ERSİN TATAR’IN İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATINA KATILIMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
15 yıl önce ilk toplantısını ve bir araya gelişini gerçekleştiren Müslüman devletler, “İslam İşbirliği Teşkilatı” adı altında birleşerek örgütlenmeye başladılar. Son İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesi olarak belirlendi, ki bu toplantı o başlangıcın 15’nci yılına gelinceye kadar.
Basın ve yaıncıların bu Teşkilatın, Birleşmiş Milletlere denk bir organ olduğunu söylerler. Gerçekte de öyledir bence de. Yani bir güç, bir kuvvet ve bir beraberlik anlamında bir ortan.
Özellikle sorunlu Müslüman ülkeler, bu Teşkilattan destek alırlar. Ersin Tatar’ın yaptığı da budur. Yani bir nevi lobicilik.
Lobicilik her ülke için olan bir çalışmadır. Lobicilik de sorunlu ve kavgalı ülkelerin karşılıklı kulis çalışmasıdır.
Mesela Ersin Tatar’ın bir süre önce Londra’ya gidişi ve orada Kıbrıs Türklerinin davası için seri konferanslar vermesi bayağı ses getirmişti. O çalışmanın da bir lobicilik olduğunu düşünüyorum. Tatar’ın başarılı çalışmaları, Londra televizyon ve radyolarına mülakat vermesi, Londra’daki Kıbrıs’lı Rum gençlerini çıldırtmış ve Londra gibi bir yerde nümayiş yaparak aracının önüne atılıp sloganlar atması vardı.
Dünya bunu gördü ve Ersin Tatar da yapacağı seri konferanslara devam etti. Bu çalışmalar da hem lobiciliğini, hem dee davaya olan inancını pekiştirdi.
Bu tür toplantılarda da, İslam ülkelerini hem daha yakından birbirlerini tanımayı, hem de muhtelif gelişmeleri sağlar. Hangi bağlamda?
Ticaret, siyasi, sosyal ve kültürel, dünya politikasının bir bütün halinde gelişmesi ve dahaları bağlamında.
KKTC Cumhurbaşkanı olarak Ersin Tatar’ın bu toplantıya katılması, KKTC’nin tanınmasındaki önemli bir basamağıdır bence.
Gambiya’nın başkenti Banjul’da gerçekleşen bu toplantıya bir devlet adamı ve Müslüman ülke temsilcisi olarak Ersin Tatar’ın katılımı, bizim sesimizi duyurma ve varlığımızı başka ülkelere gösterme adına bir varlık gösertmesi KKTC halkı için gurur vericidir.
KKTC politikası ve yeni açılımlarla ve bu tür zirve toplantılarıyla beslenir. O beslenme bir gün meyvesini verecektir diye düşünüyorum. İslam Ülkeleriyle temas ve sesimizi duyurma adına, başta Azerbaycan olmak üzere, Türk Devletleri organları girebilmek de beceri ister. Bence Tatar o beceriyi de sağlamıştır.
Ayrıca Afrika ülkelerinden de öğrencilerin ülkemizdeki üniversitelerde öğrenim görmeleri, o tanınmanın bir parçası olur. Özellikle üniversite olayı, bir sempati unsurudur. Bir yerde Afrika ülkelerinden gelip de bizde eğitim alan Müslüman öğrenciler, KKTC’nin birer lobicisi ve anlatıcı duruma girerler.
Geçmişte ambargolardan inim inim inleyen Kıbrıs Türkleri artık eski yerlerinde değiller. Özellikle Anavatan Türkiye’nin desteği ile şimdiki gelişmiş ve donanım kazanmış noktaya geldik.
Tam altmış bir yılda sıfırdan başladığımız noktada mıyız? Bu soruyu da sormak ve cevabını almak zorundayız.
Bu iki önemli organa gözlemci üye olarak katılmaları bile çok önemlidir.
Ersin Tatar mükemmel İngilizcesi ile diğer delegasyonlara hitab etmesi de, itibarımız açısından önem arzeder. Çünkü bir devlet adamı için İngilizce çok büyük bir avantajdır.
Ersin Tatar bu zirveden dönüşünde uçak alanında yaptığı konuşmadan, herşeyin normal ve zirveden memnun döndüğünü belirtti. Tatar’ın sözlerinden birkaç cümle...
“Gambiya’daki zirvede Kıbrıs Türk halkını en iyi şekilde temsil ettik. Bize gösterilen yakın ilgiden dolayı Gambiya Cumhurbaşkanı ve İslam Teşkilatı Genel Sekreterine teşekkür ve saygılarımı sundum. İslam İşbirliği Teşkilatı güçlü bir organizasyondur. BM’den sonra ikinci büyük organizasyonda KKTC’nin gözlemci üye statüsünde yer alması çok nemlidir.”
Tatar bir de şunları söylemiş o zirvede...
“Zirve’de, Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksızlıklara, izolasyonlara ve Kıbrıs Türk halkının beklentisi olan izolasyonların kaldırılması için onlardan destek istedim.”
Ersin Tatar’ın bu zirvede bir de Gazze’de İsrail’in yaptığı katliamlara temas etmesi, insanlık adına beyanatlar vermesi ayrıca çok önemli bir husustu.