Domuzun kuyruğu!

Abone Ol

Trodosta tatil yapan Kıbrıslı Türklerin araçlarına yapılan hasarlar, bu hadiseden önceki yaşanan onlarca olay, darp etmeler, hakaretler, mala yapılan saldırılar, hepsi faali meçhul olarak kaldı.
Bunun altında yatan gerçek etken kendiliğinden ortaya çıktı!
Rumlar arasında kutsal ittifak olarak anılan, sağcısıyla, solcusuyla Kıbrıs ta vardırılmak istenilen nihai amaçtan vaz geçilmediğinin kanıtı Rum meclisinde onaylandı.
1950 yılında, henüz sömürge yönetiminin adaya hakim olduğu yıllarda sadece Rumların katıldığı ve adanın Yunanistan a bağlanılması ( Enosis in gerçekleştirilmesi) plebisitinin, Elam ın teklifiyle okullarda kutlanılmasının Rum meclisinde onay görmesibir kez daha Enosis amacından vaz geçilmediğini ortaya koydu!
Bütün bunlara rağmen aramızda sağırların, körlerin hala daha güneyde olanları görmezden gelmesi Kıbrıs ta uzlaşı arayışlarının bizleri kamplara bölmesi, her ne koşul altında olursa olsun ekonomik kurtuluşun ancak uzlaşının sağlanması ile mümkün olduğuna inananların kara gölgesi, geleceği Rumların insafında görmeleri beni çok rahatsız ediyor.
Kendi, kendime hep şu soruyu soruyorum “Bir ömür olarak ifade edebileceğim sürelerde verilen varlık mücadelesi boşa mı yapıldı!”
Yoksa Kıbrıs Türkünün adadaki  varlığının önemi bu denli sıradan mıydı? 
İki toplum liderinin görüşmelerindeki zigzagların, başımıza örülmeye çalışılan çorapların farkında değilmişiz gibi yaklaşımlar içinde davranılması, belki politikanın bir gereği olarak müzakerelere olan destek beyanları, uzlaşı konusunda umut dolu açıklamalar bana malum fıkrayı hatırlatıyor!
“Kalabalık bir etkinliğin yapıldığı meydanda adamın biri yerde yemyeşil bir yüz dolar görür. Yüzlüğe doğru hamle yapmak ister ama kalabalık o denli yoğundur ki, nafiledir. İşte tam bu sırada yüz doların yanı başında cübbesiyle bir papaz gözükür. Yüz doları papaz da görmüştür ve ayağını uzatıp yüzlüğün üzerine basar, göz göze geldiği adama da baş parmağını yukarı kaldırarak “tamam” işareti yaptıktan sonra, baş parmağını işaret parmağına sürüyerek “yarısı” işareti yapar, sonra da eğilir ve yüz doları cebine atar.
Bir süre sonra etkinlik sona erer, kalabalık dağılmaya başlar. Yüz doları ilk gören adam bir solukta papazın yanına koşar.
“Eee papaz efendi nasılsın” la söze başlar ardından “ haydi yüzlüğü bölüşelim” teklifini yapar papaza.
Papaz diklenir “ne yüzlüğü, ne bölüşmesi” der.
Adam” hani az önce yerde yüzlüğü görmüştüm, sen de gördün, göz göze geldik, bana elinle “tamam” işareti yaptın, sonrada “”baş parmağını işaret parmağına sürerek “yarısı” işareti yaptın ya, paranın yarısı benim” der.
Papaz adama sertçe bakar ve “git be adam işine, yüz doları görmüş olabilirsin ama bana yakın olduğu için parayı ben aldım, para benim . Yarısı işaretine gelince, el alemin içinde sana orta parmağımı yukarı dikerek işaret yapamazdım ya”der.