Güncel

“Dünü, Bugünü, Yarınıyla Hellimin Avrupa’ya Yolculuğu” isimli panel düzenlendi

Tatar: “Hellim meselesinde de bizleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne muhatap etmek bu halkı aşağılamaktan başka bir şey değil”

Abone Ol
Siyasal ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (SİTA), Kıbrıs’ın geleneksel ürünü hellimin Avrupa Birliği (AB) nezdinde Coğrafi İşaret ve Menşe İsmi Korumalı Ürün (PDO) olarak tescil edilme sürecinin tüm boyutlarının, paydaşların katılımı ile ele alındığı  “Dünü, Bugünü, Yarınıyla Hellimin Avrupa’ya Yolculuğu” isimli panel düzenledi.
Panele Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Ana Muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, bazı milletvekilleri, sivil toplum örgütü yetkilileri ve çok sayıda davetli katıldı.
“Hellimin AB Yolculuğundaki Dünü ve Bugünü” ile “Hellimin AB Yolculuğundaki Yarını ve Geleceği” olmak üzere iki panel şeklinde organize edilen etkinlik, Lefkoşa’da The Elysium Park’ta yapıldı. Panelde, Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi, Tarım Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Süt İmalatçıları Birliği, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği temsilcileri yer alırken, SİTA adına Prof. Dr. Hasan Güngör ve Orçun Kamalı panelin moderatörlüğünü üstlendi.
Panelin açılış konuşmalarını ise Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Ana Muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve SİTA Kurucu Başkanı Özdemir Tokel yaptı.

Tatar: “Haksızlıklara rağmen üretim ve ihracatta artış yaşandı”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasına 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlayarak başladı.
Hellimin uzun zamandan beri gündemde olduğunu söyleyen Tatar, Kıbrıs Türklerinin öz değerleriyle yıllardan beri hellim üretim ve ihracatı yaptığını, bunun da ekonomiye katkı sağladığını belirtti. Tatar, haksızlıklara rağmen üretim ve ihracatta artış yaşandığını söyleyerek, hellime ilgi ve alakanın bunun yansıması olduğunu kaydetti.
SİTA Başkanı Özdemir Tokel ve arkadaşlarını tebrik eden Tatar, panel sonucunda yapılacak değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu söyledi.
Hellimde başarıda, hayvancı, üretici, çiftçi ve imalatla uğraşanların önemli rolü bulunduğunu dile getiren Tatar, kendilerinin de siyaset anlamında bu işin nerelere gidebileceğini tartışmaları gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığının görüşme süreçleri içinde Avrupa Birliği ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi temsilcileriyle görüşmelerinde Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak için gayret gösterdiğini dile getiren Tatar, Cumhurbaşkanlığı’nda hellim sürecinde üreticilerin haklarını korumak için gayret gösteren herkese teşekkür etti.
KKTC devletinin bu konuda önemli bir başarı gösterdiğini dile getiren Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin,  "sui generis" duruma rağmen sağlık sertifikasının tanınması ve gereğinin yapılması için ilgili şirket atamadığını, hala daha ihracatın yapılamadığını, bunun kendisini üzdüğünü söyledi.

“ AB hala Kıbrıs’ın gerçeklerini bilmeden görmeden bizi Kıbrıs Cumhuriyeti ile muhatap etmeye çalışıyor”

Avrupa Birliği’nin artık ağırlığını koyması gerektiğini söyleyen Tatar, “Kıbrıs’ın gerçeklerine bakıldığında Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki demokrasi, iki ayrı devlet vardır. Kim ne derse desin halkın mücadelesi ve başarısını kimse görmezden gelemez. Burada bir gerçek yapı, üretim, insanlar, çalışanlar, halk vardır” dedi.
Haksızlığın hep birlikte göğüslenmeye çalışıldığını dile getiren Tatar, “Ben imalatçının sesiyim, üreticinin, hayvancının, sütçünün, oralarda çalışan on binlerce Kıbrıslı Türkün sesiyim” diye konuştu.
“AB hala Kıbrıs’ın gerçeklerini bilmeden görmeden bizi Kıbrıs Cumhuriyeti ile muhatap etmeye çalışıyor” diyen Tatar, Anavatan Türkiye’nin tam desteğiyle Kıbrıs’ta iki ayrı egemen, eşit devlet siyaseti sürdürüldüğünü bundan kolay kolay geri adım atılmayacağını, bunun milli bir siyaset olduğunu belirtti.
“Biz AB yetkililerine diyoruz ki artık ‘wake up’, uyanınız. Kıbrıs’ta bir uzlaşı bir anlaşma bir çözüm istiyorsanız Kıbrıs’ın gerçeklerine göre hareket etmek durumundasınız” diyen Tatar, Annan Planı’na “evet” diyen Kıbrıslı Türklerin cezalandırılmaya, izolasyon, ambargo ve kısıtlamalar uygulanmaya devam edildiğini ve sözlerin tutulmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizi, tanımadığımız, kabul etmemizin mümkün olmadığı şartlarda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin onayına ve mührüne mahkum edemezsiniz” dedi. Bu konuda hep birlikte hareket etmek gerektiğinin altını çizen Tatar, “Kısa günün karına birbirimizi arkadan vuramayız” dedi. Tatar, devlete bağımsızlığa özgürlüğe şehitlere ödenen bedellere sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
Hellimin ihracatının KKTC ekonomisinin gelişmesi ve kalkınması için çok önemli olduğunu söyleyen Tatar, hellimin ihracatını sorgulamaya kalkışma noktasında ise, Kıbrıs’ta bir anlaşma isteyenlerin iyi niyetini göstermek zorunda olduğunu söyledi.
Rum lider Hristodulidis ile bunu defalarca konuştuğunu dile getiren Tatar, “Siz gerçekleri görmemekte ısrar ederseniz Kıbrıs’ta bir anlaşmaya gidemeyiz” dedi.
“Hellim meselesinde de bu meseleyi bu kadar uzatmak bizleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne muhatap etmek bu halkı aşağılamaktan başka bir şey değil” diyen Tatar, aşağılanmayacaklarını belirtti.
Kıbrıs Türklerinin ayrı egemen bir devlet sahibi olduğunu vurgulayan Tatar, bu devletin mührü ve otoritesinin yapılması gerekeni yapmakla muktedir olduğunu ifade etti. Hellimin tescillendiğini, bunun hep birlikte başarıldığını söyleyen Tatar, hellimin tescillenmesinin ürüne değer kattığını ve ekonomiye de değer katacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC devleti gerçeğinin görülmesi ve başarının önünün açılmasını beklediklerini söyledi.

Üstel: "Tek yanlı oldubittilere karşı dün olduğu gibi bugün de her türlü mücadeleyi ortaya koyduk”

Başbakan Ünal Üstel ise konuşmasına, tüm basın emekçilerinin Dünya Basın Özgürlüğü gününü kutlayarak ve “Dünü, Bugünü, Yarınıyla Hellimin Avrupa’ya Yolculuğu” panelini düzenleyerek halkın hellim sürecine ilişkin bilinçlenmesine katkı sağladığı gerekçesiyle SİTA'nın kurucularına, üyelerine ve panelistlere teşekkür ederek başladı.
Başbakan Üstel, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hatırlanacağı üzere, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 2007 yılında hellimi ‘Korunmuş Menşe İşareti’ olarak kaydetmek üzere tek yanlı girişimlerini başlatmıştır. Bu girişim, Avrupa Birliği’ne tek yanlı müracaat ile devam etmiştir. Bu girişimleri haliyle bizi rahatsız etmiş, kurumlarımızın ve üreticilerimizin tepkisine yol açmıştır. Ama sadece tepki vermekle kalmadık. Haklarımızı aramak adına gerek ülkemizde gerekse uluslararası alanda tüm hukuki süreçleri başlatarak bu tek yanlı süreci durdurmayı başardık. Müdahalemizle kesilen bu süreç 2014'te yeniden başladı. Bu kez halloumi/hellim adıyla başvuru yapıldı ancak denetim Rum Tarım Bakanlığı altında yapılacaktı. Kıbrıslı Türk üreticilerin bu sürece dahil olması mümkün değildi. 3 Eylül 2014’te ‘Başbakanlık Hellim Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulmasına karar verildi.  Kurulumuz, hellimin bir devlet politikası kapsamında korunması ve geliştirilmesi için hemen çalışmalar başladı.”
O günden beridir Hellim Koordinasyon Kurulu odalarının, Başbakanlığa bağlı AB Koordinasyon Merkezinin, ilgili Bakanlıkların ve Dairelerin, tüm süreci gerek siyasi ve gerek teknik düzeyde takip ettiğini kaydeden Üstel, "Tek yanlı oldubittilere karşı dün olduğu gibi bugün de her türlü mücadeleyi ortaya koyduk. 2007'de başlayan süreç, 14 yıl sonra tamamlandı ve 12 Nisan 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu Hellimi menşe korumalı ürün olarak tescil etti. Süreç bitmiş değildir. Bugün hala hassasiyetimizi ve yakın takibimizi sürdürmekteyiz. Kurumlarımızın saygınlığına zarar verecek, egemenliğimizi ortadan kaldıracak, bizi yok sayan, görmezden gelen hiç bir kararın oldubitti ile uygulanmasına izin vermeyiz" diye konuştu.
Yüksek kalitede üretim yaparak, dünyanın kabul ettiği standartlara ulaşılmasının ve ürünlerin hak ettikleri fiyatla, değerlerini koruyarak, tüm dünyaya satılabilmesinin çok önemli bir durum olduğunu belirten Başbakan Üstel, "Üreticilerimizle birlikte hareket ederek, ülkedeki sanayimizin en yüksek kalitede üretim yapabilmesi, halkımızın gıda güvenliğine sahip ürünler tüketmesini sağlamak istiyoruz. Bunu sadece hellimle sınırlandırmak büyük yanılgı olur. Her alanda biz bunu başarmalıyız. Biz bu kalite standartlarına, sadece Avrupa Birliği istedi diye değil, halkımız en iyisini hak ettiği için ulaşmalıyız. Kimsenin bize bir şeyi dikte ettirmesine gerek kalmamalıdır. Biz hem kendi halkımız için, hem sektörlerimizin rekabet edebilirliğini yükseltmek için buna dikkat etmeliyiz. Benim konuya bakışım bu yöndedir. Şimdi bizler susacağız onlar konuşacaklar. Olan biteni, yaşadıkları zorlukları, sıkıntıları ve verdikleri mücadeleyi hep birlikte dinleyeceğiz" dedi.
Üstel konuşmasına, hellim ile ilgili tartıştırma fırsatı sunarak halkın bu konuda doğru bilgiye ulaşmasını sağladığı için SİTA'ya ve konuyla ilgili özverili çalışmalar yapan tüm sivil toplum kuruluşları ile devlet kurumlarına teşekkür ederek son verdi.

Erhürman: “Toplumsal başarı hikayesinin ilk satırında bulunuyoruz”

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hellimin sadece hellimden ibaret olmadığını söyleyerek, yaşanan uzun ve çetrefilli süreçten dersler çıkarılması gerektiğini belirtti.
Hellimin yolculuğunun kısa bir yolculuk olmadığını söyleyen Erhürman, “Hellim, Kıbrıs’ın, bu adanın bir ürünüdür. Adada kimler yaşıyorsa onların ortak ürünüdür hellim, yani Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların ürünüdür” dedi.
Hellimle ilgili yaşanan süreçte Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin kazanımlarına değinen Erhürman, Avrupa Birliği’nde herhangi bir ülkede hellim üretilmesi olanağının ortadan kalktığını, bunun Kıbrıs adası için ekonomik kazanım olduğunu vurguladı. Kıbrıslı Türklerin açısından kazanımları da değerlendiren Erhürman, Yeşil Hat Tüzüğü’ndeki değişiklikle hellimin ihracatının mümkün hale geldiğini, bunun son derece önemli olduğunu, Kıbrıslı Türklerin özgüveninin bir kez daha tahkim edildiğini belirtti. Erhürman, Kıbrıslı Türkleri dünyayla buluşturmanın mümkün olduğunun görüldüğünü söyledi. Halkın pencerelerini dünya ve Avrupa’ya açtıkça sağlık ve hijyen noktasında da gelişimler yaşandığının görüldüğünü söyleyen Erhürman, tüm bu kazanımların hellimin hellimden ibaret olmadığını gösterdiğini kaydetti.
Bu çetrefilli sürecin birçok noktada alengirli diplomatik girişimleri de gerektirdiğini dile getiren Erhürman, içinde bulunulan süreçlerin farklı adımlar atılmasını gerektirdiğini, Kıbrıs Türk merkezi idare makamlarının resmi olarak olması gerektiği biçimde süreçte yer alamadığını, Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO) çok daha aktif bir biçimde devrede olduğunu kaydetti.
Bu özel koşulların bazı tehditleri de beraberinde getirdiğini, dikkatli olmak gerektiğini söyleyen Erhürman, tescilin sahibinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olmasından kaynaklı siyasi konjonktüre bağlı bazı tehditler bulunduğunu belirtti. Erhürman, özellikle Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden denetim yapacak kuruluş noktasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin süreci sonuçlandırmadığını dolayısıyla Yeşil Hat üzerinden satış yapılamadığını ifade etti. Euro Veritas sürecine resmi olarak dahil olmamaktan kaynaklı bir bağımlılık ilişkisi tehlikesi de bulunduğunu dile getiren Erhürman, Avrupa Birliği dışındaki üçüncü ülkelere, hellim ihracatı önüne engel konulabilir mi sorusunun da iyi değerlendirilmesi gerektiğini, sorun yaşanması olasılığı bulunduğunu söyledi.
Küçükbaş hayvan sütü konusunda da hazırlıklı ve uyanık olmak gerektiğinin altını çizen Erhürman, hukuki uyuşmazlık noktasında Fransız mahkemelerine gidilmesi yönündeki başarıyı da “Pirus Zaferi” olarak niteledi. Mahkemeler noktasında dünya ülkelerine KKTC’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımadığı mesajının verildiğini söyleyen Erhürman, “Peki hukuki uyuşmazlık çıkarsa Fransız mahkemesi önünde ne yapacağız. Tam bir Pirus Zaferi” dedi.
İçinde bulunulan koşulların sürdürülebilir olmadığını söyleyen Erhürman, gelinen aşamanın Kıbrıs sorununun çözülmemesinden kaynaklı Kıbrıslı Türklerin gidebileceği son nokta olduğunu dile getirdi. Erhürman, “Kapsamlı çözüme ulaşana kadar toplumu uluslararası dünyayla buluşturmak adına hellimde de diğer alanlarda da doğru zeminde halkı dünyayla buluşturmak zorundayız” dedi.
“Üretmek zorundayız ama biz planlı üretmek zorundayız, planlı teşvik etmek zorundayız” diyen Erhürman, hellimle ilgili planlama yapılması gerektiğini belirtti. Erhürman, yapılacak planlamanın da Meclis’ten geçmesi gerektiğini, böylece hükümetler değiştikçe uygulamanın değişmeyeceğini kaydetti. Hellimde bir başarı hikayesi yakalandığını söyleyen Erhürman, “Toplumsal başarı hikayesinin ilk satırında bulunuyoruz” diyerek, katkısı olan herkese teşekkür etti.

Tokel: “Hellimin Avrupa’ya yolculuğu ticari bir yolculuk olmaktan çok öte”

SİTA Kurucu Başkanı Özdemir Tokel, hellimin Avrupa Birliği nezdinde tescil edilmesi sürecini konuşarak gelecek için doğru bir yol haritasına ulaşmaya çalışacaklarını vurguladı.
SİTA’nın ana misyonunun tüm toplumsal konularda paydaşları bir araya getirerek, doğru bilgiye ulaşmak ve ortaya çıkan fikir ile önerileri karar vericilerle buluşturmak olduğunu anlatan Tokel, “Doğru bilgiyi önemsiyoruz. Çünkü doğru bilgi yoksa doğru fikirler ortaya çıkamaz. Ve doğru fikirler yoksa sorunlara sürdürülebilir çözümler üretemeyiz” dedi.
“Başkalarına göre hellim sadece bir peynir çeşidi olabilir. Ama bize göre hellim bundan çok öte anlamlar taşımaktadır” diyen Tokel, “ülkenin ortak kültürünün günümüze taşınmış en değerli mirası” olarak nitelediği hellimin Avrupa’ya yolculuğunun ticari bir yolculuk olmaktan çok öte olduğunu söyledi. Hellimin sınırların ötesine çıktığını kaydeden Tokel, sürecin sağladığı motivastonla dünya standartlarını yakalamış tesislerde üretim yapılması, halkın daha kaliteli ürünler üretmesi ve hellimin Türkçe ismiyle Avrupa’da tescil edilmesi gibi önemli kazanımlar yaşandığını kaydetti.
Süreçte dikkat edilmesi gereken sıkıntılara da işaret eden Tokel, “Çok dikkatli olmalı, önümüzdeki fırsatları iyi değerlendirmeli ve çalışmaya devam etmeliyiz. Sadece hellimin değil ürünlerimizin tamamının dünya piyasaları ile buluşmasının önünü açma mücadelesi her zaman, her yerde ve her şekilde sürdürmeliyiz. Devletimizin kurumlarının yok sayılmasına asla izin vermeden, kimliğimizden ödün vermeden, dünya dili ile konuşmaya devam ederek, hukuksal ve siyasi mücadelemizi sürdürmeliyiz” diye konuştu.
Tokel konuşmasına, tüm basın emekçilerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlayarak, son verdi.
Konuşmaların ardından anı fotoğrafı çekildi ve panel başladı.