DÜNDEN BUGÜNE YAŞADIKLARIMIZI UNUTMAK MÜMKÜN MÜ (2)

Abone Ol

20 Temmuz 1974 Barış Harekatının ardından, 2 Eylül 1975’de Viyana’da BM Genel Sekreteri Kurt Waldeim’in gözetiminde yapılan   Nüfus Mübadele Anlaşmasıyla   BM kontrolü ve denetiminde Kuzey’den Güney’e 120 bin Rum’un ve de Güney’den Kuzey’e 65 bin Türk’ün geçmesiyle oluşan bir iki bölgelilik oluştu. 1974 Barış Harekatının  doğal bir sonucu olarak oluşan bugünkü iki bölgelilik  Kıbrıs Türk Halkının  geleceğini de  kurtardı.

1968 yılından  beri Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak   bini aşkın görüşme yapılmış ve  onlarca  çözüm planı gündeme gelmiştir. Ancak Rum liderliğinin olumsuz  tutumu nedeniyle  bir sonuca ulaşılamamıştır.

Son olarak; 28 Haziran  2017’de başlayan  ve 10 gün devam eden Crans Montana Kıbrıs Konferansına KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı, GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis, 3 garantör ülkenin Dışişleri Bakanları, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, AB Dışilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB  Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Franz Timmermas ve zaman zaman BM Genel Sekreteri Guterres de  katılmıştır.

Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdı. Çünkü,  Rum kesinlikle garanti anlaşmalarının iptali ve Türk askerinin en kısa sürede Kıbrıs’tan çekilmesinde ısrarcıydı. Ayrıca onun da öncesinde  yönetim, yetki ve özellikle toprak paylaşımı konusunda mülkiyet başta olmak üzere karşılıklı oluşan hiçbir  bir mutabakat da  yoktu..

Günümüzde  Crans Montana Kıbrıs Konferansı’nın çökmesine neden olan  Anastasiadis, fırsat buldukça  bazı ön koşulların yerine getirilmesi durumunda kendisinin her an müzakere  masasına geri dönmeye hazır olduğunu  belirtiyor. Nitekim, BM Genel Sekreteri Guterres’e  ve BM Güvenlik Konseyi’ne  mektup yazarak görüşmelerin başlamasını istemeyi düşünen  Anastasiadis son dakika bu düşüncesinden vazgeçerek bunu 21  Eylül’de gerçekleşecek BM Genel Kurul toplantısı günlerinde  New York’ta   Guterres’e bizzat söyleyeceğini dile getirmiştir..

Olası bir siyasi çözümde “Garantilerle yaşayamayız..” diyen   Anastasiadis:  “Kıbrıs Helenizminin   çıkarları korunmalıdır” derken;  Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis: “Stratejik Hedefimiz Türkiye’den kurtulmaktır” dedi.  Diğer yandan  Rum Bakanlar Kurulu Sekreteri  Vekili Ciolas: “Garantiler Çözümün mihenk taşıdır. Bulunacak çözüm garantilerin  ve müdahale  hakkının kaldırılmasını içermelidir” dedi.

Kıbrıs sorununun  temel ve en önemli nedeni Megali-İdea’nın  değişmez  hedeflerinden  biri olan  Enosis’tir. Enosis Rum-Yunan ikilisinin vazgeçilmezidir. Rum Ortodoks Kilisesinin  Komünist AKEL desteğinde  15 Ocak 1950’de  Ada çapında tüm kiliselerde düzenlediği  ve %96 oranında  “Enosis’e evet” oyu çıkan    Enosis Plebisitinin  Şubat 2017’de Rum Meclisi’ne  taşınması; konu  yıldönümünün günümüzde milli gün ilan edilmesi ve   okullarda  okutulmasının  ve  de kutlanmasının istenmesinin esas nedeni  Enosis’in gönüllerde yaşaması ve de gerçekleşmesinin istenmesinden kaynaklanmaktadır.  

Kıbrıs Türk Halkı  , Rumların Enosis’i  gerçekleştirmek istemesi nedeniyle  her dönemde büyük sıkıntılar yaşadı.  Kıbrıs Türk halkının  en azından 1963-1974 yılları arasında  Rum saldırıları nedeniyle   yaşadıklarını  unutması mümkün mü? Kıbrıs Türk halkı  soydaşlarının çocuk, genç , yaşlı, kadın , erkek demeden  toplu mezarlara  gömüldüğünü, hatta bazılarının diri diri gömüldüğünü  unutması  mümkün mü?  ASLA!..  O Halde Biz Daha Neyi Konuşuyoruz!... Rumlarla  Neyi Konuşacağız!...  

Sonuç olarak; görüşmeler bir kez daha başlamamak üzere sona ermiştir. Mevcut şartlarda  görüşmelere yeniden başlamanın hiçbir anlamı ve manası yoktur. Görüşmeler ancak bağımsız ve egemen  iki devletin birbirini karşılıklı olarak resmen tanımasıyla başlayabilir..

Günümüzde her iki halkın  büyük çoğunluğunun da kabul ettiği gibi dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı olan bu iki halkın bir arada barış içinde yaşaması mümkün değildir.   Kıbrıs Türk halkı daha fazla zaman kaybetmeden kendi yolunu çizmelidir…

Kıbrıs Türk  halkı ile eşit , kurucu ortaklık ve egemenlik hakları temelinde bir anlaşma yapması Rum liderliğinin  aklının köşesinden dahi geçmemektedir.  Anastasiadis’in ,  Kıbrıs Türk Halkı ile  federasyon temelinde siyasi bir çözüme varma niyeti yoktur.   Anastasiadis’in hedefi Rumların egemenliğinde  tek egemenlik, tek vatandaşlık , tek  uluslararası temsiliyetin olduğu, AB normlarının  ve 4 temel özgürlüğün sınırsız uygulanacağı üniter bir devlet sistemidir. Anastasiadis’in hedefi Kıbrıs Türk Halkını bu  ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ haklarıyla yamalamak ve Kıbrıs Türk Halkını Girit misali yok etmektir…

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile  Kıbrıs’a barış ve huzur gelmiştir ve de  Kıbrıs sorunu çözülmüştür. Anavatanımız Türkiye’nin  garantörlüğü ve de Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı  Kıbrıs’ın  bir Helen adasına dönüşmesinin önünde en büyük engeldir….

Kıbrıs Türk halkına düşen görev bu gerçekler ışığında birlik ve beraberlik içinde hareket ederek KKTC’ne sahip çıkmak ve de  tanınmasını sağlamak için zaman kaybetmeden  bir yol haritası çizmektir…