Dünya Down Sendromu Günü

<p class="MsoNormal"><span>Birleşmiş Milletler 10 Kasım 2011 kararı ile 21 Mart tarihini resmi Dünya Down Sendromu Günü olarak tanımaktadır. 21 Mart günü (21/3) Down sendromlu insanlarda 21. kromozomun 3 tane olmasını simgeliyor. Dünya...

Abone Ol

Birleşmiş Milletler 10 Kasım 2011 kararı ile 21 Mart tarihini resmi Dünya Down Sendromu Günü olarak tanımaktadır. 21 Mart günü (21/3) Down sendromlu insanlarda 21. kromozomun 3 tane olmasını simgeliyor. Dünya Down Sendromu Günü, Down sendromlu bireylerin haklarını korumak için önemli bir adım oluyor.

Down sendromu, genetik bir farklılık sonucunda insanda 21. kromozom çiftinde bir fazla kromozomun bulunması sonucunda ortaya çıkar bir durumdur.Bu sendromda vücutta  fonksiyonel ve yapısal birtakım  değişiklikler gözlemlenmektedir. Bu kişiler zihinsel kavramada eksiklik, kendine has yüz görünümü ve öğrenme güçlüğü ile karakterize edilirler. Hastalıktan ziyade, sadece genetik farklılıktan oluşan bir durum söz konusu olmakta ve bu sendrom 800-1000 doğumda bir rastlanmaktadır. Annenin yaşının büyük olması en büyük etkenlerden biridir. Hamilelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir durumdur. Çocuklarda hafif veya orta şiddette zeka geriliği bulunabilir.Kendine özel tipik yüz görünümü ile belirgindir. Epikantik katlanma nedeniyle badem şeklinde göz yapısının olması en belirgin özelliklerindendir.Bu çocuklarda boy daha kısadır.

21 kromozomlu bir çocuk dünyaya geldiğinde anne ve babalar hayatları da pek çok şeyin değiştiğini düşünürler. Nereden başlamaları gerektiğini bilemezler. Başlangıç noktalarından biri de eğer ciddi sağlık problemleri yoksa bebek 2 aylık olduğunda rehabilitasyon programıdır. Çok erken olduğu düşünülebilir, ancak bebeği erken dönemde takip etmeye başlamak önemlidir.

Erken dönemdeki takip ile çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenen rehabilitasyon programları çocuğun motor ve sosyal gelişimlerini hızlandırır. Bebek 2 aylık olduğunda desteklenmesi gereken noktalar belirlenir. Bebeğin haftalık kontrolleri ile neler kazandığı gözlenebilir. Bu sayede normal gelişim basamakları ile çocuğun gelişimi arasındaki fark azaltılır. Amaç çevresini keşfetmesi, tanıması, bilgilerini pekiştirilmesini sağlamaktır. Çocuğun en kısa sürede yürümesi önemlidir, ancak yürürken patolojik bir şekilde olmaması çok daha  önemlidir.

Bebekken başlayan fizyoterapist aile işbirliği ile bebeklerine nasıl davranacaklarını, nasıl besleyeceklerini, oyuncaklarla nasıl oynatabileceklerini, gelişim süresince nelere dikkat etmeleri gerektiğini öğrenebilirler.

İleri yaşlarda ise fizyoterapist tarafından çocuğun takıldığı noktadan destek sağlanır. Kas gücü, algılama ve motor becerileri arttırılmaya çalışılır. Denge  ile ilgili sorunlar ileri yaşlarda geç dönem yürümüş olan çocuklarda  görülebilir. Çocukların %80 inde bulunan kas gevşekliği nedeniyle oturma, yürüme, başlarını tutma gibi beceriler sonradan kazanılabilir. Çocuklarda olan öğrenme güçlüğü ancak bir yaşından sonra kendini belli etmektedir. Bu çocuklar cümle kurmaya 2-3  yaşında başlayabilir. Bu yüzden özel eğitim almaları gerekir.Günümüzde bir çocuğun yaşamının ilk yılları,onun gelecekteki gelişiminin anahtarı olarak kabul edilmektedir.Bu nedenle sorunların çocukluk döneminde giderilmesi,uzun dönemde bireyin hayat kalitesini ve işlevselliğini belirlediği için önem taşımaktadır.Pediatrik fizyoterapi çocuğun mümkün olan en üst fonksiyonel kapasiteye ulaşmasını sağlamak için uygulanır.

Down sendromlu çocuklar mutlaka yürürler. Az sayıda çocuk normal gelişim hızını yakalayabilir. Ancak büyük çoğunluk yavaş gelişir, gelişimleri sırasında karakteristik kompanse duruş ve hareketler geliştirirler. Bunlar bu sendroma özgü bir şekilde vücudu kullanma biçimidir. Otururken tonus azlığına bağlı olarak yığılma, geniş bir yüzeyde oturma ve ellerle dayanma, bacakları çok açarak pozisyon değiştirme, ayakta dururken dizlerin aşırı kilitlenmesi, küçük adımlar ile bacakları çok açarak yürüme sıklıkla görülür. Hareketler sınırlıdır, denge ve korunma reaksiyonları zayıftır.

 

Günümüzün en modern tedavi yaklaşımı olan Bobath/Nörogelişimsel tedavi yaklaşımı, Down Sendromlu bebeklerin fizyoterapisi için idealdir. Sadece motor gelişimi değil, duyusal, emosyonel-sosyal ve bilişsel gelişimi de hedefler. Fizyoterapi oyun kurgusu içinde yapılır.Çocuk, aile ve fizyoterapist birlikte çalışmalıdır.Fizyoterapinin etkili olabilmesi için çocuğun yaşamının planlanması, evin düzenlenmesi ve terapinin evde de uygulanması gerekir.Ailenin tüm bireylerinin terapi sürecine katılmaları ile amaçlanan normal fonksiyon ve yaşam kalitesine ulaşılabilir.