CANEV DİNÇER’İN ŞİİR KİTABI ÜZERİNE

Abone Ol

            Biliyorsunuz edebiyatta veya literatürde “Katharsis,”  ruhsal boşaltım demektir.  Canev Hanım’ın yağtığı da ruhsal boşaltımdır ki, kitabının adını öyle koymuş.
            Romanlarım ve öykülerimle hayatıma devam ederken bir adam kapıma bir zarf getirdi.  Cumhurbaşkanlığından bir eleman.  Herhalde Canev Hanım adıma yazdığı şiir kitabını oraya bırakmış. Zarfın İçinde güzel kapaklı bir şiir kitabı vardı.  İşte o şiir kitabı, değerli dostum, sanat ortağım sevgili Canev Dinçer’in kitabıydı.
            Kitabın arka kapağında çok değerli Edebiyat Profesörü dostum Oğuz Karakartal’ın kitap hakkında yazmış olduğu güzel bir yazı vardı.  Bakınız ne diyor Oğuz hoca, Canev Hanım için...
            “Canev Dinçer’in şiir dünyası tematik açıdan çok zengin.  Şiir dili son derece yalın ve akıcı.  Yunus Emre, Aşık Veysel, Cahit Sıtkı Tarancı, Yahya Kemal Beyatlı gibi ünlü şairlerin şiir dili edasından, onun da beslendiğini düşünüyorum. 
            ‘Şiirlerinin bazıları’ öykülü/öyküsü şiiri veya sinematografik şiiri anımsatan örneklerdir.  Ahmet Muhip Dranas’ın “Fahriye Abla” şiirindeki sinema karelerini gösteren şiirleri var.
            Bana göre şaire, şiirleriyle Kıbrıs Türk şiiri içinde bir yere yerleşmiştir.  Orhan Veli Kanık, Mustafa Seyit Sütüven gibi Cumhuriyet şairlerinin hakim vasıflarından biri, yazdıkları şiirlerin birer ‘sehl-i mümteni’ yani söyleşi, yazılışı kolay gibi gözüken, ha deyince herkesin yazamayacağı yalın şiirler olmasıydı.  Ben, aynı sehl-i mümteni tarz ve edasını Canev Hanımefendi’nin şiirlerinde de hissettim.”
            Oğuz hocanın bütün arka kapak ve önsöz yazıları muhteşemdir, bunda olduğu gibi.  Canev Hanım’ı ve şiirlerini ne güzel tasvir etmiş...
            Canev Dinçer, bizim sokağın biraz ötesinde Lefkoşa surlar içinde, bakkal İbrahim Çolakoğlu’nun mahallesindendir.  Annesi çok hanım, babası da çok muhterem bir adamdı.  Halk onlara “Cambazlar” derlerdi.  Yani bizim bildiğimiz çil yüzlü, sevimli, siyah önlüklü ve sempatik güzel kız...  Eşi Dinçer bey de arkadaşımdır.
            Canev Hanım Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul’da İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’ndan mezundur.  İstanbul’dan geldikten sonra Lefkoşa’da Edebiyat Öğretmenliği yapmıştır. 
            Üzerinden hayli yıllar geçti...  Bir gün İskan Dairesi’ndeki odama gelmişlerdi.  Meğer eşdeğerlerine karşı bir yarım inşaat vardı kafalarında.  Hak sahibi ve tanıdık oldukları için işlerini hemen halletmiştim.  Uzun zaman tamir edip o evde oturmuşlardı.  Sonra yollarımız Canev Hanım’la Kültür Dairesi’nin bir ödül töreninde kesişti.  Meğer hem Kıbrıs’ta, hem de İstanbul’da yaşamışlar uzun zaman.  Özellikle Kıbrıs’ta Zeytinlik köyünde oturduklarını öğrendim.  Şiir yazmaya elverişli güzel bir doğa dokusu olan Girne köyü.
            Canev Hanım’ın şiir kitabını bir nefeste okudum diyebilirim.
            Oğuz hocanın dediği gibi yalın ve akıcı.  Zaman zaman kendimi buldum o dizelerin içinde.  Çocukluk yıllarımın geçtiği o güzel Lefkoşa’da.  Canev Hanım’ın duyguları ve şiirleri bana eski günleri hatırlattı diyebilirim.. Hatta her Lofkoşalı’nın bu dizeleri okuması halinde aynı duyguları taşıyacağına inanıyorum.
            Tüm şiirleri bende de Orhan Veli Kanık etkisi veya duygusu yarattı.  Bakınız bazı şiirlerinden vereceğim güçlü dizelere...
            Kim Kime adlı şiiri  Anadolu ile Kıbrıs muhabbetini anlatıyor.
            Mesarya sarıları kusuyor, Kantara yeşil maviler, Ağrı pamuk olmuş, Edirne’ye bakıyor,  Edirne Beşparmaklar diyor, İskenderun kavuşmayı bekliyor, Adaya...  Ada çaresiz, Tanrılar izin vermiyor, Umut kalsın diyorlar, Sonraya...
            Canev Hanım bir başka şiirinde de şu duygularını döküyor kâğıda:
            “Kurşun” adlı şiirinden birkaç dize.
            Kurşun ayırdı bizi, Siz gittiniz kurtuldunuz, Kurşun halvurucu, Biz kaldık arkanızda, Kâh orada burada, Kâh adada, Gençlük gitti kurşunlarla, Yordu bizi bu yaşamlar, Denizin mavizi, Yaprağın yeşili olmsa...
            “Vefa ve Ayluka” adlı şiirinden dizeler...
            Sarı saçlarını savurup, Gölek’ten yukarı bir gelişi vardı, Ayluka Mahallesi, Yer yerinden oynardı, İnce uzun boyuna boydan çiçekli elbise, Düz ayakkabıları çok yakışırdı kendine...
            Ve dahaları...  Canev Dinçer Hanım’ı yürekten kutlarım, beni başka diyarlara götürdüğü, eskiyi ve yeniyi harmanlayıp çocukluk yıllarımı ve savaş yıllarımı duygu yüklü dizeleri ve şiirleri ile anlattığı için.  Başarılarının daim olmasını dilerim.  Bütün şiirseverlere şiddetle okumalarını tavsiye ederim.