Odadan yapılan açıklamada, “TL’nin 35 günlük değer kaybı yüzde 15’lere dayandı. Ocak ayından bu yana yapılan hesaplamalarda ise yüzde 30’ları geçti. Zamlar yağmur gibi yağıyor. Üretim maliyetleri içinden çıkılamaz hale geldi. Bir yılın ortalaması yüzde 50’lerin çok üstünde. Sorun sadece bunlardan ibaret olsa keşke. Peşin parayla bile hammadde bulunamıyor” denildi.
Döviz borçlananlar ve döviz üzerinden kira ödeyenlerin perişan durumda olduğu belirtilen açıklamada, “Buna rağmen devlet kendi harcamalarının peşine düşmüş, nasıl yapar, nasıl öder derdinde. Ülkenin en büyük sorunu da burada başlıyor. Dün de bugün de. Bir yerden toplanan ya da tedarik edilen paralarla ülke yaratılamayacağı, inşa edilemeyeceği iyice ortaya çıktı.” ifadeleri kullanıldı.
“Bugünü atlatmak için dayanışma içine girmek, yıkımı azaltmak için yukarıdan aşağıya bedel ödemek ve çok hızlı bir şekilde istihdam ve üretim artırmak için seferberlik ilan etmek gerektiği” kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Asgari ücretin netinin 4 bin 400 TL olduğu çokça ifade ediliyor da hane başına çalışan sayısının 1’e düştüğü neredeyse hiç ifade edilmiyor. İthalat üzerinden en temel girdilerimize kadar her şeyi hem de döviz üzerinde satın aldığımızdan bahsedilmiyor. Hatta üretebileceğimiz pek çok girdi ve ürün maalesef buna dahildir. Yol belli, çözüm belli. İnsanların sebep olduklarını yine insanlar düzeltebilir. Gerekli karaları almayı göze alacak mıyız, almayacak mıyız? Soru bu”