Dr. Fazıl Küçük diyor ki; (Eğitim Ve Gençlik Üzerine) (1)

Abone Ol

“Çocuklarımız ;ilim ve irfanla nekadar donanmış olursa,memleket o nispette istifade edecek ve toplum benliğine sahip olacaktır.”Dr.Fazıl Küçük 1942      

Bir millet için en önemli olan halkının eğitim düzeyidir. Onun içindir ki emperyalist ülkeler, etkisi altına almak istediği milletlerin eğitimine müdahale etmişler, kendi istedikleri şekilde bireylerin eğitilmesini istemişlerdir. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur.

                Kıbrıs Türk’ünün Özgürlük ve Mücadele Lideri rahmet, özlem ve saygıyla andığım Dr.Fazıl Küçük’ün Kıbrıs’taki eğitim ve gençlik hakkında söylemiş olduğu sözlerden alıntılar yaparak, eğitime yapılan müdahalelerin nasıl gerçekleştiğini göstermek ve sizlerinde düşünmesini  sağlamak istiyorum. İki bölüm halinde sizlere aktaracağım yazımın birincisi eğitim ile ikincisi gençlik ile ilgili olacaktır.       

            “Maarif (eğitim), can damarımız ve bu Ada’da bekaa ve varlığımızın temel taşıdır. Bu temelin yerinden sarsılması, ayakta durmamıza imkan bırakmaz… Eğer bugün susacak olursak; Bizi ne tarih, ne de insanlık affeder. vazifemizi yapıyoruz ve sonuna kadar bu mücadeleden geri kalmayacağız.

              Bundan bir müddet evvel ilk ve orta dereceli okullarımızın kontrolünün hükümet tarafından sorumluluğuna verilen bir Rum müfettişin tayin meselesi üzerinde haklı olarak açtığımız kampanya başarılı olmuş Maarif Müdürlüğü Türk ve Rum Maarif işlerinin tamamen ayrıldığı ve her iki halkın maarif işlerinin kendilerine ait kişilerce teftişe tabi olacağı ilan edilmiştir.1956

               Kıbrıs Türk’ü olarak çocuklarımızın her ne pahasına olursa olsun, ilk tahsillerini kendi malımız olan okullarda tamamladıktan ve ancak orta okulu bitirdikten sonra yabancı okullarda tahsillerine devam etmelerine dikkat etmeliyiz. 1973

               Okullarımızda, Anavatan’da okutulan kitapların aynısının okutulması yolundaki mücadelemiz çok uzun yıllara dayanır. İsteklerimizi sömürge hükümetine kabul  ettirmiş, çocuklarımızı Anavatan’daki kardeşleri  ile aynı  seviyede yetiştirebilmişizdir.1976

              Çocukların ellerine verilecek kitaplar, maarifçilerimiz tarafından inceden inceye tetkik edilmelidir. Yobazlık ve şeriatı hortlatacak eserler okul kapısından içeri sokulmamalıdır. Federe Devlet olarak bünyemize uygun, mücadele güç ve kuvvetimizi “tevekküle” bırakmayan bir program bizler için kaçınılmazdır. Milli duyguları söndürmek, genç dimağlara daima İslam aşısı vererek mensup olduğu büyük milleti ve tarihimizi unutturmak, İngilizlerin gayelerinin başında geliyordu. 1937’lerden sonra ele aldığımız bu konu, ciddi sürtüşmelere konu olmuştu. Hükümet kararında ısrar ediyor,  Halk’ta ilk önce “Türk” kelimesini kullanmada direniyordu. ”Kanun benim” diyenler gün geldi gerilemek zorunda kaldı. ”Türk okulları, Türk halkı..” kabul edildi.

              Bizim bugüne kadar dimdik, şerefli bir halk olarak ayakta durabilmemizin başlıca sebeplerinden biri milli kültüre verdiğimiz kıymetten ötürüdür.1977

             Sömürge devrinde ilkokul ve lise hocaları sıkı bir kontrol altındaydı. Hükümet müfettişlerinin gözleri ayrılmıyordu üzerlerinden. Öğrenciler, sınıflara girmezden önce salonda toplanıp Kral marşını söyler, Kral’ın sağlığına dua edilir ve ondan sonra sınıfa girilirdi. Türkiye’den gelen kitaplar yasaklanmıştı. Bu hareket sömürge hükümeti tarafından tabii bir hareket olarak görülüyordu. Öğrencilerin ne Atatürk’ün ne İnönü’nün fotoğraflarını görmeleri bile istenmiyordu. Türk çocuğuna ecdadının katlandığı fedakarlığı , insanlık uğruna nasıl kanını verdiğini öğretecek bir Kıbrıs tarihinin geçte olsa hazırlanması, yarınlarımızı karanlıklara  gömme çabası içinde çırpınanların emellerini boşa çıkarabilir. Aksi halde “Aydınlığa ulaşacağım” diye bilmeyerek zifiri karanlığa yürüyenlerin peşine düşebilirler. ”O zaman ne yapabiliriz?” demeyelim. Olan olduktan sonra  başımızı taştan taşa çarpsakta bir fayda beklenebilir mi?1979

              Milli varlığımıza inançlı, Türk’lük şuur (bilinç) ve onuru ile bezenmiş, milli kültürümüze saygılı bir milli eğitim politikasını okullarımızda hakim kılmak her yönden Kıbrıs Türk’ünün ideali olmalıdır. Yine biliyor ve inanıyorum ki hürriyet ve istiklal, milletlerin kendi milli değerlerine sahip olması ve onların yüceltilmesiyle mümkündür(olanaklıdır). Türk halkı olarak Kıbrıs mücadele tarihinde parlak sayfalar arasında yerimizi almışsak bundan ötürü okullarımıza da şükran borçluyuz.1981

             Kurulacak bir komiteye yeni neslin milli his ve heyecanlarını daima ayakta tutacak ders kitapları hazırlatılmalıdır. Tarlaya tohum serpilmeyecek olursa nasıl ki yabani ottan başka bir şey beklenemez. Geçmiş yılların acı ve ıstıraplı  günleri de gençliğin beynine ekilmeyecek olursa onlardan bir şey beklemeye ne hakkımız olabilir?”1982

            Birinci bölümde Özgürlük ve Mücadele Liderimiz Dr.Fazıl Küçük’ün eğitimle ilgili sözlerinden, sizleri de düşündürüp hükümetlerimizin ve ülkeyi yönetenlerin ve eğitimcilerin de dersler çıkarabileceği olanlarından bir kısmını sizlere aktardım. Eğitimde, o zamandan bu zamana işaret edilen çok şeyi yapamadığımızı da hatırlatmış oldum.

            Ben’de en sonda yazdığım sözünden etkilendiğimi  söylemeliyim. Tohum ekilmeyen tarlada yabancı ot biter. Yabancıların istediği eğitim, yabancı kafası taşıyan bireyler, tarlaya (beyinlere) iyi olan, modern, çağdaş, milli tohumlar ekilirse o zaman milli. modern, çağdaş beyinli bireyler topluma kazandırılır ki, geleceğimiz böyle olunca teminat altına alınmış olur.

            Shakespeare’in söylemiş olduğu ”sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan” sözünde olduğu gibi sesini değil, sözünü yükselten bireyler bekliyoruz.

            Mutlu, sağlıklı, bilgili ve uyanık olalım.

Kaynakça: Demiray Doğasal, Dr.Fazıl Küçük Vakfı Yayını. “Dr. Fazıl Küçük’ten satır araları”eseri