Depremlerde hızlı müdahalenin sağlık açısından önemi
Anavatan Türkiye’de gerçekleşen talihsiz ve yıkıcı depremde hayatını yitirenleri saygıyla yüreklerimize gömerken yaralılara tüm kalbimle acil şifalar dilerim.
Doğal afetler kaçınılmaz olarak meydana gelmekte ve insan yaşamı ve pek çok canlının yaşamını çevrede oluşturduğu olumsuzluklar ve yıkıcı özellikleriyle etkilemektedirler. Özellikle depremlerde yıkılan binaların altında kalan insanlarda iki kategoride önemli ölçüde sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Afet anında meydana gelen ölümlere ne yazık ki tıbben bir çaremiz yok. Yaşanan yıkımlar nedeniyle deprem anında hayatlarını kaybetmemiş olanlarda ise erken müdahale edilemeyen depremzedeler daha sonraki süreçte de maalesef hayatlarını yitirebilmektedirler. Bu tür durumlarda şu slogan çok ama çok önemlidir: "Zaman Hayattır".
Akut (anlık) sağlık sorunları (ilk 24 saat):
Öncelikle yıkımla birlikte olabilecek kafa travmalarında hastalar bilinçlerini kaybedebilir ve aldıkları hasarın şiddetine göre daha sonra beyin ödemi gelişebilir. Hatta beyin kökü denilen bölgede bulunan solunum merkezinin de etkilenmesi ile solunumları durabilir. Bu tür hastalar kısa zamanda ödem önleyici tedavi ve girişimsel müdahale alamazlarsa artan ödem beyin ölümüne neden olur ve kısa sürede yaşamlarını kaybedebilirler.
Diğer taraftan özellikle vücut uzuvları ve/veya gövdenin belli bölümleri ağırlık düşmesi sonucu ezilebilir ve bu tür yaralanmalar önemli ölçüde kas kitlesinin ezilme sonucu ölmesine neden olabilir (Ezilme yaralanmaları - Crush Injuries). Bu tür kas ölümleri nedeni ile ortaya çıkan ve kana karışan bazı proteinler (miyoglobülin) normalde düşük miktarlarda böbrekten atılabilirken aşırı miktarlarda olduklarında böbrekte çöküp böbrek yetmezliğine neden olurlar. Böyle hastalarda ya hasarlı bölgenin mümkünse yeniden kanlandırılması ve kanın olabildiğince serumla sulandırılarak böbreklerin korunması ya da onarılamayacak durumdaki ve kanı zehirleyen kısmın bir an önce alınması (amputasyon) çok elzemdir. Bunlar yapılamadığı takdirde hastalar ölen dokulardan ve bozulan böbreklerden dolayı kanın ve vücudun asit/baz dengesinin de hızla asit tarafa doğru kayması sonucunda kısa sürede hayattan kopabilirler.
Akut sorunlardan bir tanesi de kan kayıplarıdır. Yaralanmanın şekline göre hızlı kan kaybının meydana gelmesi kaçınılmaz olarak ölümü getirmektedir. Vücuttaki kanımızın %10’nunu kaybettiğimizde kan basıncımızı takip eden algılayıcılar ve bunların algıladığı değişikliklere yanıt veren sempatik sinir sistemi kalbimizdeki atım sayısını artırmak ve damarlarda kasılma sağlamak suretiyle kan basıncının neredeyse sabit kalmasını başarabilir. Kanımızın %35’ini kaybettiğimiz zaman ise artık vücudumuzun tüm savunma mekanizmaları ne kadar çalışırsa çalışsın atar damarlarımızda kan basıncı oluşturma şansı kalmaz ve kişi hayatını kaybeder. Böyle durumdaki hastalara hızla kan, plazma ve/veya serum takviyesi yapılmalı ve kanama kaynağı tespit edilerek bir an önce durdurulmalıdır.
Akut olarak gelişebilecek problemlerden önemli bir diğer tablo ise şok tablosudur. Şok yaralanmanın şiddetine göre ağrıya bağlı (nörojenik şok) veya kanamaya bağlı (hipovolemik şok) veya her ikisine bağlı olarak gelişebilir. Erken dönemlerde müdahale edilen şok tablolarında tedavi mümkün iken, geç dönemde, yapılan tedavilere rağmen hastalar maalesef hayatlarını kaybedebilmektedirler. Şok tablolarının gecikmeli tedavilerinde başarı şansı ne yazık ki çok düşüktür.
Kronik Sağlık Sorunları (24 saatten sonra)
Öncelikle deprem zamanındaki hava şartlarına göre ortaya çıkabilecek önemli etkilerden biri de vücut ısısında meydana gelebilecek değişikliklerdir. Aşırı soğuklara bağlı hipotermiler (vücut ısısının 35.5 derece Santigrat altına düşmesi) veya aşırı sıcaklarda meydana gelebilecek dehidratasyonlar (vücudun susuz kalması) depremzedenin ya donarak ölmesine ya da susuzluktan başta böbrekler olamak üzere organ fonksiyonlarının bozulması nedeniyle yaşamlarını kaybetmelerine yol açmaktadır. Bilhassa ısı dengeleme mekanizmaları henüz tam olarak gelişmemiş olan bebekler ile yaşa bağlı bu mekanizmaları bozulmuş olan yaşlı popülasyonun bu şartlardan daha hızlı etkilenecekleri önemli bir gerçektir.
Diğer önemli bir kronik sorun ise sağlıkları için düzenli ilaç almak zorunda olan insanların ilaçlarına erişimlerinin ortadan kalkması sonucunda süre uzadıkça ilaçlarını alamamaları ve böylelikle enkaz altında sağlıklarının hızla bozulabilmesidir. Diayaliz hastalarının diyalizlerinin gecikmesi, kalp hastalarının elzem kan sulandırıcı ve benzeri ilaçlarını alamamaları v.b. gibi örnekleri çoğaltılabilecek hastalar depremden ölmemiş olsalar bile tedavilerinin aksamasına bağlı sorun yaşayabilecek hatta yaşamlarını yitirebileceklerdir.
Başta bebekler olmak üzere beslenemeyen bireyler hem susuzluk hem de gıdasızlık nedeniyle ciddi organ hasarları ve açlıkla karşı karşıya kalacaklardır. Özellikle annelerine bağımlı bebekler bu tabloyu atlatmakta çok zorlanacaklardır. Annenin kaybı durumunda kurtarılmış olsalar bile mutlaka yapay mama desteği gerekecektir. Ayrıca küvöz ihtiyaçları olabilecektir.
Son olarak önemli kronik problemlerden bir tanesi de hijyenin genel anlamda afet bölgelerinde bozulmuş olacağını düşünürsek başta temiz ve içilebilir su kıtlığının olması kronik enfeksiyonlar ve ishaller gibi pek çok olumsuz şartların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Uygun sanitasyonun hızla tesis edilememesi halinde bilhassa salgınların ortaya çıkmasıyla depremzedelerde geç dönemlerde toplu ölümler bile söz konusu olabilecektir.
Bütün bu ağır tabloları göz önüne aldığımız zaman kaçınmamızın imkansız olduğu doğal afetlerden, bilhassa depremlerden en az hasarla çıkmaya çalışmak ve depremlere hazırlıklı olmak en önemli tedbirlerin başında gelmektedir. Mühendislik anlamındaki hazırlıkların ve yatırımların haricinde sağlık anlamındaki hazırlıkların ve deprem sonrasında çok hızlı müdahalelerin de ne kadar çok yaşama dokunabileceği, hazırlık seviyesine ve eğitilmiş insan gücüne bağlı olarak değişeceği ortadadır. Daha fazla yaşama dokunmak adına bilimsel veriler ışığında depremzedelere ulaşmada hızın önemini kavrayarak stratejiler geliştirmek ve sağlık çalışanlarımızın ve arama kurtarma ekiplerimizin bu stratejilere göre eğitilmeleri büyük önem arz etmektedir.
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.
Sağlıklı günler dilerim.