ERENKÖY DİRENİŞİMİZİN 59. YIL DÖNÜMÜNDE AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANARKEN (1)
Kıbrıs Türk Halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinin dönüm noktalarından biri olan Erenköy Direnişi, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele tarihinde özgürlüğün ve kararlılığın onurlu bir göstergesidir. Erenköy Direnişi bir kahramanlık öyküsüdür.
21 Aralık 1963 Kanlı-Noel silahlı saldırıları ile birlikte Kıbrıs Türk Halkı Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırılarına ve katliamlarına karşı Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek büyük mücadeleler vermiştir.
O günde Rum-Yunan ikilisinin hedefi; Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs Türk Halkını Lefkoşa’da 6 saat içerisinde teslim almak ve 24 saat içerisinde de ada genelinde Kıbrıs Türk halkını etkisiz hale getirerek Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktı.
Rum-Yunan ikilisinin bu hedefleri karşısında Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşen Kıbrıs Türk Halkı yıllarca sürecek direnişini hayata geçirirken 25 Aralık 1964’te Anavatanımız Türkiye’ye yardım çağrısında bulunan Rauf R. Denktaş: “Müdahale Ediniz Son Mermilerimizi Atıyoruz” diyordu.
Bu gelişmelere anavatanımız Türkiye’nin seyirci kalması asla mümkün değildi. Nitekim, çok kısa bir süre sonra Türk Savaş Uçaklarının Lefkoşa üzerinde gerçekleştirmiş oldukları ihtar uçuşlarının ardından kısa bir süre için de olsa Rum-Yunan silahlı saldırıları duracak ve de Kıbrıs sorunu önce Londra’ya daha sonra da BM Güvenlik Konseyi’ne taşınacaktı.
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs’a Barış Gücü Askeri gelmesi kararı alınma aşamasında ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’un da fikrinin alınması ve ilerleyen günlerde Barış Gücünün ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti ile işbirliği içinde olmasına atıfta bulunulmasına Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş itiraz edecek ve bu itirazın bir sonucu olarak Makarios, Rauf R. Denktaş’a adaya giriş yasağı koyacak ve Rauf R. Denktaş yıllarca Ankara’da ikamet etmek durumunda kalacaktı.
Bu gelişmelerin ardından Barış Gücü Kıbrıs’a gelecek ancak etkili olamayacaktı. Keza o günlerde binlerce Yunan askeri de adaya ayak basacaktı.
Erenköy ve bölgesinin; Kıbrıs Türk halkının milli mücadele tarihinde önemli bir yeri vardır. Erenköy, Bozdağ, Mansura , Alevkaya ve Selçuklu bölgelerini de içine alan 19 km karelik bölge TMT’nin oluşmaya başladığı daha ilk günlerden itibaren bölge bütün fertleriyle mücadele tarihimizdeki yerini alarak Kıbrıs Türk Halkının milli mücadelesinde mihenk taşı olmuştur.
Geriye dönüp baktığımızda Erenköy, bugün kuruluşu 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen Türk Mukavemet Teşkilatı TMT’nin Lefke Sancağına bağlı bir “Kovan” bölgesi olup bölgedeki 5 Türk köyünden biri idi.1960 nüfus sayımına göre; Erenköy’de 299, Bozdağ’da 232, Alevkaya’da 123 ve Selçuklu’da 66 Türk yaşıyordu.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırılarının ardından anavatanımız Türkiye’den ve İngiltere’den Kıbrıs’a gelmek isteyen yüksek tahsildeki öğrencilerin adaya girişine Rum liderliğinin engel olmasının ardından; anne, baba ve diğer büyüklerinin bu ölüm kalım savaşı devam ederken öğrencilerin tahsillerine devam etmeleri mümkün değildi.
O günde İnönü Hükümeti tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak gençlerimizin Erenköy’e ayak basmalarını sağlarken bu gençlerin 497’si Anavatanımız Türkiye’den ve 71’i de İngiltere’den olmak üzere toplamda 568 kişi önceleri Botlarla ilerleyen günlerde ise Hücumbotlarla Erenköy’e ayak basmışlardı.
Konu ile ilgili olarak; KKTC’de Tören , Bayram ve Anma Günleri adlı kitabında sayın Mehmet Salih Emircan: “500’ü aşkın gencin gruplar halinde Erenköy’e çıkmasına onay verilmesinin ardından 31 Mart 1964 gecesi yola çıkan gönüllü kafilesi, 1 Nisan 1964 günü , Türk Subayı Yarbay Sadi Eninanç Başkanlığında Erenköy sahiline adım atmış ve başlayan bu takviye operasyonu 3 Eylül 1964’e kadar , toplam 11 kafile olarak devam etmiştir..” denilmektedir.
Rum liderliği , Erenköy ve bölgesinin kendi kontrollerinde olmamasını hazmedemeyecekler ve de bunun bir sonucu olarak Erenköy ve bölgesinin işgalini gerekli ve önemli hedef olarak görüyorlardı..
..Bölgenin stratejik durumu nedeniyle gerekli görülerek 31 Temmuz 1964 tarihinde E. Alb Riza Vuruşkan ve Rum Hükümetinin adaya girişini yasakladığı Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş , keza, Milliyet Gazetesi Yazarı Ömer Sami Coşar, Erenköy’e ayak basmışlardı. Bu gelişmeyle birlikte Lefke Sancağı’na bağlı “Kovan” olan Erenköy’de 3 Ağustos 1964’te Erenköy Sancağı kurulur ve de TMT’nin ilk Komutanı E. Alb. Ali Riza Vuruşkan ‘Akıncı Bey’ kod adını alırken Erenköy, Erenköy Sancağı adıyla Erenköy ve bölgesi mücadele tarihimizdeki yerini şerefle almıştır. Kaynak: Mehmet Salih Emircan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Tören, Bayram ve Anma Günleri, s. 107, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını, 11 Ekim 2010
Rumların Erenköy’e yönelik ilk silahlı saldırıları 25 Nisan 1964’te başlar. 9 Haziran 1964’te EOKA’nın lideri General Grivas Kıbrıs’a gelir ve Yunan Generali ile birlikte Erenköy’e saldıracak askeri birliklerin başına getirilir. Neticede Grivas’a bağlı askeri birlikler 1 Ağustos 1964’te Erenköy’e saldırıya geçtiler. Hedefleri, önemli bir köprü başı olarak gördükleri Erenköy ve bölgesini ele geçirerek o bölgedeki Türkleri denize dökmek ve Kıbrıs Türk halkının Anavatanımız Türkiye’ye çıkış kapısını kapatmaktı.
2 Ağustos’ta Rum-Yunan silahlı saldırılarının şiddeti artar. 4 Ağustos 1964 günü Rum-Yunan askerleri 4500’ü buldu. BM Barış Gücü Askerlerinin çekilmesi üzerine İsveç Birliği haber vermeden mevzilerini boşaltması üzerine antlaşmalara aykırı olarak Barış Gücü Askerlerine ait yere Rum Askeri Birlikleri yerleşir.
5 Ağustos günü Rum silahlı saldırıları Piyeyan ve Pirgo köylerinden atılan Havan, Sahra Topu ve ağır makineli silahlarla taarruza dönüşürken Rum taarruzu her istikametten gelişiyordu.
Rum-Yunan ikilisinin öncelikli hedefi 5 km’lik sahil hattını ele geçirerek bölgedeki Türk Halkının dünya ile olan bağlantılarını kesmek; silah, yiyecek ve personel takviyesini ve bu sahillere yapılacak muhtemel bir Türk çıkarma hareketini önlemek isteyen Rum-Yunan ikilisi; 06 Ağustos 1964 tarihinde General Yorgo Grivas ve Yardımcısı Karayannis komutasında bütün cephelerde Havan ve Topların desteğinde ve BM kontrol ve gözetleme noktalarını da yıkarak genel taarruza geçmekti.
Neticede Rum-Yunan Askeri Kuvvetleri topların desteğinde ve BM kontrol ve gözetleme noktalarını da yıkarak genel taarruza geçerler. Temmuz 1964 itibarı ile Rumların ellerindeki askeri güç 5000’i Yunanistan’dan gelen Yunan askeri olmak üzere 24 0000 kişilik Muhafız Ordusu ve 5000 kişilik polis gücü vardı.
Bu saldırıdaki Rum kuvveti , 8. Taktik Gruptan 3 Bölük, 12. Taktik Gruptan 2 Bölük, 206. Piyade Taburu , 31. Komando Bölüğü , 6. Zırhlı Araç, 185. Sahra Topçu Birliğinden 1. Batarya, 81 milimetrelik Havan Takımı ve 3 Hücumbottur. Bu saldırıda General Grivas’ın emriyle Rumlar, Birleşmiş Milletlere ait gözetleme noktalarını da işgal ederlerken buradaki görevliler canlarını kurtarmak için kaçmak zorunda kalacaklardı. Kaynak: Mehmet Salih Emircan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Tören, Bayram ve Anma Günleri, s. 108, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını, 11 Ekim 2010
Ayyorgi istikametinden gelişen taarruza, Selçuklu köyüne karşı yapılan Rum Piyade taarruzu da eklenince, Mücahitler geriye çekilmek durumunda kaldılar. Mücahitlerin elinde olan Luruvuno Tepesinin düşürülmesi için Makarios Yönetimi Bakanlar Kurulu oy birliğiyle ‘Genel Taarruz’ kararı vermişti.
Çok yoğun düşman saldırıları nedeniyle 7 Ağustos günü saat 15.30’da Mansura köyündeki Mali Tepe düştü. Saat 20.00’de Mansura bölgesi Mücahitlerine , silahlarıyla Erenköy’e çekilme emri verildi.
Rum Hücumbotları 40 mm’lik toplarla ara vermeden Türk bölgesini dövüyordu. Gelen emirle birlikte Saat 21.00’de Bozdağ mevzilerimiz, saat 24.00’te Selçuklu ve Alevkaya mevzilerimiz boşaltıldılar. Mücahitler Erenköy’e çekildiler. 4 Türk köyünün halkı da o günde Erenköy’e sığınmıştı.
Rum-Yunan silahlı saldırılarının durdurulmasının sağlanması yönünde 7 Ağustos 1964’te Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti; BM ve NATO’ya başvurdu ancak olumlu bir yanıt alınamadı ve Türk Jetleri Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı. 7 Ağustos akşamı uyarı uçuşu yapan ve denize bomba bırakan 4 Türk F-100 uçağından ders alınmaması ve Makarios’un Ateş-Kes Antlaşması yapılması için kendisine yapılan tekliflere karşı Grivas ve Yogacis’in bölgede olduğu ve bölgeyi almadan geri gelmeyeceklerini dile getirmesi kabul edilemez bir durumdu.
Düşman taarruzu 8 Ağustos’ta Pashiammos’un Kalifudes sırtlarından yeniden başladı; Zırhlıların ve Hücumbotların bombardımanı ile inkişaf etti. Saat 16.15’te de 2 Türk Uçağı uyarı uçuşu yaptı. Saat 15.30’da düşman mevzileri, Pashiammos ve Pomo stratejik noktaları bombalandı. Trodos ve Poli yönlerinden yaklaşan düşman askeri birlikleri yakalanarak yok edildi.
Rumlar Alevkaya, Mansura, Bozdağ ve Selçuklu’yu yakıp yıkıyor, hayvanları bile kurşunluyordu. Erenköy’de toplanmış 5 köyün kadın, çocuk ve hastaları mağaralara sığınmış umutla bekleşmekteydi.
Mücahit Komutanı Yarbay Riza Vuruşkan Ankara’ya şu mesajı gönderdi: “Düşman Saldırısı Bütün Şiddetiyle Devam Etmektedir. Rum-Yunan İkilisi Kesin Sonuç Almak Kararındadır. Yarın Sabaha Kadar Direnebiliriz. Yardımımıza Gelemezseniz Bunu Engelleyen, Büyük Milli Bir Neden Olduğuna İnanarak Öleceğiz.. Vatan Sağ Olsun.”
Gönderilen mesaja derhal yanıt geldi: “Hava Kuvvetlerimiz Hareket Emri Aldı. Keşif Uçuşuna Geliyorlar.” YARIN DEVAM EDECEK ..