Eğitimi “ümmetçilere” teslim eden bakan…
Dün yoğun bir katılımla Meclis’in önündeydiler…
Nazım Çavuşoğlu’nu “istifaya” çağırdılar…
Hatta kendisini “öğretmen düşmanı” ilan ettiler…
Ders yılı sonuna yaklaşılırken, sınav döneminde “Öğretmenler Yasası”nda bir dizi “özlük hakkı”nı geriye götürmeye kalkmak, Nazım Bey’in “aklı” ile planlanabilecek bir iş değil…
Nazım Bey sadece AKP’nin, “sendikaları ve öğretmenleri bir güzel tertipleyelim” projesine çaresizce “payandalık” yapmaktadır…
Önce belediyeleri tertiplediler…
Arkasından El-Sen’in direnişini kırdılar…
Şimdi de öğretmenlere saldırıyorlar…
Nazım Çavuşoğlu; inatla, ısrarla ve aceleyle bu tasarının Komite’den geçirilmek istenmesi karşısında, öğretmen sendikalarının sert tepki göstereceğini bilmiyor muydu?
Greve gideceklerini bilmiyor muydu?
İskele’nin bu popülist “gademici” bakanı, elbette ülkenin eğitim sorunlarını çözemez…
Öyle bir derdi de yok zaten…
Ancak AKP’ye “yaranmada” UBP’li birçok siyasetçinin önüne geçmiş durumda…
“Siyasal İslam”a sunduğu hizmetlerden ötürü, kendisini aniden “başbakan” koltuğunda görebilir…
Karnesinde “biat” sınavlarından aldığı oldukça yüksek notları var…
Örneğin imzaladığı meşhur “İşbirliği Mutabakat Zaptı” ile KKTC’deki eğitimi AKP’ye teslim eden kişidir kendisi…
Kıbrıs’ta yeni “ilahiyat” okullarının açılması, bu “siyasetçinin AKP’ye “emredersiniz efendim” demesi ile mümkün olmuştur.
Bu okullara “koordinatörler” atanması, ilahiyat müfredatlarının lise programlarına girmesi hep bu zatın sayesinde gerçekleşmiştir.
İlahiyat Anadolu Lisesi, İlahiyat Meslek Programı bu adamla bu ülkeye girmiştir.
Üstelik bu okullara girişlerin kolej sınavları kapsamından çıkartılması da bu adamın “işbirlikçi” ruhunun eseridir.
Ya Kuran Kursları’na karşı açıkladığı desteği ve sevgisi?
Onlar da bu “sormagir hanı”nda bu adam sayesinde at koşturtmaktadırlar…
80’li yıllarda, cahil imamların bu çağdışı kurslarda çocukları nasıl “şeytani” bilgilerle doldurdukları bakanlığının arşivinde duruyor…
O zamanlar hassas bir polis vardı, hassas bir Savcılık vardı…
Zamanla bu kurslar yayıldı, Din İşleri’ne aktarıldı… Bakanlık, denetimden elini ayağını çekti…
Şimdilerde camilerde, yatılı yurtlarda bu kurslara kaç çocuk gidiyor? Bu kurslar nerelerde yapılıyor? Kurslarda neler okuyorlar? Kimse bilmiyor…
Nazım Bey de bilmiyor… İlgilenmiyor da… Bu işi TC Lefkoşa Büyükelçiliği’ndeki Din görevlilerine teslim etti…
İki öğretmen sendikası, Temmuz 2022’den beridir dini kurslarla ilgili kendisinden bilgi talep ediyor…
Nazım Bey susuyor…
Sendikalar; tarikatların yatılı din kursu verdikleri Mağusa, İskele ve Gaziveren’deki adresleri bir bir kendisine teslim etti… “Araştırın” dediler…
Nazım Bey’den “çıt” yok…
Adam; tüm bunları pervasızca yaparken, göğsünde kocaman Atatürk portresi bulunan fanella giyip Ersin Tatar ile birlikte “show” yapmaktan da çekinmiyor…
19 Mayıs’ta Atatürk’e “dalkavukluk” derecesinde övgüler dizerken, beslediği, kol kanat gerdiği “dinci”lerin hiç de hoşuna gitmeyecek bir “ikiyüzlü” siyaset güttüğünün de farkına varamıyor…
Hem nala vuruyor, hem mıha…
Geçenlerde; TC’deki bir İmam Hatip Lisesi’nin Müdürü olan Halil İ. Kaya, kardeşi Ali Osman Kaya’nın 3 yıldan beridir KKTC’de “Orta Öğretim Dairesi Müdürü” olduğunu yazdı.
Serdinç Maypa bunu ortaya çıkardı ve belgeledi…
Hani burada bir “devletçik” var ya…
Bu devletçiğin üçlü imza ile atanmış “üst kademe yöneticileri” var ya…
Meğer onların “makamları” yalancıktan imiş…
TC’den gelen görevli kişi “paralel” bir biçimde bizim Eğitim Bakanlığı’nı idare ediyormuş…
Bir yanda “devlet”in tayin ettikleri, bir yanda ise Ankara’nın tayin ettikleri…
Eğitimin ta derinliklerine kadar sızmışlar…
Bu “paralel yapı”da, AKP’nin yandaşları resmi görevli olarak yer alıyormuş…
Kimin sayesinde?
Nazım Bey’in tabii ki…
“Eğitim Bakanı” unvanını taşıyan bu şahıs, gerçekten ipin ucunu iyice kaçırdı…
O kadar ki bu ülkede yüzlerce öğretmen, tayin beklerken Türkiye’den yeniden, kendi deyimiyle çok ciddi sayıda “ithal” öğretmen talep etti…
Üstüne üstlük bu saçma uygulamayı ekranlarda savunuyor ve Kıbrıslı öğretmeni aşağılayarak “ithal ettiği öğretmenlerin daha iyi akademik performansa sahip olduklarını” söyleyebiliyor… “Bizim seviyemizden daha yukarıda olan insanları sisteme dahil ediyoruz” derken de eski bir “muallim” olarak zerre kadar sıkılmıyor…
Nazım Çavuşoğlu, AKP’nin bu topraklarda “mumla aradığı” türden bir siyasetçi…
Tarikatları, cemaatları, dinci yurtları, yatılı kuran kurslarını görmezden geliyor…
Hatta yaptığı açıklamalarla destekliyor…
Din İşleri Başkanı’nın şeriatçı söylemelerini önce yadırgar gibi davranıyor, sonra sineye çekiyor…
Bakanlığı’nın “işgal” edilmesine çanak tutuyor…
Şimdi de “Öğretmenler Yasası”nı değiştirmek isteyen AKP cemaatinin emrinde
“vasat” Türkçesi ile öğretmene saldırıyor…
Öğretmenlerin bu saldırıyı geri püskürteceklerine inanıyorum…
Nazım Çavuşoğlu gibilerin “işbirlikçiliği” sayesinde bu ülkenin eğitimi “ümmetçi”lere teslim edilmeyecek…