Eşiğin kritiği

Abone Ol
“Basit bir düşüncenin zebunu olan zavallıların güya birkaç köydeki Türkleri kaçırmak gayelerine erişebileceklerine inanmaları kadar gülünç bir hareket tasavvur edilemez. Bunlar hala Kıbrıs Türklerinin inandıkları davalardan kendilerini çevirebilecek hiçbir kuvvetin olmadığını göremeyecek kadar kördürler”. 1958
                                                                                                                         Dr. Fazıl KÜÇÜK
            Türk ve Yunan heyetleri aradan 5 yıl geçmesine karşın iki ülke arasındaki uyuşmazlık konularını görüşmek üzere İstanbul’da bir araya geldiler. İki ülke arasındaki uyuşmazlıkları nasıl çözebiliriz diye 61. Toplantıyı yapıyorlardı. Yaşanan sıkıntının temel nedeninin Kıbrıs konusunda düğümlendiği taraflarca değil dünya kamuoyunca da biliniyor. Buna koşut Ege Adaları ile Kıta Sahanlığı konuları da başat konular arasındadır. Yunanistan’ın bu konuları Türkiye ile konuşmayı belirli zaman aralıklarında AB’ne taşıyıp konuları AB’nin sorunu noktasına taşımak çabasında olduğu biliniyor. Bununla yetinmeyerek Doğu Akdeniz’de hiçbir hakkı olmamasına karşın bölge ülkeleri ile anlaşmalar yapıyor. Aynı şekilde askeri konularda da anlaşmalar yaparak zemin kazanmaya çalışıyor. Ayrıca yaptıkları bu yönlü çalışmalarla Türkiye’ye karşı güç gösterisinin zeminini de hazırlamanın düşünü görüyor.
Türkiye ile Yunanistan’ın NATO üyesi olmalarına karşın Yunanistan sürekli olarak silahlanmayı sürdürüyor. Birleşik Amerika Devletlerinde kavga gürültü arasında Başkanlık koltuğuna oturmayı başaran Joe Biden’ın Rum ve Yunan hayranı olması nedeniyle de bu kozunu kullanmaktan çekinmeyeceğini söylemek fazladan öngörü olmasa gerek. Bugüne değin gelip de giden nerede ise bütün başkanların Rum ve Yunan yanlısı oldukları bilinmeyen bir husus değildir. Adı geçen ülkenin Türkiye ile uzlaşmak için iki maddeleri olduğunun bilinmesi gerekiyor. Onların bu oyunlarını bozacak çalışmalar yaptığımız takdirde Başkan kim olursa olsun sıkıntı yaşamayacağımız bilinmelidir.
Rum ve Yunanlıların uyguladıkları iki maddelik taktiğe gelince,
Madde 01: Türkiye ile anlaşmazlık halinde Rumlar ve Yunanlılarla yapılacak görüşmelerde Rumlar ve Yunanlılar haklıdır.
Madde 02: Türkiye’nin haklı olduğu durumlarda 01. Madde kuralları uygulanır. Uyuşmazlıkların uzun yıllara dayalı olarak sürmesinin temelinde bu olgu yatmaktadır. Kördüğüme dönüşen ilişkileri çözebilmek için dışarıdan aracı aramaya gerek olmadığının bilinmesi gerekiyor. GODO’nun beklendiği gibi aracının gelerek katkıda bulunmasını beklemek inandırıcı olmayacaktır.
Yunan Parlamentosu geçtiğimiz günlerde İyon Denizi’ne ilişkin olarak aldığı kararı i-kinci bir kördüğüm olma noktasına götürüyor.  Alınan bu karar 6 mil olan karasuları sınırını 12 mile çıkarmayı içeriyor.  Bu hareket Ege Denizi’nde de benzer uygulamaya zemin hazırlamaya yönelik endişe verici bir durumdur. Bunun ötesinde Ege Denizi’nin %70’nin Yunanistan’ın denetimine gireceğinin de unutulmaması gerekiyor. Türkiye’nin bu oldubitti oyununu kabul etmesi doğanın eşyasına aykırı olduğunun da bilinmesini kaydediyoruz.  
Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm bulma arayışlarının BM gözetiminde başlatılması hazırlıklarının kesin tarihi bilinmiyor olmasına karşın çalışmalara devam ediliyor. Karşımızdaki unsur ise AB’nin bu sürece katılmasına yönelik çabalara da ivme kazandırmak istiyor. Uzunca bir süredir değişik nedenlerle yapılamayan AB ile Türkiye arasındaki Parlamenter Diplomasisini yukarıda da değindiğimiz gibi karşımızdaki unsur bunu fırsata çevirmek istediğini gizlemiyor. Bu noktada AB’nin 2004 yılında yaptığı hataya düşmeyeceğine inanmak fazladan iyimserliktir. Bugüne değin yapılan bütün müzakerelerde kritik eşiğin aşılamadığı biliniyor.
Belirsizliği aşmanın yolunun kendi çözüm önerilerimizi dünya kamuoyu ile paylaşmaktan geçmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…