Çıkmazdan çıkmak

Abone Ol

AB çatısı altında iki devletli çözüm mümkün değil. AB’nin “Kıbrıs Sorunu” politikası, tanınmış devlet Kıbrıs Cumhuriyeti ve tanınmamış devlet KKTC -daha doğrusu, AB’ye göre “toplum” olarak  tanımladıkları Kıbrıs Türk halkı- çerçevesi içerisinde bir birleşmeden yanadır.  Bu da Rumların çok istediği “federasyon çözümü”nün onların istediği biçimde gerçekleşmesi anlamına gelir. Rumların ve AB’nin yukarıda belirtilen politikalarından ödün vermeyeceği gün gibi aşikardır.

Bazı siyasi kesimler, KKTC’nin ayrı devlet olarak tanınmasının “hayal” olduğunu iddia etmektedir. Bir an için KKTC’nin tanınmasının “hayal”  olduğunu farzedelim. Hatta KKTC Devleti’nin hiçbir zaman ayrı devlet olarak tanınmayacağı iddiasını kabul edelim... Peki, Rumların siyasi eşitliğe “evet” demesi, Türkiye’nin  garantisini  kabul etmesi, Birleşik federal Kıbrıs çözümü gerçekleştiği takdirde,  ayrı bir devlet olarak KKTC’yi  yeni oluşumda  “ortak” olarak kabul etmesi hayal değil mi?...

Yani kısacası, Rumların “çözüm” önerilerinde KKTC Devletine yer yok... Olsa olsa AB destekli yeni kurulabilecek federal cumhuriyet içinde güya keni kendini  yöneten bir Kıbrıs Türk “toplumu” var... Kıbrıs Türk halkının istediği çözüm bu ise o zaman mesele yok... 36 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devleti’nden vazgeçelim ve “toplum”  olarak yeni kurulabilecek “federal Kıbrıs Cumhuriyeti” içinde yer alalım... Unutulmaması gereken önemli bir konu daha var; “Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”  çözümü gerçekleştiği anda KKTC Devleti ortadan kalkacak. O zaman devlet statüsünden “toplum” statüsüne inecek Kıbrıs Türk halkı, yeni oluşum içinde “azınlık” olarak tanımlanacak. Merkezi Hükümette ve diğer tüm resmi, gari-resmi dairalerde Rumlar çoğunlukta oldukları için başrolde, “Kıbrıs Türk Toplumu” ise azınlık statüsünde olduğu için azınlık olarak temsil edilecek. Yani 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti 70-30’u bu defa 82-18 tu baştan... “Eşitlik” veya “eşit paylaşımdan” söz etmek asla mümkün olmayacak...

“Kıbrıs Sorunu”na çözüm bulmak amacıyla geçmişte, Taiwan!dan tutun da Belçika, İsviçre modelleri tatışıldı. Bunların hiçbirinin KKTC Devleti’nin bağımsız, egemen statüsü ve tanınması ile ilgisi yoktu... Sonunda “federal çözüm” en gerçekci çözüm dendi ve orada kaldık. Bu gidişle orada kalmaya devam edeceğiz. Bu kısır döngüden kurtulmak için yeni bir sayfa açmak lazım. Çözüm her ne kadar zor görünse de KKTC Devleti’nin hiçbir “model”  girişimleri yapılmadan  tanınmasıdır. Ancak KKTC Devleti, hükümeti, siyasi partiler ve tabii ki KKTC halkı birlik içinde olmadıkça istenilen hedefe ulaşmak gün geçtikçe daha da zorlaşacaktır. Rumların, avuçlarını ovuşturarak hafif bir tebessümle bizi izlemeye devam etmekte olduklarını görebiliyoruz. Çıkmazdan çıkmak için birlik içinde en iyi yolu seçmek ve bu yolda çözüme odaklanmak gerekir. Kısacası, KKTC Devleti, hükümeti ve halkı, AB şemsiyesi altında bir çözüme odaklanırsa, bu iş tam Rumların istediği biçimde önümüze konacak. O zaman ayıkla pirincin taşını...