AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Komiseri Borrell, TDT’de KKTC’ye gözlemci üyelik statüsü vermek ve KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ı Biçek’deki TDT Zirvesine dahil etmenin KKTC’yi meşrulaştırma olduğunu ve bunu AB’nin reddettiğini söyledi. AB’nin, 1983’de KKTC’nin bağımsızlık ilanından bugüne kadar sürdürdüğü, KKTC Devleti ve Halkına hiçbir hak tanımayan politikası her ikide bir çirkin yüzü ile karşımıza çıkmaya devam edecek. Bu AB politikası, Kıbrıs Sorunu’nu hiçbir zaman anlamayan, bilmeyen, araştırmayan ve körü körüne 2004’de (yani KKTC’nin bağımsızlığını ilan ettiği 1983 yılından 21 yıl sonra Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bu kuruluşa üye yapan AB, üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni desteklemek, korumak ve KKTC’ye de yokmuş gibi davranmak politikası ile sürekli sahne almaya devam etmektedir.
Gözboyama niteliğinden başka hiçbir amacı olmayan KKTC’ye yapılan yardımların amacı, tamamıyla Kıbrıs adasındaki “iki toplumu” birleştirerek Rum Kıbrıs Cumhuriyeti Yönetimine teslim etmektir. AB ve Borrell, toprak bütünlüğünü korumak istediği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Rumların 1963 olaylarıyla tüm adanın toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini ve o dönemde Kıbrıs Türk Toplumunu tam 11 yıl küçük kantonlar içerisinde yaşamaya mahkum ettiğini bilmiyor mu? Ya biliyor, ya da bilmek istemiyor.
Kocaman bir gerçek AB’nin gözünün içine kadar girmiş. Nedir bu gerçek? Kıbrıs adasında artık iki ayrı devletin kökleşmiş olan varlığı... Bu düzen bozulmaz ve değişmez. Varsın AB’nin Borrelleri AB politikalarını sürdürmeye devam etsinler. AB, eninde sonunda gerçeklerle yüzleşecek.