İçimizdeki yolunu şaşırtmış kesim ve dış mihrakların Rumları zamana ve çözümsüzlüğe oynaması için yüreklendirilmemesi durumunda, Kıbrısta hemen bir barış anlaşması yapılması oldukça kolaydır.
Çünkü halen birbirinden dil, din ulusal kimlik bakımından farklı olan iki halk, 41 yıldan beri ayrı ayrı bölgelerde yaşayıp, kendi kendilerini yönetmektedir.
1960ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin sadece 3 yıl yaşayabilmesi ve 1974 sonrası ortaya çıkan barış ortamı dikkate alınarak iki kesimli bir anlaşma yapılması halinde,yeni sıkıntılarla karşılaşılmayacaktır.
Fakat,KKTCde kendi kendilerini ‘ilerici, çözümcü ve barışçı gösteren fakat gerçekte barış ve çözüm düşmanı olan bazı kişi kuruluş ve siyasiler, maalesef tutum davranış ve açıklamaları ile, Rum tarafının bizimle makul bir anlaşma yapmasını engellemektedirler.
‘Hemen şimdi ‘acil çözüm ‘çözüme muhtacız diyerek,Rum tarafının teslim koşullarını içeren bir anlaşmayı kabul edeceğimizi düşünmesine sebep oluyorlar;
Şimdiye kadar tüm çözüm taslaklarını Rumların kabul etmediğinin bilinmesine karşın, çözümsüzlükten, haksızca Türk tarafını suçluyorlar;
Asırlar boyunca birbiri ile kaynaşmayan dili, dini, milleti birbirinden farklı iki halkın yeniden birleşmesini öngören çözümü savunuyorlar;
İngiliz döneminden başlayarak günümüze kadar özerk olan KTFFnun bir futbol kulübü düzeyine düşerek güneydeki yönetimin bir kuruluşuna üye olmasını, doğru görüyorlar;
Tüm Müslüman ülkelerde sağlık kuruluşlarında kızıl ay ambleminin kullanılmasına karşın, Müslüman KKTC devleti sınırları içinde hrıstiyan kızıl haç amblemini kullanmayı tercih ediyorlar;
Anavatan yetkililerinin yapıcı ve samimi açıklamaları karşısında orantısız tepki göstermelerine karşın, Rumlar ile yabancıların aşağılamaları ile hakaretlerine hiç ses çıkarmıyorlar;
Adadan ayrılması durumunda varlığımızı sürdüremeyeceğimizin bilinmesine karşın, Türk askerinin ayrılmasını istiyorlar;
Yasal Kıbrıs cumhuriyeti olduğu ileri sürülen güneyde Yunan bayrakları dalgalanmasını görmezlikten gelip,Beşparmaklardaki bayraklarımıza dil uzatıyorlar;
Uluslar arası toplantılara katılarak Rum ulusal tezlerini destekleyen bildirileri imzalıyorlar;
Kıbrıs Türk halkını kökünden koparmak,korumasız bırakmak amacı ile anavatanla arasını açmağa çalışıyorlar;
Milliyetçiliğin her kötülüğün nedeni ve kaynağı olduğunu ileri sürerek, Kıbrıs Türk halkını ulusal kimliği, dili, dininden koparmak, kimliksizleştirmek ve Kıbrıslılık kimliğini kabul ettirmek için uğraşıyorlar;
Böylece çözüm istediklerini ileri süren bu kişi, kuruluş ve siyasiler; bu tutumları, davranışları ve açıklamaları ile Rumun KKTCde kalenin içerden çökeceği umudunun güçlenmesine sebep olarak, çözümsüzlüğü körüklemektedirler.
Kısaca belirtmek gerekirse şimdiye kadar hazırlanan tüm anlaşma taslaklarının Türk tarafınca kabul edilmesine rağmen, Rum tarafı ile bir barış anlaşması yapılamamasının sorumluluğu KKTCde Rum tezini destekleyen kişi, kuruluş ve siyasilerdir.
Rum ulusal davasına hizmet ederek adanın tümünü ele geçirebilecekleri umudunu güçlendiren ve böylece makul bir anlaşmayı engelleyen bu barış ve çözüm düşmanları teşhir edilmeli ve halkımızın gerçekleri görmesine yardımı olunmalı.