Her yıl 8 Mart’ta kutlanan “Dünya Kadınlar Günü” ya da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”, BM tarafından da tanımlanmış uluslararası bir gündür. BM Genel Kurulu tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Türkiye’de ise “Dünya Kadınlar Günü” ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/dunya-kadinlar-gunu Kıbrıs’ta ise 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nün ilk defa Yurtsever Kadınlar Birliği tarafından 1977 yılında kutlandığı bilinmektedir.
“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” Programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 5-8 Aralık 1975te “Türkiye 1975 Kadın Yılı” Kongresi yapıldı.12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984 yılından beri her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından anavatanımız Türkiye’de 1926-1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk İlke ve Devrimleri ile Türk kadınının sosyal, kültürel alanlarda, aile içinde , çalışma hayatında ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu görüyoruz. Hatta anavatanımız Türkiye’de Türk kadınına tanınan seçilme hakkı Fransa , İtalya ve İsviçre’den daha önce tanınmıştır.
Atatürk, Türk kadınının medeni ve sosyal haklarına kavuşmalarını çok istedi ve bunu da başardı. Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile toplumsal ve ekonomik hayatta Kadın-Erkek eşitliği sağlanmıştır.
1923’te Konya’da Kızılay Kadınlar Şubesinde yaptığı konuşmada Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk: “… Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte , Anadolu kadını kadar gayret gösterdim diyemez …” demişti. Kaynak: http://www.atam.gov.tr/ataturkkun-soylev-ve-demecleri/konyada-kadinlar-ile-konusma; Hakimiyeti Milliye, 29.03.1923
Bir başka vesile ile yine Mustafa Kemal Atatürk “.. Çift süren , tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, yağmur demeyip, cephanenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilahi Anadolu insanı olmuştur…” diyordu.
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Türkiye’de gerçekleşen her gelişmeyi yakından takip eden Kıbrıs Türk Toplumu, Atatürk İlke ve İnkılaplarının tümünü hiçbir zorlamaya tabi olmadan benimsemiştir.
Kıbrıs Türk Toplumunun anavatan ve Atatürk sevgisi dolayısıyla Atatürk İlke ve İnkılaplarını benimsemesi hiç şüphe yok ki özel olarak Kıbrıs Türk kadınlarının da çağdaşlaşması ve toplum içinde var olan konumlarının değişmesi açısından geniş çapta etkileri olmuştur.
1920’li yıllara kadar; daha ziyade ev dışında herhangi bir varlığı olmayan Kıbrıs Türk kadınları, Atatürk İnkılapları ile birlikte gerek toplum hayatında ve gerekse Basın-Yayın Kuruluşları olmak üzere tüm iş yaşamında etkin rol oynamayı başarmışlardır.
Kadınlarımız; annelerimiz, eşimiz, dostumuz ve çocuklarımızın anneleridir, kadınlarımız geleceğimizdir. Kadınlarımız için büyük önemi olan bu günün, yılın sadece bir günü ile sınırlı kalmamasını diler, tüm kadınlarımızın bu anlamlı günü kutluyorum…