Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, pandemi döneminde ülkenin avantajlarının da doğru değerlendirilebileceğini ama bunun yapılamadığını kaydetti. Gürcafer, “Diğer ülkelere göre avantajımız ada ülkesiyiz, ‘kapattık’ dediğimiz zaman insanlar ülkeye yüzerek gelemezdi. Küçük bir toplumuz, kontrol etmek çok daha kolaydır. Neticede biz bu dönemde çok şanslı çıktık ama ekonomiyi ve kaynaklarımızı yeterince doğru yönettiğimizi de söyleyemeyiz” dedi.
KTİMB Gürcafer, kaynakların kullanımında da adil davranılmadığını söyledi.
Halkın bu süreci kendi birikimlerini sonuna kadar kullanarak atlattığını hatırlatan Gürcafer, “Bu birikimlerin tükeneceğini öngörüp kamu kaynaklarını tüketmememiz gerekirdi. Biz biraz bonkör davrandık, 2 ayda hayatın normale dönüşeceğini temenni ettik, temennilerimiz öngörülerimizin önüne geçti. Tükettik. Olabildiğince adil dağıtmadık. Bu noktadan sonra ekonominin doğru yönetilmemesi felaket getirir” dedi.
Pandemi nedeni ile bir çok ülkenin ekonomisinin çöktüğünü dile getiren Gürcafer, bu ülkelerin bir an önce aşılanıp ekonomilerinin yaralarını sarmanın peşinde olduğunu, ortaya çıkacak ekonomik pastadan pay alabilmek için tüm ülkelerin ayağa kalktığını dile getirdi.
Ortaya çıkacak ekonomik pastadan KKTC’nin de pay alması gerektiğini söyleyen Gürcafer, “Bu ülkeler, ekonomik olarak ayağa kalkmak için, aşılanacak ve kapılarını aşılanmış kişilere açacak. Zaten travma yaşamış insanlar kendini dışarı atacak, ya tatile gidecek ya yaşı ilerlemiş insanlar güvenli gördüğü ülkeye yerleşecek. Dolayısıyla bu pastadan bizim de pay almamız lazımdır” dedi.
Cafer Gürcafer, Ekonomik Örgütler Platformu olarak aşı talebi ile Başbakanla görüştüklerini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a ulaşmaya çalıştıklarını ve Avrupa Birliği (AB) Büyükelçisinden randevu talep ettiklerini ifade etti.
Gürcafer, “Bizim talebimiz aşıdır ancak bunu Türkiye’deki yetkililere de doğru anlatmamız lazımdır. Türkiye, Çin’den 50 milyon aşı alacak ve bu aşıdan oran orantı yöntemi ile KKTC’ye de verecek. Yani ayda 3 milyon aşı alırsa 80 milyonluk nüfus, 500 binlik nüfusa bunun 10-20 bini gelecek. Bu yaklaşım ile biz ne kurtulabiliriz ne açılabiliriz aksine Türkiye’ye ekonomik külfet olmaya devam ederiz. Bizim açılmamız lazım ki ekonomik olarak ayağa kalkabilelim. Turizmi, yüksek öğretimi, yap-sat ve inşaat sektörünü harekete geçirmemiz lazımdır. Bunun için de bize birkaç yüz bin aşının tek seferde verilmesi lazımdır” ifadelerini kullandı.
Toplumun iyi bir planlama ile yüzde 50’sinin aşılanması durumunda pazarlama kısmının da doğru bir şekilde yapılması gerektiğini söyleyen Gürcafer, “Bu programı yapabilirsek 2021 sezonunu kurtarırız ve Annan Planı dönemindeki gibi bir sıçrama dönemi yaşanır. Ben bunun başarılabileceğine inanıyorum” dedi.
İş dünyasının Kıbrıs Türk siyasetine kırgın olduğunu söyleyen Cafer Gürcafer, bu dönemde ülke yararı için arzu edilen birlikteliğin sağlanamadığını ifade etti.
Gürcafer, “Bu dönemde siyasetin çok daha farklı yaklaşmasını beklerdik. Canlarını yaksa da, prensiplerine aykırı olsa da, tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak ülke için yapılması gerekeni yapmalarını beklerdik. İktidar, muhalefet, ana muhalefet... Herkes kendi penceresinden haklı ama bir gerçek vardır. Eğer biz önümüzdeki treni kaçırırsak, 2021 sezonunu kaybederiz. Turizmdeki, inşaattaki firmalar batar, bankalar batar, sokakta ciddi bir açlık olur” diye konuştu.
Önceliğin seçim, mevki, makam olmaması gerektiğini dile getiren Gürcafer, “Bu dönemde olabildiğince konusunda uzmandan oluşan bir kabine olmalıydı. Gönüllü olarak tüm siyasi partilerin bu işin içerisine girmelerini isterdim. Ülkenin öncelikleri ön planda tutulmalıydı. Kendi adıma konuşmuyorum, tüm iş dünyası olarak söylüyorum. Bu ülke hepimizin, el birliği ile uğraşmalıyız. Siyasetin tam gereğini yapabildiğini söyleyemem ve bundan sonraki süreçten endişeliyim” ifadelerini kullandı.
Gürcafer, turizm ve yüksek öğretimin durduğunu ancak inşaatta çarkların yavaş da olsa döndüğünü belirtti.
Aşılanmanın kilit olduğunu söyleyen Gürcafer, “En geç 3 ay içerisinde toplumun yüzde 50’sini aşılayamazsak, Mart ayının sonunda aşılanmış insanlara kapıları karantinasız açmaz ve önceden bunu ilan etmezsek 2021’i kaybettik demektir bu da bir felakettir” dedi.
“Devlet bir takım kurallar koyuyor ama kendi koyduğu kuralların ne kadar uygulandığını denetlemiyor” diyen Gürcafer, ülkedeki bir çok kurumda olduğu gibi kara kapılarında da denetimin çok doğru yapılmadığını ve bulaşın ağırlıklı olarak bu noktadan olduğunu ifade etti.
Gürcafer, “Limanlar ve havayolu olabildiğince kontrol altında tutuldu. Kara kapılarını çok doğru kontrol edemedik , bulaşağırlıklı oradan oldu. Türkiye’den gelen 3 günlük de gelse PCR’sini yaptı ve verilere bakıldığında otellerden bir bulaş olmadı. Öte yandan bugün halen Güneyden kuzeye elini kolunu sallaya sallaya kaçakçılık da yapılıyor” dedi.
İstenilenin şuan için Kovid-19 aşısı olduğunu dile getiren Cafer Gürcafer, Türkiye ile konuşulacak konuların hayatın normale dönmesinden sonra da konuşulabileceğini belirtti.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.