COVID-19; EFSANELER ve GERÇEKLER (3)

Abone Ol

 
Son günlerde KKTC’de de artış gösteren COVID-19 vakaları paniğin de artmasına yol açmıştır. Daha öncelerei de bu köşeden ısrarla vurgulamaya çalıştığım gibi bu virüsten uzak kalabilmenin yolu ülkeyi kapatmak olamaz ancak toplu hareketlerimizi sorumlulukla yerine getirerek korunabiliriz. Ne yazık ki ben toplumumuzun bu konuda sınıfta kaldığını düşünüyorum. Elbette tüm sorumluluğu halka yüklemiyorum bu çok kolaycılık olurdu ancak alınan ve önerilen tedbirlere toplum olarak ne kadar saygı gösterip uyduğumuz da ortadadır. İdare edenlere düşen görevler tam olarak yerine getirilmeli elbette ancak bizim de sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerektiği unutulmamalıdır. O nedenle biraz daha dikkat çağrısı yaparken iki seri olarak yayınlanan COVID-19 hakkındaki efsaneler ve gerçekler konusunun üçüncü ve son bölümünü bu yazımda sunuyorum.
 
EFSANE: Sarımsak yemek COVID-19 virüsünü öldürür.
GERÇEK: Sarımsak, bazı antimikrobiyal özelliklere sahip olan sağlıklı bir besindir. Bununla birlikte, mevcut salgında, sarımsak yemenin insanları yeni koronavirüsten koruduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Doğal ve genetiği oynanamamış sarımsağın gıda anlamında tüketilmesi her zaman tavsiye edilmektedir.
 
EFSANE: COVID-19 infeksiyonu sadece orta ve ileri yaş hastalarını etkilemektedir.
GERÇEK: Yaşlılara ve gençlere COVID-19 virüsü bulaşabilir. Yaşlı insanlar ve astım, diyabet ve kalp hastalığı gibi önceden var olan tıbbi rahatsızlıkları olan kişiler, virüsle ciddi şekilde hastalanmaya karşı daha savunmasız görünmektedir.
 
DSÖ, her yaştan insana, örneğin iyi el hijyeni ve iyi solunum hijyeni uygulayarak kendilerini virüsten korumak için adımlar atmalarını tavsiye etmektedir.
 
EFSANE: COVID-19 Antibiyotiklerle tedavi edilebilir
GERÇEK: Antibiyotikler virüslere değil, yalnızca bakterilere karşı etkilidir.
 
COVID-19'a bir virüs neden olur ve bu nedenle antibiyotikler önlem veya tedavi için kullanılmamalıdır.
 
Bununla birlikte, COVID-19 nedeniyle hastaneye kaldırıldıysanız, doktor kararıyla antibiyotik alabilirsiniz çünkü immün sistemin zayıflamasına bağlı bakterilerin neden olabileceği fırsatçı enfeksiyonlar gelişmesi mümkündür.
 
Değerli okurlar, içinde bulunduğumuz an itibarıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından veya Amerika’da FDA (Food and Drug Administration) tarafından onay verilmiş ve COVID-19 salgınında tedavi edici olarak kullanılan herhangi bir ilaç henüz yoktur. Kullanılan tüm ilaçlar sadece ve sadece viral bulaş nedeniyle ortaya çıkan semptomların (belirtilerin) azaltılmasına yönelik ve vücudun bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yönelik tedavilerdir. Bu nedenle salgın korkutucu olmaya devam etmektedir.
 
Bilindiği gibi aşı konusunda da çalışmalar hızla devam etmektedir ancak şu ana kadar Rusya’nın "Buldum" dediği ve insanları zorunlu olarak aşılama programına aldığı aşı dışında henüz bilimsel aşamaları tam olarak geçmiş ve güvenilirliği kanıtlanmış bir aşı da mevcut değildir. Zaten son günlerde Rusya’daki aşı ile ilgili de haberlerin arkası kesilmiş ve programın ne durumda olduğu konusunda belirsizlik hakim olmuştur. Keza ölüm oranları hâlâ ciddi rakamlarda seyretmektedir.
 
Bu hafta başında New England Journal of Medicine (NEJM) dergisinde Oxford Üniversitesi destekli Astra Zeneca tarafından geliştirilmekte olan aşının umut verici haberleri birkaç makalede verilmiştir. Önümüzdeki hafta bu gelişmeleri de sizlerle paylaşacağım.
 
Görüldüğü gibi gerek Türkiye, gerek KKTC ve gerekse dünyada alınan hiçbir tedbir hastalığı tam olarak durduramamaktadır. Burada en büyük sorumluluk "gemisini kurtaran kaptandır" örneğindeki gibi kişisel bazda bizlere düşmektedir. Lütfen zorunlu haller dışında evinizden çıkmayınız. Hijyen kuralları dahilinde ellerinizi sık sık sabunla yıkayınız. Sabun ve su olanağının olmadığı yerlerde 70 derece alkol içeriği olan kolonya veya dezenfektanları kullanınız. Virüs 60 derece ve üzeri alkol ortamında aktivasyonunu kaybediyor. Delik büyüklüğü bilimsel ölçütlere uymayan bez maskeleri kullanmayın. Damlacıklar onların deliklerinden çok daha rahat geçmektedir. En azından 3 katlı cerrahi maskeleri kullanmaya dikkat edin. Gerekisrse çift maske kullanın. Maskelerinizi en fazla 4-5 saat kullanın ve mutlaka düzgün bir şekilde (bulaşa imkan vermeyecek şekilde) atarak yenileriyle değiştirin. Nemlenen maskeler mikroorganizmaların üremesine zemin hazırlarlar ve faydalıyken zararlı hale gelirler. Ve son olarak sosyal mesafelere çok ama çok dikkat edin. Kalabalık ortamlar bugünlerde kimse için güvenli değildir. Hem kendinizi hem de sevdiklerinizi ancak böyle koruyabilirsiniz. Şüphelendiğiniz durumlarda onaylı sağlık kuruluşlarında mutlaka PCR testi yaptırınız.
 
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.
 
Sağlıkla kalın.