Bizim kuşaklar Necati Sağer ismini çok iyi bilir!
Enformasyon alanında bu ülkede yaptığı hizmetler es geçilebilecek, görmezden gelinecek şeyler değildir.
Değerli dostum Ahmet Tolgayın dünkü makalesinden çok etkilendiğimi belirtmeliyim.
Necati Sağerle ilgili olarak aktardıkları, sayın Sağerin sahipsiz bırakılması,
alın terinin karşılığı olamayacak emekli maaşından mahrum bırakılışı,
uzak diyarlarda ve ileri yaşına rağmen yaşamını sürdürebilmek için çalışmak zorunda bırakılışı beni derinden üzdü.
Necati Sağerin yaşamış oldukları, içine sürüklendiği ortam, yaşamını yurt dışında, öyle veya böyle nedenlerle sürdürmekte olan her vatandaşımızın başına gelebilecek şeylerden.
Zaman, zaman düşünce git-gelleri arasında cevap aradığım bir konu başlığıydı bu.
Öyle anlaşılıyor ki, dünyanın ücra bir köşesinde, iletişimin doğru dürüst yapılamadığı bir bölgede KKTC emeklisi olan, hakkı olan emeklik maaşını alamayacak.
Doğal olarak bunun bir sonucu, sefil durumlarda yaşam sürdürmesine sebep olunacak.
Devletsek, emeklimize dünyanın hangi köşesinde olursa olsun sahip çıkmak zorunda olduğumuzu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum.
Ödenmeyen, ya da aranmayan her maaşı kar sayan düşünceler içinde hareket etmek, devlet anlayışı ile ne denli bağdaşır?
Necati Sağer bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir insandır!
Kıbrıs Türk Enformasyonunu kurmuş ve kuruluşundan itibaren büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Kaldı ki tanınmış biri olmasa da, emekli hakkını kazanmış, kimsesiz yatalak bir vatandaşın haberleşme zorluğu çekmesi durumlarında alternatif koşullar üretmek, uygulatmak devletin görevidir.
Onu açlığa, yokluğa iten ortamlara zemin hazırlamak devletçilik değildir.
Devlet olmak, vatandaşı peşinden koşturtmak değil, vatandaşın peşinden koşmak olmalıdır!
Ancak o zaman çağdaş devletten söz edilebilinir!