“Muhalif muvafık her vatandaşın gelecek günlerde tek bir cephe halinde müşterek bir siyaset takip etmesi varlık ve bekamız namına şarttır.”1957
“Türk halkı en korkunç ‘imtihan senelerini’, yarattığı birlik ve beraberlik sayesinde muvafakiyetle sona erdirebilmiştir. Arasında su sızmayacak kadar iş birliği onu selamete ulaştırmıştır.” 1959
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Amerika’da yapılan Başkanlık seçimi sonrasında yaş almış olan Donald Trumup’ın seçilmiş olması bazı çağrışımları da beraberinde getirmiştir. Ne yapacağı konusunda geçmiş dönemde neler yaptı ise aynen onları yapacaktır yargımızı yinelemek istiyoruz. Kendisine yol arkadaşlığı yapacak Bakanların teker teker açıklanıyor olması öngörümüzü doğruluyor. Mike Pompeo’nun Dışişleri Bakanı olması beklenirken senatör olarak görev yaptığı günlerde Türkiye karşıtı çalışmalara öncülük ettiği bilinen Marco Rubio’nun atanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu nedenle yapılacak olası atamanın Türk Amerikan ilişkilerinde olduğu gibi Kıbrıs konusunda da sıkıntıların yaşanacağının da göstergesi olacağının bilinmesini gerekli kılıyor.
Son günlerde Kıbrıslı Rum yöneticilerin Amerika ile imzaladıkları stratejik işbirliği anlaşmaları olayı konunun tuzun biberi olmaya aday oluyor. Böyle bir ortamda başlatılacak müzakere sürecinin taraflara olduğu kadar sonuç almak isteyenlere de herhangi yararının olmayacağının da bilinmesi gerekiyor. Herhangi bir olumlu sonuç almak isteyenlerin Trump’ın görevine başlamasını beklemeleri gerekiyor. Bunun ötesinde Ukrayna Rusya savaşına koşut İsrail’in bölgedeki saldırganlığının sonlandırılması kaçınılmaz olarak buna göre yön çizmeyi gerekli kılıyor.
Karşımızdakiler ayaklarına taş değmiş gibi müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlatılmasını sıklıkla gündemde tutma çabalarını sürgit ediyorlar. Devamlı yapmaya çalıştıkları hamlelerle masadan kalktıkları 2017 yılından sonra unutulmuştur.
Kıbrıs Türklerini yıllardır boyundurukları altına almayı başaramadıklarının da unutulmaması gerekiyor. Bu ısrarlarında hareket etmeyi sürgit ettikleri sürece her geçen gün çözümden uzaklaşılacağını da unutmamaları gerekiyor. Bizlerin ise bu karmaşa ortamında 41 yıldır yaşamakta olduğumuz sıkıntıları aşmamız gerekiyor.
Müzakere sürecine işlerlik kazandırmak yolunu açık tutarak devletimizin tanıtımına yönelik çabalara ivme kazandırmak gibi yükümlülüğümüz olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Adada bizler yaşayacağımıza göre dışarıdan yapılacak çözüm önerilerini dikkate almamamız kaçınılmaz oluyor.
Geldiğimiz noktada müzakere sürecinin kısa süre sonra başlayacağının düşünülmemesi gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…