Döndük dolaştık ayni yere mi geldik?

Abone Ol

 
Döndük dolaştık aynı yere geldik demek için çok mu erken bir hüküm olur?
 
Seçime giden süreçte farkındalık yaratsın diye 4x3 ile 6x2 gibi aynı sonucu verir diye yazdıydık. Seçilen yeni vekiller, değişen parti vekil sayıları ama sonuç aynı çıkar diye tahminde bulunmuştuk.
 
Bıçak sırtında bir hükümet modeli çıkacak gibi gözüküyor yine.
 
Vekiller ve partilerin aldığı oylar değişti ama denklemin sağında çıkan sonuç yine aynı. “12”.
 
Ortaya çıkan tabloda UBP-CTP hükümetinin umut olma ihtimali vardı. Pek olacak gibi değil. Toplumda bu yönde ciddi bir baskı da yok açıkçası. Bunun en doğrusu olduğunu düşünenler de bunu dile getirirken inanmıyorlar. Birinin bir şey söylemesine gerek kalmadan “Türkiye’deki malum çevreler ne der” sorusu kafalarda.
 
Yanlış anlaşılmasın UBP-CTP koalisyonunun da umut olması da toplum nezdinde gösterilecek olası sabrın süresi ile ilgili.
 
Yoksa her iki partide de öyle ciddi bir hazırlık ve plan ortada yok.  
 
Seçime yetki almak için gidildiği izlenimi veren bir şey aklınızda kaldı mı? Toplumdan yetkiyi alıp “ilk 50’ye girenler” çeşit türlü tercih kombinasındaki maharetleri ile seçilen vekiller oldu. Plan ve program üzerinden bir yetkilendirme olmadı. Arada fark var.   
 
İki partinin de tabanında parti aidiyetlerini devir alınmış manevi bir miras olarak taşıyan kesimler var. Seçimin hemen ertesi günü parti çıkarlarının kendisini yangın yerine dönmüş ülkenin çıkarlarına devretmesi gerektiğin başaramıyorlar. “Kıbrıs konusunda ciddi görüş ayrılığımız var, bunu belirli bir süre park edip içteki problemlere odaklanıp şu icraatları şu süre içerisinde yapmak için bu koalisyonu kuruyoruz” diyemiyorlar. Kıbrıs sorunundaki etkilerinin ne olduğu da tartışılır. İki devletli çözüm ya da federal çözüm bu iki partinin demesiyle mi olacak? Ya da koalisyon hükümeti kurmaları bu iki olasılığı ortadan mı kaldıracak?
 
***
 
Bundan sonraki umut olabilecek ikinci seçenek UBP-HP koalisyonu. O da iktidarın büyük ortağının abuk sabuk taleplerine HP “sigorta” olur diye bir nebze umut olarak görülebilir. Gerçek anlamda bir umut olması için ne derece yeterli olur tartışılır çünkü birinci seçenek için geçerli olan plan ve program eksikliği bu seçenek için de geçerlidir.
 
HP bakanlık pazarlığı yerine ilkeler üzerinde mutabık kalarak koalisyon hükümeti kurmaya hazırız demesine rağmen çeşit türlü başka ince hesaplardan dolayı olmayacak gibi duruyor.
 
Geriye erken seçime gitme sebebi olan UBP-DP-YDP seçeneği kaldı. Açların kurt sofrası desek çok mu önyargılı olur?
 
Siz bakmayın bir eksik bir fazla bakanlık dedikodularına.
 
Tümü de kendi tribünlerini kontrol altında tutmaya, “babalar gibi pazarlık ettik” demeye yönelik hamleler.
 
“Zor kurduk aman ha” demek için yapılan alışıldık son dakika manevraları.
 
Meclisin karşısından gelecek bir telefona bakar.
 
O da bugün yarın gelir. Çok da uzatmayın diye.
 
Sonuç.
 
Seçime niye gittiğimizi unuttuğumuz bir seçim süreci yaşadık.
 
Şimdi gittiği yere kadar hatırlayarak geçirilecek bir dönem ile baş başayız.
 
Ne ekildiyse onu biçeceğiz.
 
Hep unutuyoruz ama demokrasinin de bedeli var.
 
Bedava değil.
 
Hükümet programı ile ilgili seçim öncesinde bütçesi, kaynağı, zamanlaması ve önceliği esaslı bir çalışmaya dayanmadan yapılan seçimin ve buna hiç ses çıkarmamanın bedeli de ağır olur.