TCnin KKTC Büyükelçisi sayın Derya Kanbayın gerçekleştirilen bir ziyaret münasebetiyle söylediklerine bakıyorum da, yıllar önce Kıbrıs ta görevli yabancı bir diplomatın söylediği sözler geliyor aklıma.
“Büyük ülkeler Kıbrıs sorunu gibi sorunları yıllar öncesinden kendi aralarında çözerler, geriye kalan süreçte bu çözüm şeklini taraflara kabul ettirmek kalır”
Uluslar arası kuruluşların hakimiyetinin belli güçlerin elinde bulunduğu gerçeği sadece KKTC ile alakalı bir durum değildir.
Bu Ortadoğu için de geçerlidir, Afganistan içinde geçerlidir, dünyanın dört bir yanında yaşanan olumlu, olumsuz tüm gelişmeler için de geçerlidir.Türkiye de bu gün yaşananlar için de geçerlidir.
Terörün bu hale gelmesindeki etken bahse konu olan yine bu ülkelerdir.
Gerçekçi bir yaklaşımla ne diyor sayın Kanbay “bu ülkeler birbirleriyle çekiştikleri, ya da birbirlerinden çekindikleri için karşılıklı al-ver yapıyorlar.Biri bir yerde katliam yapıyorsa diğeri ses çıkarmıyor. Birbirlerinin işlerini böyle yürütüyorlar.”
ABD nin Irakta yaptıklarına Rusya ya da bu gün Suriye de Rusya nın yaptıkların ABD ses çıkarabiliyor mu?
Ve devam ediyor sayın Büyükelçi “onlar kavga ederken olan aradaki mazlum halklara oluyor. Kıbrıs ta sizin de yıllardan beridir yaşadığınız budur” diyor ve bir saptama daha yapıyor “Kıbrıs taki çözümde Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye nin siyasetinin dışında hiç kimse ‘adadaki Türkler hakça, insanca yaşa sın diye düşünmüyor”
************
1963 ten 1974e kadar geçen on bir yılda yaşadıklarımızı her fırsatta dile getiriyoruz !
Karşılaştığımız insanlık dışı olaylar dünyanın büyük ülkelerinin adadaki temsilcilerinin gözü önünde cereyan etti!
Güney Kıbrıs bunlardan dolayı gözle görülür, elle tutulur bir tepki gördü mü?
Hayır, binlerce kez hayır!
Dünyadan dışlanan, soyutlanan yine Kıbrıs Türkü olmadı mı?
Bunlar olurken hiç mi hatalarımız, yanlış atılan adımlar olmadı?
Hem de nasıl, ancak Rum komşularımızla aynı kara parçası üzerinde yaşamaya zorunlu olduğumuz bilinci içinde hep paylaşımcı davranıldı!
Sloganlarımızda bile “ya taksim,ya ölüm” derken adanın diğer yarısında gözümüzün olmadığı haykırıldı ama dinleyen kim?
Megalo-İdea bu gün de sinsice ve dolambaçlı yollardan adanın tamamına hakim olabilmek için entrikalar içinde!
Güneyin garantörlükler konusundaki “gerek yoktur” inadının nedeni budur!
İçimizde yaşayanlardan bazılarının, Türkiye ile göbek bağı gördükleri “su” ve deniz altından kablolarla “elektrik” tepkisi bundandır!
Her fırsatta Türkiye tepkisinin sokaklara dökülerek çıngar çıkarılmasının ana sebebi budur!
Çok büyük bir oyunun içine çekilmiş durumdayız!
İçten ve dıştan geleceğimizi karanlıklar içine sokacak girişimlerle karşı karşıyayız. Sayın Büyükelçinin vurguladığı gibi bunun cevabını verecek olanlar bizleriz, geleceğimizin nerelere götürülmesine onay verecek olan da, vermeyip direnecek olanda Kıbrıs Türk halkıdır!
Annan Planında verdiğimiz “evet” iradesine karşı dünyanın bize vermiş olduğu değer de ,verilen sözlerin tutulup tutulmadığı da ortadadır.
Hayır diyen taraf bu gün AB ne dahil edilmiştir ve baş tacıdır!
Şunu aklımızdan çıkarmamamız lazım “ Müslüman bir ülkenin AB ne dahil edilmesi hayaldir”.
AB bir Hıristiyanlar ittifakıdır!
Bütün bunlara rağmen bilmezden, görmezden, anlamazdan gelmek ve bu düşünceler içinde hareket etmek bilinmelidir ki sonumuz olacaktır!