DAVAMIZI SAVUNMAK SABOTAJ DEĞİLDİR
Genel Sekreter’in açıklamaları bize Kıbrıs sorununun daha da uzayacağını söylüyor. Bakınız Guterres’in bayram arifesinde yaptığı açıklamaya. Bu açıklamaya yer veren yine Rum basınıdır.
Özellikle Politis gazetesinin attığı manşet, şöyledir:
“Genel Sekreter’in açıklığa kavuşturulmamış öneriler- Hristoduludis ve Tatar’ın reaksiyonu- Guterres Blame Game (Sorumluluk Yükleme) Zamanı Olmadığı Bilgisini Verdi.”
Gazetenin en önemli açıklaması şudur:
“Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri ile yaptığı görüşmeye ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in Genel Sekreter’in önerilerini veya fikirlerini kabul ettiği” şeklindeki açıklamalar...
Esasında Guterres sözü, Kişisel Danışmanı Maria Angela Holguin’in Kıbrıs’ta yaptığı çalışmaya getirerek, “Bu çalışmalar sabote edilmemelidir” demiştir.
Gazete ayrıca Hristodulidis’in Guterres’e sunduğu iddia edilen önerilerini açıklamaktan kaçındığını veriyor gazete.
Ersin Tatar’ın yaptığı açıklamalar, “ne eğilir, ne bükülür” bir görüntü variyor. Yani çok sağlam bir duruş...
Ersin Tatar’ın New York’a gitmeden önce yaptığı açıklamalar, iki devletli çözüm gerekir mealindeydi. Yani “egemenliğimizi tanımazlarsa Kıbrıs sorununu Rumlarla görüşmem” gibidir.
Guterres’in açıklamaları veya telkinleri, bizim için ne ilktir, ne de son olacaktır.
Kıbrıs sorunun önündeki en büyük engel, 4 Mart 1964 kararlarıdır. Bu karar BM Güvenlk Konseyi’nce iptal edilmedikçe Kıbrıs sorununda hiçbir gelişme olmaz.
Bu durumu kaç kez yazdık çizdik... Kıbrıs sorunu kaç tane BM Genel Sekreteri ve temsilcileri eskitti.
Kıbrıs sorunu artık kitabî verilerle çözümlenemez. Ne de telkinlerle. Guterres, ne suya, ne de sabuna dokunarak Kıbrıs sorununu çözmeye çalışıyor ama bu iş böyle çözülmez. BM aktif ve etkin kararlar üretmedikçe, inandırıcı formüller ortaya koymadıkça Kıbrıs sorunu çözümlenemez.
Londra ve Zürih Anlaşmaları ve hazırlanan Kıbrıs Anayasası, Kıbrıs’ın tek sahibinin Rumlar olmadığını söyler. 4 Mart, 1964 BM kararı var oldukça, Rumlar çıgınlıklarına devam edecekler. Hatta “BM kararları gereğince Kıbrıs sorunu görüşülebilir” demeye devam edecek.
Kıbrıs sorununun neden çözülmediğini Bay Guterres anladı mı?
Kıbrıs’tan ne kişisel ve gelen anlamadaki temsilcileri de bu sorunu çözemez.
Guterres ne bekliyordu bayan Holguin’den? Ne Holguin’ler geldi geçti buralardan.
Dünya neden anlamak istemiyor?
Kıbrıs’ın %70:30 esasları çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Lakin bu Cumhuriyet de ancak 3.5 yıl sürdü.
Rumlar haykırıyorlar...
“Biz Kıbrıs’ın tümününe sahibiyiz” diye.
Hadi canım siz de...
Hangi Rum meclisi kararı kuzeyde geçerli oldu?
Güneyde yapılan seçimler, ne zaman kuzeyde de sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adına yapıldı?
Gerçekleri göremeyen ilgililer, Guterres gibi uyarılarla Kıbrıs sorununun çözüleceğini sananlar aldanıyorlar. Kıbrıs Türkü, onuruyla, gururyla ve ulusal değerleri ile var olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Rum tarafı Türk tarafından bir adım atmasını beklerse, bizim gerçeklerimizi kabul ederek masaya oturmalıdır.
Bu iş bir inat, bir murat mantığına dayanmıyor. Kıbrıs sorununda yaşanan acı tecrübeler göstermiştir ki, Rum tarafı bir dilim ekmeği paylaşmak istemiyor. Bir diğer deyişle, Rumlar, bir hayatı paylaşmak istemiyor Türk tarafı ile. Bakmayın Rumların “Birleşik Kıbrıs” martavalına. Yani bu işin özünde güven meselesi yatmaktadır. Şayet Rumlar bize bu güveni vermiş olsalardı, federasyon temelinde bir anlaşmaya gidebilirdik. Yıllarca Türk tarafı federasyon formüllü çözümler üretti ama Rumlar ona da yaklaşmadılar. Şimdi ne değişti de federasyon formülünden dem vuruyorlar?
İşte onun için Kıbrıs sorunu ip gibi uzadı gitti.
Kısacası Guterres’n ifade ettiği gibi Türk tarafı, yapılan çalışma önerilerini sabote etmiyor, bu da böyle biline...