İsveçli Karolina Olsson, 29 Ekim 1861'de doğduğunda beş kardeşli bir ailenin tek kızı oldu. Kardeşleri okula giderken evde kalıp annesine yardımcı olan genç kız, 14 yaşındayken okuma yazma öğrenmek için ailesinden okula kaydını yaptırmalarını istedi ve okula kayıt oldu.

18 Şubat 1876'da okuldan eve dönerken donmuş bir nehirde kayarak kafasını çarptı ve vücudunda morluklar oluştu.

O akşam, yemeğini yedikten sonra yatağa giren Karolina, ertesi sabah çok şiddetli bir baş ağrısı ile uyandı. Ailesi, ona dinlenmesi için  yatakta kalmasını tavsiye etti, ancak Karolina bir sabah uyanamadı.

Hiçbir sarsıntı onu uyandıramadı. Garip durumu haftalarca devam etti ve Olsson ailesi yapabilecekleri tek şeyin dua etmek olduğuna inandı. 

Karolina'nın annesi kızına banyo yaptırıp saçlarını yıkayarak bakıyordu. Her gün iki bardak süt ve iki bardak şekerli su veriliyordu ama genç kız hala derin uykuda gibi görünüyordu.

KOMADA OLDUĞU BELİRLENDİ

Karolina'nın durumu,  komşularında dikkatini çekti. Uzun süre uyuyan genç kızın yanına doktorlar ve ziyaretçiler geldi, ancak uykusundan uyandırılmaya çalışılan Karolina'dan herhangi bir yanıt alınamadı.
Karolina'yı ilk muayene eden doktor komada olduğunu belirledi. Alışılmadık duruma rağmen doktor hiçbir şekilde endişeli görünmüyordu. Karolina'yı bir yıl boyunca takip etti ve adayı ziyaret etmeye devam etti.

ANNESİNİN ÖLÜMÜ

İskandinavya'nın en ünlü tıp dergisinin editörüne bir mektup yazdı. Karolina ile ilgili bir yazının, kıza nasıl yardımcı olabileceklerini bilen uzmanlara ulaşmasını umuyordu.
1904'te annesinin ölümünden sonra babası, bakımı üstlendi ancak nasıl bakılacağını bilmediği ve genellikle uzakta olduğu için hizmetçi tuttu.
Hizmetçiler genç kızın hiç konuşmadığını bırakılan yemekleri ise yemediğini bildirdi.

Almanya'da dehşet gecesi Almanya'da dehşet gecesi

KAYBOLAN ŞEKERLERİN GİZEMİ

Ancak bazen tuhaf şeyler de oluyordu, örneğin 1907'de Karoline'nı kardeşi öldüğünde, genç kızın uykusunda ağlamaya başladığı ancak gözlerinin kapalı kaldığı bildirildi. Hizmetçi daha sonra birkaç garip şey fark ettiğini söyledi.
Örneğin, şekerleri bazen ortadan kayboluyordu. Karolina'nın bahçedeyken şekerleri aldığından şüpheleniyordu.

32 YIL SONRA GÖZLERİNİ AÇTI

Karolina, 3 Nisan 1908'de 32 yıl 42 gün sonra gözlerini açtı. Uyanıkken güçsüz ve konuşamaz haldeydi, yanına gelen kardeşlerini tanımamıştı ancak 1876'dan önce yaşananları hatırlıyordu. Olayı duyan bir çok gazeteci ziyarete geldi ancak ailesi, medyanın ilgisinden kaçınmak için saklanmayı tercih etti.
Karolina, Stockholm'de doktorlar tarafından değerlendirildi ve sağlıklı olduğu belirlendi. Psikiyatristler, uyku sürecinin ardında travmatik bir olay ya da psikoz olup olmadığını araştırdı.

"DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YAPMIŞ OLABİLİR"

1910'da ünlü İsveçli psikiyatrist Harald Fröderström, Karolina'nın ailesinden öğrendiği bilgileri içeren bir makale yayınladı. Fröderström, Karolina'nın aşırı öfke yaşadığını ve ailesinin dikkatini çekmek için hasta olduğuna inandığını öne sürdü.
Karolina, Kleine-Levin Sendromu (uyuyan güzel sendromu) tanı kriterlerine uymasa da, tıp dünyasını yıllarca şaşkına çeviren bu gizemli uyku durumu, sağlık uzmanları arasında tartışılmaya devam etti. Karolina Olsson, 5 Mayıs 1950'de 88 yaşında vefat etti.