CENEVRE GÖRÜŞMELERİ ERSİN TATAR’IN BAŞARISIDIR

Abone Ol

Uzun bir zamandan sonra ilk defa Kıbrıs görüşmleri bugün Cenevre’de yapılıyor.  Bu görüşmelerden bir sonuç çıkacağı yok ama yine de iki hakın liderleri kendi görüşlerini ve argümanlarını BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e sunacaklar.

            Cenevre’deki görüşmenin devam edeceği anlamı taşımıyor.  Umudum o olsun ama iki zıt cephede çarpışan Tatar’la Hristodulidis masaya koyacakları da zıtlık taşır.  Esasında Hristodulidis’in görüşmeler konusunda söz söyleme hakkı kalmamıştı.  Rumların amacı belli.  Bizi kendi bünyelerine yama yapmak.  Herhalde Hristodulidis federasyon tezi ile Cenevre’ye gitmiş oluyor.

            Görüşmelere Grant Montana’da kaldığı yerden başlanmasını isteyen Hristodulidis değil miydi masayı deviren?  Şimdi ne oldu.

            Federasyonu Denktaş’ın işarı ile yıllarca savunduk ama yine bir sonuç alınamadı. İşte devletimizi o nedenle kurduk ve “Herkes kendi yoluna” diyerek yeni ufuklara açıldık.

            Ersin Tatar, Kıbrıs davasının temelinden tavana kadar içinde büyümüş ve yaşamış bir Cumhurbaşkanı’dır. Bu durumu defaten Tatar konuşmalarında beyan eder.  Cenevre’de yapılacak görüşmeler için son açıklamaları şöyledir:

            “Önümüzdeki Pazartesi (yani bugün) Cenevre’de başlayacak toplantının gerçekleşmesi için yoğun çabalarım oldu.  Bu fikrimi BM Genel Sekreteri’nin eski kişisel temsilcisi Holuin’le 1 Temmuz 2024 tarihinde Londra’da yaptığım son görüşmede paylaştım.  Orada ortak zeminin olmadığının önemine dikkat çekerek, artık çalışmayan, çalışmayacağı  50 yılı aşkın bir süre devam eden süreçlerle ıspatlanmış olan federasyonla zaman geçirilmemesi gerektiği noktasının altını çizdim. Ve dedim ki, Kıbrıs adasının geleceğini ciddi şekilde konuşma vakti gelmiştir.  Ben bunu Anavatan’ların katılımıyla 4+1 formatında yapmak istiyorum.”

            Bütün bunlara ilaveten bir de şu ifadeleri kullanmıştır.

            “AB çatısı altında iki devletli  çözüm bulunabilir.  Kıbrıs’ta artık iki devlet kökleşmiştir.  O yüzden artık yeni maceralara bizleri sürükleme hakkı kimselerde yoktur.”

            Yapılan açıklamalar AB’in de Cenevre görüşmelerine katılacağı mealindedir.  Şayet AB de Kıbrıs sorununun bitmesini arzu ediyorsa, mutlaka Kıbrıs’a tarafsız bir gözle bakması lazım.

            Annan Planı’nın referandumundan iki “evet” çıkması için AB’nin büyükelçisi ve bazı AB üyesi devletler canla başla çalışmışlar ve her iki tarafa vaadlerde bulunmuşlardı.

            Maalesef Rum tarafı Annan Planı’na “Hayır” dedi ama Türkler o plana “evet” dedi.  Üstelik Rum tarafı AB’ye üye yapılmakla da ödüllendirildi.

            AB’nin o günlerde Türklere vaadi çok olmuştu.  Sanki tavşana havuç verir gibi verilen sözler..

            O vaadlerin başında KKTC’ye direk uçuşların başlaması ve bütün ambargoların kaldırılmasıydı.  İşte AB bu vaadlerin tek birine bile uymadı.

            Adım gibi biliyorum.  Ersin Tatar da biliyor.  AB, Rumların ağzıyla Cenevre’de konuşacak ve federasyondan dem vuracak.  Bence AB’nin Cenevre’ye katılımı yanlıştır.  Şayet Ersin Tatar’ın dediği gibi iki devlet temelinde bir çözüm önerilecekse mesele yok. 

            Kıbrıs’ta yaygın olarak kullanılan bir benzetme vardır.

            Taraflar “Erik gidecekler, koruk gelecekler.”  Yani sıfır sııfı elde hiç.

            Şu anda içinde bulunduğumuz durumdan Rum tarafı yararlanıyor. O yarar da, zamana oynamaktır.

            Denktaş ve Kleridis zamanından başlayan zamana oynama alışkanlıkları maalesef hala daha devam ediyor.  Denktaş daima dert yanardı.  “Rumlar zamana oynuyorlar” derdi.

            Yani Rumlar yarım Kıbrıs’larıyla davayı hiçbir yere sürükleyemiyor.  Sürükleyemezler de.

            Rumlar “Bütün Kıbrıs’ın sahibiyiz” demekle de bütün Kıbrıs’a sahip olamaz.  Bunu zaman göstermiştir.  Bugün Cenevre görüşmeleri de yapılacak ve maalesef “erik gidip, koruk gelinecek” göreceksiniz.