Covıd-19 başa gelince
Aslında tatil yapıyor olmam gerekiyordu ve yazılarıma da tatil süresince ara verecektim ve dönüşte de hepimizin bunaldığı pandemi konusuyla değil başka konularla sizlerle birlikte olmayı planlamıştım ancak şartlar her zaman beklentilerinizle eşgüdüm içerisinde olmayabiliyorlar.
Anavatan’a yaptığımız ve yurtdışında eğitimine devam eden, pandemi nedeniyle bir yıldır göremediğimiz oğlumuzu ziyaret etmek amacıyla çıktığımız yolda her türlü bilinen önlemleri almamıza rağmen dönüşte seyehat ve KKTC’ye giriş için gerekli olan PCR testimin pozitif çıkması üzerine hayatımızda bir anda beklenmedik değişiklikler gerçekleşti. Eşim ise negatif olmasına rağmen temaslı olması nedeniyle izole olmak zorunda kaldı. Henüz izolasyon sürem tam olarak bitmemiş durumda olsa da neredeyse sonuna geldim ancak bu süreçte bazı zorlukları ve neden hala maske, mesafe, hijyen ile aşı konusunun önemli olduğunu bir kez daha vurgulamaya çalışacağım.
Değerli okurlar, sizlerin de mutlaka takip ettiğiniz gibi Türkiye’de şu anda pandemide dördüncü dalga yaşanıyor ve bu dalga giderek zirve noktasına doğru ulaşmakta. Başta Almanya ve Amerika olmak üzere Batılı ülkeler Türkiye’yi yeniden kırmızı listeye aldılar ve vatandaşlarına Türkiye’ye gidilmemesi uyarısı yapıyorlar. Türkiye’den ülkelerine gelecek yolculara uygulayacakları şartları tekrar gözden geçiriyorlar. Şüphesiz Anavatan’da olan bu patlama en yakın ilişkiler yaşadığımız ülke olarak bizi de daha dikkatli olma yönünde zorluyordur.
Virüsün karakter değiştirdiği aşikar. Özellikle şu anda Anavatan’daki bulaşların %80-90’ı Delta varyantı ile oluyor. Çok daha hızlı bulaşan, öncelikle tat alma bozukluğu yerine daha çok baş ağrısı ve öksürük ile başlayan ve hızla akciğere inen bir varyant. Ölüm oranı aynı olsa da hastalık yapabilme potansiyeli artmış gibi görünüyor. Peki neden bu varyantlar ortaya çıkıyor? Neden bu varyantlar bir öncekinden daha bulaşıcı ve hastalık yapıcıdırlar? Açıkçası varyantların ortaya çıkmasının en önemli nedeninin virüsün çoğalabileceği ortamı buluyor olmasıdır. Ne kadar çok bölünür ve çoğalırsa bu bölünmeler sırasında o kadar çok varyant ortaya çıkma olasılığı vardır. Varyantların mutlaka daha bulaşıcı ve/veya daha öldürücü olmak gibi bir zorunluluğu yoktur. Bazen meydana gelen varyasyon vürüsün etkisini azaltabilir bile ancak evrim yaşamın devamlılığına göre planlıdır ve varyasyonlar genellikle virüsün lehine bizim ise alyhimize gelişmektedir. Hal böyleyken bizim virüsün bölünebileceği ortamı bloke etmemiz halinde varyasyonlar da dahil virüsün çoğalmasını engelleme şansımız olacaktır. Tam da bu noktada yapılabilecek en önemli uygulama aşı olmak ve aşının tekrar dozlarını doğru zamanlarda tekrarlamaktır.
Değerli okurlar, virüsün şakası yok. Dünya iki yıldır neredeyse okullarını kapalı tutuyor ve çevrimiçi ders yapıyor. Özellikle üniversitelerde uygulamalı dersi olan branşlarda pratik dersler neredeyse sıfırlandı. Dünya bu eğitim açığını daha fazla kaldıramaz. Gerek ortaeğitim, gerekse yüksek eğitim yeniden başlamak durumunda lâkin dünyada kapısından içeriye aşı girmemiş onlarca ülke var. Turizmi geçtim, eğitim için yine nüfus hareketliliği yaşanacak. Gerek Anavatan’dan gerek diğer ülkelerden öğrenciler gelecek. Hepsinin ülkeye giriş uygunluklarının kontrol edileceğinden emin olsam da kaçaklar mutlaka olacaktır. Diğer taraftan tekrar aşı dozlarının bu nüfus da göz önüne alınarak planlanması çok önemlidir. Ülkenin sakinlerinin en az %70-80’inin aşılanması kaçınılmazdır.
Diğer taraftan aşılarla ilgili kafa karıştırıcı bazı uygulamalara da dikkat çekmek isterim. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da olan kişiler için e-nabız sisteminde dördüncü doz aşılar tanımlanmış ve hemen aşı olmaları konusunda bilgilendirme yapılmıştır. Bu durumdaki kşiler aşı merkezlerine gidip dördüncü doz aşı olmak isteyebilirler. Burada önemli bir hususu belirtmek isterim. Her marka ve her doz aşının da kendine göre riskleri vardır. Bu riskler düşük olsa da kişinin başına geldiği zaman istatistiksel bir rakam olmaktan çıkar ve bir vaka haline gelir. O nedenle aşı tanımlandı mutlaka olayım diye düşünmeden önce doktorunuzla avantajlarını, dezavantajlarını, risk durumunuzu ve aşının hangi zamanda yapılmasının kişisel olarak sizin için uygun olacağını mutlaka soruşturun. Aksi takdirde aşıların olumsuz komplikasyonlarına maruz kalabileceğinizi aklınızdan çıkarmayın.
Değerli okurlar, ben iki doz Sinovac ve bir doz da Biontech aşısı olduktan sonra seyehate çıkmıştım. İzolasyon süremin sonuna yaklaştığım bu günlerde hiçbir semptom yaşamadım. Hatta PCR testini verdiğim zamanda da en ufak bir semptomum yoktu. Oysa bugün Türkiye’deki hastanelerde yoğun bakımlarda yatan hastaların %90’ının aşısız hastalar olduklarının istatistiklerini görüyoruz. Muhakkak ki, pozitif olmama rağmen aşıların koruyuculuğu sayesinde rahat bir izolasyon geçiriyorum. Ancak hastalığın yaratabileceği olumsuzlukları önlemek için her gün kendime kan sulandırıcı iğne yapmak zorundayım ve planladığım pek çok şeyi ertelemek zorunda kaldım. Sürekli "başıma neler gelecek acaba?" sorusunu sormak ve hoş olmayan düşüncelerle başetmek de çok yorucu. Bu nedenle maske, mesafe ve hijyen üçlemesine sıkı sıkıya devam edin ve aşılarınızı aksatmayın diyorum.
Sağlıklı günler diliyorum.
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.