı tanımıyor. Rahmetli Denktaşla Kleridesin o samimi hallerini hatırlayın.

Ya M.A. Talat’ın Kıbrıs Cumhuriyetinin 6 Cumhur Başkanı Dimitris Hristofyasla olan muhabbetlerini anımsayın. Eide gibi dıştan görenler içlerinden “ bu iş çantada keklik, haftaya kalmaz bu iş çözülür” demişlerdir, eminim.

Akıncı ve Anastasiadisin Leymosun muhabbetleri gibi.

O işler başka, uzlaşıyı gerçek anlamda yakalamak başka. Bir taraf geçmişte gördüğü tehditlere ve yaşadığı barbarlıklara bakarak var olmak için güvence istiyor diğer taraf çoğunluk-azınlık derdinde adanın tamamını “ham” yapmaya uğraşıyor. İşte bütün mesele burada düğümleniyor!