Çok değerli yazarımız Dr.Bülent Dizdarlı’nın son romanı olan Lambousa Prensesi Khora yayınları arasından çıktı. Dr. Bülent Dizdarlı, Kıbrıs Türk Edebiyatının modernist roman yazarlarından olup Kıbrıs Türk Edebiyatında erken zamanda yerini almıştır. Dizdarlı, Kıbrıs Türk Edebiyatının roman ihtiyacını giderme mücadelesini veren bir kalemdir. Romanlarında genellikle toplumsal vakalara değinmiş ve bu yönüyle de realist bir çizgide yer almıştır. Dizdarlı, zengin bir hayal gücüne sahiptir.
Dizdarlı, zengin bir hayal gücü dünyasına sahiptir. Kurguladığı romanların hayal dünyası estetik ve derindir. Eserlerinde realizm akımının özellikleri görülmekte ve toplumun gerçek vakalarını tüm çıplaklığıyla okuyucuya sunmaktadır.
Dizdarlı’nın eserlerinde, toplumun sıradan kişileriZ objektif olarak görülmekte ve karakterlerin ortam ve özellikleri de detaylarıyla birlikte analiz edilmektedir.
Eserlerini nesnel bir tutarlılıkla birlikte toplumun ekonomik katmanlarını temel dayanak olarak da göstermiş ve karakterlerin yaşadıkları çağın çıkarcı yönünü de gün yüzüne çıkarmayı amaçlamıştır.
Toplumun sınıfsal yönünü ve toplumun var olan gerçek vakalarını, yine topluma sunduğu için onun realist bir akımın çizgisinde olduğu ortadadır. Kıbrıs Türk Edebiyatının realist yazarları arasında yerini almış ve kendini gerçek bir halk kalemi olarak sunup felsefi yönünü de mesaj olarak vermiştir. Bülent Dizdarlı, edebiyata köşe yazarlığıyla başlamış ve romanla kalemini sürdürmüştür. Dizdarlı, eserlerini realist bir çizgide ele almış, toplumsal olayların gerçek vakalarını; kişi, zaman, iç ve dış lokasyonunu hayal gücüyle romanlaştırarak karakterlerin maceralarını işlemiş ve eserlerini topluma mal etmiştir.
120 sayfalık romanda, yazarın kendi deyimiyle: “ Kadına şidete hayır!Ülkemize giriş çıkış bu kadar kolay olmamalı.Ekonomik Kriz. Pandemi.Tarihi eserler korumasız,elektrik su sorunlarımızı, novella tarzı kitabımla, güçlü karakterlerle güçlü mesajlar veriyorum” diyor. Yazar bunu da eserinde Melike’nin ağzından bizlere vermeye çalışıyor tabi ki.
Her yazarın kendine göre farklı yazım teknikleri ve tarzları vardır. Romanın diğer edebiyat türlerinden farklı olarak ortaya çıkışı öncelikle insanın bireysel yaşantısını, bireysel zamanı ve konumu içinde vermesi ile mümkün olmaktadır. Yazar, bu bireysellik haricinde de birçok şeyi amaçlayabilir. Romanında hayat görüşünden bahsedebilir, toplumsal eleştiri yapabilir veya fikirlerini açıkça okuyucuya aktarabilir. (Belge, 2015, s. 18).
Roman, hikâyeden daha uzun olan ve roman türünün belli başlı unsurlarına bağlı kalınarak kurgulanan durum veya olay örgüsüdür. Salt gerçekliği değil, o gerçekliğe en yakın alemi resmederek okuyucuda gerçeklik algısını zirveye çıkarır. Romanda idealize edilmiş tipler yerine günlük hayatta karşılaştığımız veya karşılaşmamızın mümkün olduğu gerçek gerçeğe en yakın tiplere yer verilir. Zaman ve olay kavramı daha güçlü kurgulanır. Zira okuyucu eseri yalnız okumakla kalmaz aynı zamanda olayların ışığında zamanda yolculuk yapar. (Nurullah, 2015, s. 70).
Bülent Dizdarlı’nın ilk romanı olan Güneşe Kaçmak 2011’de basılmıştır. Bu roman, adaletsizliğin ve eşitsizliğin olmayışından dolayı iki başkahramanın; özgürlüğe, adalete, yeni bir umuda ve yeni bir yaşama doğru yol almak isteyen mülteci Vahap’ın, Ağa zulmünden kaçışı ve ihanete uğramış Kethlen’in kaçış serüvenidir. Roman, kara bir geleceği reddeden, düşsel sıcaklıkları için yeni diyarlara göç etmeyi yüreğinin başucuna koyan ve sadece ruhuna doğacak bir anlık güneşi selamlamak için daima mücadele içinde olan, iki başkahramanın gerilim ve aksiyonu yaşatan dramı anlatılmaktaydı. O günden sonra dört romanıyla okuyucuyla buluşan yazar. Her romanında farklı bir konu ve macerayla bizleri çeşitli yerlere götürmüştür.
Dr. Bülent Dizdarlı, toplumda var olan ve var olmakta devam eden olayları; yer, zaman ve kişi analizini kendi hayal dünyasında kurgusunu yazıya döküp romanlaştırmıştır. Kendisini en çok dört roman ve romancının etkilediğini söylüyor: “SERENAD, Zülfü Livaneli’nin tarihi araştırtıp, araştırarak adeta üzerindeki toprağı kaldırdığı roman benim bir numaramdır.BİN MUHTEŞEM GÜNEŞİ,Afgan asıllı bir hekim olan KHALAD HOSSEINI, kendi öz ülkesinde olan biteni anlatmasıyla idolümdür. SEMERKAND, Amin Maalouf’un eseri kanaatimce tarihi dekor ve kişiler en üst düzeyde kullanılmıştır.SEFİLLER, Victor Hugo’nun bu eseri kanaatimce gerçek insanı işleyen en değerli klasik romandır.”
Her yazarın her romancının beğendiği ve etkilendiği yazarlar çeşitli olabilmektedir. Doğal olarak Dizarlı’nın romanlarında bu yazarlar etkisini görmekteyiz.
BÜLENT DİZDARLI KİMDİR, 1959 Lefkoşa doğumludur. Lefkoşa'da tamamladığı ilk, orta ve lise eğitimi sonrası, İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olarak Kulak Burun Boğaz hastalıkları alanında uzmanlaşmıştır. Dizdarlı, Lefkoşa Devlet Hastanesindeki son görevi olan Başhekimlikten 2019 yılında emekli olmuştur.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Vakfı, Otorinolarengology Derneği, İnsan Hakları Vakfı, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Çetinkaya Türk Spor Kulübü, Tathsu-Beylerbeyi Spor Kulübü, Darts Federasyonu gibi kurumlarda Başkanlık ve Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştır.
Halkın Sesi ve Havadis gazetelerinde köşe yazarlığı yapan Dr. Bülent Dizdarlı, köşe yazılarından derlediği "Dünyanın Merkezinde Hayatla Polemik" adlı ilk kitabını 2008 yılında çıkarmıştır. 2011 yılında mülteci sorununu irdeleyen "Güneşe Kaçmak" adlı romanı yayımlanmıştır. 2012 yılında ise meslektaşlarıyla, uzmanlık alanlarıyla ilgili hastalıklar hakkında yaptığı söyleşileri içeren kitabı "İmhotep'in İzinde 50 Cefa 50 Deva", Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği yayını olarak çıkmıştır.
"Kuyu Mezarları Ülkesi" (Roman 2014), "Efsaneden Doğan Efsane - Mustafa Defteralı" (Biyografi 2015), "Lale - Uzak Çocuklar" (Roman 2016) ve "Hançerin Bekçisi" (Roman 2020), yazarın Khora Yayınlarından çıkan eserleridir.
Dizdarlı, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimlik dönemine ait anılarını, 2019 yılında Işık Kitabevi'nden çıkan "Başhekimlik Anılarım" kitabında okuyucusuyla paylaşmıştır.
Dr. Bülent Dizdarlı, Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen Ali Nesim Edebiyat Ödülleri kapsamında 2020-2021 Roman Ödülü'ne layık görülmüştür.
Lambousa Prensesi romanının hazırlanıp sırasında, Sn. Ferhat Atik'in "Lambousa Krallığı" ve Sn. Maria Louise'in "Kıbrıslıların Kökeni" adlı kitaplarından, ayrıca Sn. Tuncer Bağıskan'ın 1 Ocak 2011 tarihli Yeni-düzen Gazetesinde çıkan "Antik Lambousa Kenti" adlı yazısından yararlanılmıştır.