Çelişkili ve üzücü tutumlar

<p class="MsoNormal"><span>Anavatanın getirdiği suyu ‘biz işleteceğiz ve yöneteceğiz diyerek kullanılmasının geciktirilmesine sebep olan sol kesimdeki politikacı, bazı STÖ yöneticisi ve medya mensuplarının tutumunun çelişkili görüşündeyim.</span></p>...

Abone Ol

Anavatanın getirdiği suyu ‘biz işleteceğiz ve yöneteceğiz diyerek kullanılmasının geciktirilmesine sebep olan sol kesimdeki politikacı, bazı STÖ yöneticisi ve medya mensuplarının tutumunun çelişkili görüşündeyim.

Her şeyden önce arıtma tesisi, pompalama istasyonları ve yerleşim yerlerinde önemli kayıplara sebep olan çürümüş boru şebekesinin yenilenmesi gibi, gerekli alt yapıyı tamamlayarak, suyu işletebilecek maddi güce sahip değiliz.

Ayrıca KTHYni batıran, Geçitkale uçak alanını kullanılamayacak duruma sokan, 23 göletin ve Haspolat arıtma tesisinin sularını değerlendirmeyen,  Orams davasına sahip çıkmayarak 10 bin yarım inşaatın atıl kalmasına, inşaat sektörünün çökmesine ve ülkemizdeki 15 Akiferin tümüne yakınının kuruyup tuzlanmasına sebep olan politikacıların şimdi suyu işletebileceği ve yönetebileceği düşünülemez.

Politik iktidarların ülkeyi kötü yönettiğinden şikayetçi olan bazı STÖ yöneticileri ve medya mensuplarının da, suyu yönetmek ve işletmekte ısrar eden hükümeti desteklemesi çelişkili bir tutumdur.

Her konuda olduğu yine bize anavatan yardım elini uzatarak, tüm harcamaları üstlenerek sistemi çalışır duruma getirdikten sonra bize teslim etmeyi önermiştir.

Aradan haftalar geçmesine rağmen, hükümetimizin bu öneriye bile yanıt vermemesi; ideolojik saplantılarla, art niyetle, anavatanla aramıza soğukluğa sebep olmak ve halkımızı bezdirmek amacı ile, suyun kullanımını  engellendiği kuşkularını güçlendirmektedir.

 Anavatanın suyun halkımızın yararına kullanılması için bize yardımcı olmağa çalışmasını, içişlerimize ve irademize karışmak olarak gösteren sol kesimim, bu tutumunda inandırıcı olmadığı görüşündeyim:

Çünkü  ülkemizdeki ol kesim, devletçiliğe karşı olan olduğu bilinen, Avrupa Birliğine girmemizi ve Rumlar ile birleşmemizi istemektedir;

 Sol kesim, iki eşit halkın veya devletin birleşmesi yerine, Rum çoğunluğun mutlak hakimiyetine dayanan, iki eyalet ve toplumdan oluşan, Tek halk, Tek Devlet Tek egemenlik üzerinden yürütülen ve bizi bir milyon Rumun içinde azınlık durumuna düşürecek  görüşmeleri desteklemektedir.Bir başka deyişle, tek halk içinde Ermeni , Maronit ve Latinler gibi  ayrı egemenlik ve kendi kaderini belirleme hakkı olmayan toplum konumuna gerilememizi savunmaktadır;

Daha önceki görüşmelerde bizi temsil eden Talat bey, olası çözümde su yönetiminin, Rumların daha fazla söz sahibi olacağı, merkezi federal yönetimde olmasını kabul etmiştir;

Gerçekten ve  samimi olarak  kendi kendimizi yönetmemizi isteyenlerin ve bağımsızlığımıza duyarlı olanların, öncelikle bizi egemenliği altına almak hedefinde olan Rumlar karşısında da, bu görüşlerinde ısrar etmesi gerekir. Fakat sol kesim, Rumlar karşısında, eşit egemen devletimizi savunmamaktadır .Ayrıca çözüm görüşmelerinde iki kurucu devletin eşit ortaklığı, bakir doğum, ayrı egemenlik ve ortaklığın yürümemesi durumunda da peşinen ayrılma hakkına sahip olmamızı istemeleri gerekirdi.

Yoksa bize kuzeyde güvenli bir bölge oluşturan ,varlığımızın sürdürülmesini sağlayan Anavatanın suyun verimli ve halkı memnun edecek şekilde kullanılması için yol göstermesini, iç işlerimize karışmak olarak göstermek;

 

 Öte yandan da  hedefinin Türk askerini uzaklaştırmak ve egemenliğini kuzeye yaymak olduğunu gizlemek gereği bile duymayan Rumlar ile, tüm riskleri göz ardı ederek, güvenli olmayan ve bizi azınlık durumuna düşüreceği aşikar olan birleşme modelini savunmak, tutarlı bir davranış olamaz.