Dünden bugüne yaşadıklarımızı unutmak mümkün mü ? (1)

Abone Ol

Kıbrıs’ın İdaresinin  İngiltere’ye devredildiği günlerde 12 Haziran 1878’de Lefkoşa’da bayrağımız indirilir ve İngiliz bayrağı göndere çekilir ve de Rum Papaz konuşma yaparken  Enosis naraları atan Rumlar değil miydi? Daha İngiliz Sömürge Yönetiminin  ilk yıllarında bile 1894, 1895,1905’te  Türk köylerine   saldırılarda bulunan  Rumlar değil miydi? 

1931’de bir vergi beyannamesini bahane ederek Enosis naraları atan ve de İngiliz  Vali Konağını yakan Rumlar değil miydi?  İlk Enosis Plebisiti kararını  1949’da alan AKEL değil miydi. 15 Ocak 1950’de 2 hafta süreyle kiliselerde  Enosis  Plebisiti düzenleyen  Rum Ortodoks Kilisesi değil miydi?  Konu Enosis kararını Yunanistan 1954’te  BM’e taşıyarak Rumlara bu yönde plebisit hakkı verilmesini  istememiş miydi?

Neticede 1 Nisan 1955’e Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla EOKA tedhiş örgütü faaliyete geçerken Kıbrıs Türk Halkının elini kolunu bağlaması mı gerekirdi? Yoksa bu topraklarda  ben de varım mı? demesi gerekirdi. Nitekim neticede EOKA’ya karşı  kurulan Kıtemb, Volkan, Kara Çete  ve 9 Eylül Cephesi  gibi küçük çaptaki  direniş örgütleriyle bir yere varılamayacağının anlaşılması üzerine bugün kuruluş tarihi 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen  Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT),   “Bu Topraklarda Ben De Varım Ve Var Olmaya Devam Edeceğim” diyen  Kıbrıs Türk Halkının sesi oldu…

1955-1958 yılları arasında EOKA tedhiş örgütünün  saldırıları sonrası Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde  16 Ağustos 1960’da  Kıbrıs Türk ve Rum halklarının ortaklına ve siyasi eşitliğine dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti  uzun ömürlü olamayacaktı!.. Çünkü daha o günde imzaları kurumadan  Makarios:  Bu anlaşmalarla Türklere çok haklar verildi” diyerek Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Kıbrıs Türk halkına hayat veren 13 maddenin değiştirilmesini istemedi mi ? Liderimiz Dr. Fazıl Küçük bu değişikliği kabul etmeyince  Makarios bu değişikliği gerçekleştirmek  için 30 Kasım 1962’de Ankara’ya kadar gitmedi mi?  Ankara’dan eli boş dönmesi üzerine 21 Aralık 1963  Kanlı Noel saldırılarıyla  Enosis’i gerçekleştirmek için  Akritas Planı devreye koyan Makarios değil miydi?

11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkı silahlı saldırılara ve katliamlara  uğrarken eli kolu bağlı mı duracaktı!..  Nitekim durmadı ve Kıbrıs Türk halkı  yıllarca TMT etrafından bütünleşerek anavatanına  güvenerek direndi, nefsi müdafaa yaptı. Bu vatan topraklarına sahip çıkmak, canına ve namusuna kastedenlere dur demek  ne zamandan beri suç oluyor?

21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının olduğu günlerde 25 Aralık’ta Türk Savaş Uçakları Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşu yapmışsa, ilerleyen aylarda Yunanistan’dan gelen 15-20 bin kişilik Yunan Ordusu Ağustos 1964’te Erenköy ve bölgesine  saldırıda bulunursa, bölge  denizden de kuşatılıyorsa ve de bölge halkı ile  Türkiye’den  gelen Kıbrıslı Türk öğrencilerin müdafaa ettikleri bölgeyi gelir de Erenköy ve bölge Türk halkını katliamdan kurtarmak için  Türk savaş Uçakları bölgeye gelerek  8 Ağustos 1964’de Rum-Yunan askerlerini bombalayarak saldırılara dur diyorsa,  Garantörlük haklarını kullanan anavatanımız Türkiye’yi hiçbir kimsenin suçlama hakkı yoktur.

Yine 15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi köylerine binlerce Rum-Yunan askeri saldırıyorsa suçlu, Rum-Yunan ikilisi mi? yoksa  Rum-Yunan ikilisine saldırıları  durdurmazsanız askeri müdahalede bulunacağım diyen  Türkiye mi ? Unutmayalım ki o günde Grivas’ın ve de Kıbrıs’a yasal olmayan yollardan gelen 20 bin  Yunan askerinin Adadan çıkmasını sağlamıştı.

Şimdi Bir kişi de çıkıp Türkler şu Rum köyüne silahlı saldırılarda bulundu diyebilir mi? Kesinlikle diyemez. Kıbrıs sorununun bugünlere gelmesinde Kıbrıs Türk halkı ile Rum halkı ayni kefeye konulabilir mi?  Türk tarafı ne zaman saldırgan oldu da biz bilmeyiz? 11 yıl boyunca  Kıbrıs Türk halkı canı ve kanı pahasına   kendini müdafaa ederek bu toprakları Rum’a teslim etmemişse, bu vatan topraklarına sahip çıkmışsa  suç mu işledi?

15 Temmuz 1974’de Kıbrıs Türk halkının toptan imhasını  ve Enosis’in hemen 1-2 gün içinde  gerçekleşmesini hedefleyen  Iphestos Planı devreye koyan,  Makarios’a karşı darbe düzenleyen, Yunan Cuntası desteğindeki RMMO değil miydi?.  Makarios’un yerine getirilen EOKA’cı Sampson  Kıbrıs Helen devletini ilan etmemiş miydi?  

Neticede, 18 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyi’nde “Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır. Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir, müdahale ediniz” diyen Makarios değil miydi. O günde Türkiye Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit birlikte hareket edelim diyerek İngiltere’ye kadar gitmedi mi?. Ancak İngiltere’den beklediği cevabı alamayınca 20 Temmuz 1974’de Barış Harekatı düzenleyerek Kıbrıs’a barış ve huzur getiren Türkiye  suçlu mu oldu?.

11 yıl boyunca  Kıbrıs Türk halkına silahlı saldırılarda bulunan , katliamlar yapan, Türkeli’de, Muratağa, Atlılar, Sandallar ve de Taşkent’te çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden katlederek toplu çukurlara gömen Rumlar   suçlu değil de  Girit misali Kıbrıs Türk halkını katliamdan kurtaran Türkiye mi?  Yoksa Enosis’i   gerçekleştirme adına Iphestos planını uygulayan Yunanistan mı yoksa düzenlediği  20 Temmuz Barış Harekatı ile Yunanistan’a demokrasiyi getiren anavatanımız Türkiye mi suçlu?   

DEVAM EDECEK