Kuzey Kıbrıs’ta da FETÖ izi var 

TC Büyükelçisi Derya Kanbay, KKTC’de sadece asker ve polis teşkilatında değil, kamusal ve sivil alanlarda FETÖ unsurlarının yerleşmiş olduğunu gördüklerini belirtti

 

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, KKTC’de 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi öncesi ve sonrasında yapılan soruşturmalarda kamusal ve sivil alanlarda FETÖ unsurlarının yerleşmiş olduğunu gördüklerini belirtti.

Kanbay, “Bu ihanet şebekesinin adadaki elemanlarının yakalanıp, adalete sevk edilmeleri için halen çalışmalar devam ediyor” dedi.

KKTC hukuk ve yargı sisteminde terör suçu ve tanımı bulunmadığını, dolayısıyla terör örgütü üyesi bir KKTC vatandaşının yakalanması halinde yargılanamayacağını ve Türkiye’ye gönderilemeyeceğini söyleyen Kanbay, bu eksikliğin giderilmesini talep ettiklerini ancak henüz bu konuda ciddi bir girişim yapılmadığını belirtti.

Sistem değişikliği sonrasında TC-KKTC ilişkilerinin nasıl olacağına da değinen Kanbay, ekonomik mali destek çalışmalarının ya doğrudan cumhurbaşkanı ya da cumhurbaşkanı yardımcısı uhdesinde olacağını; Dışişleri Bakanlığı’nın ise siyasi ve uluslararası boyutunu yürütmeye devam edeceğini ifade etti.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, Türkiye’deki 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin yıldönümü nedeniyle büyükelçilikte basın toplantısı düzenledi.

Kanbay, basın toplantısının amacının, 15 Temmuz 2016 gecesi Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk milletine karşı düzenlenen hain kalkışmanın unutulmaması; kalkışmanın vahametinin daha iyi anlaşılması ve bir daha tekrar etmemesi için devlet ve millet olarak her zaman birlik ve beraberliğin sağlaması ve koruması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak olduğunu söyledi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla düzenlenen toplantıya Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği Müsteşarı Ertuğrul Demirci ile birinci müsteşar Ayşe Zeybek ile basın mensupları katıldı.

“KAMUSAL VE SİVİL ALANLARDA FETÖ UNSURLARININ YERLEŞMİŞ OLDUĞUNU GÖRDÜK”

FETÖ’nün KKTC’de izinin olmadığının söylenemeyeceğini belirten Kanbay, KKTC’de de FETÖ mensuplarının zararlı faaliyetleri olabileceğini ya da saklanabileceklerini, dolayısıyla bu konuda duyarlı ve hassas olunması gerektiğini belirtti.

Kanbay, “15 Temmuz ihaneti öncesi ve sonrasında yapılan takibat ve soruşturmalarda da KKTC’de kamusal ve sivil alanlarda FETÖ unsurlarının yerleşmiş olduğunu gördük. Bu ihanet şebekesinin adadaki elemanlarının yakalanıp adalete sevk edilmeleri için halen çalışmalar devam ediyor” dedi.

KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti makamları arasında bu alanda yakın ve önemli bir işbirliği olduğunu ve bundan memnuniyet duyduklarını söyleyen Kanbay, KKTC’deki bazı FETÖ yapılanmalarının kendilerini tasfiye edip, yurtdışına yöneldiklerini, bazılarının burada olduğunu, bazılarının ise güneye ve güney üzerinden başka ülkelere gitme teşebbüsleri bulunduğunu belirtti.

Kanbay, amacın, 15 Temmuz 2016 gecesi Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk milletine karşı düzenlenen hain kalkışmanın unutulmamasını; kalkışmanın vahametinin daha iyi anlaşılmasını; bir daha tekrar etmemesi için devlet ve millet olarak her zaman birlik ve beraberliği sağlamak ve korumak gerektiğini bir kez daha hatırlatmak olduğunu söyledi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla aradan geçen iki yılda verilen mücadeleyi, alınan mesafeyi, tehlikenin boyutunu anlatacağını ve bilgi paylaşacağını dile getiren Kanbay, FETÖ ihanetine karşı duran ve bu uğurda yitirilen demokrasi şehitlerini rahmet ve minnetle andı.

Kanbay, Türkiye içinde ve yurt dışında yerleştikleri alanda teröristlerin peşine düşüldüğünü, bertaraf etme ve faaliyetlerini durdurma adına çeşitli faaliyetlere girişildiğini anlattı.

Öncelikle Türkiye’deki elebaşlarının, asıl elebaşı olan Fethullah Gülen ile bağlantılarını tespit etme adına faaliyetler yapıldığını dile getiren Kanbay, elde edilen delil ve bilgiler doğrultusunda Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç gibi isimlerin Gülen ile doğrudan bağlantı içinde olduklarının ve isyanı girişimini planladıklarının tespit edildiğini belirtti.

Kanbay, FETÖ’ye hizmet eden subayların yaptıkları itiraflar ve elde edilen bilgilerin 15 Temmuz darbe teşebbüsünün silahlı kuvvetler içindeki emir komuta zinciri kullanılmaksızın FETÖ’cü sivil imamlar tarafından örgütün hücre tipi yapılanması vasıtasıyla iletilen talimatlar doğrultusunda yürütüldüğünün anlaşıldığını kaydetti.

“YILLARCA DEVLETİN İÇİNDE ZARARLI ÇALIŞMALAR YAPILDI”

Kanbay, 15-16 Temmuz’da çıkan ihanet hareketinin FETÖ’nün işlediği cürümlerin devlete ve millete verdiği zararların sadece bir bölümü olduğunu söyleyerek, yıllarca devletin içinde zararlı çalışmalar yapıldığını ve 15 Temmuz 2016’dan sonra da TSK içinde ve diğer yapılarda zararlı faaliyetlerin sürdürüldüğünün görüldüğünü ifade etti.

Suçların ortaya çıkarılmasında yürütülen dört önemli operasyon olduğuna değinen Kanbay, bunların içinde Bylock verilerinin ele geçirilmesi, mahrem imamlar operasyonu, TSK içindeki ankesörlü telefon operasyonu ve sınav yolsuzluklarının yer aldığını söyledi.

Bunlardan en önemlisinin Bylock verilerinin ele geçirilmesi olduğunu dile getiren Kanbay, bu yazılımın bizzat FETÖ tarafından geliştirildiğini, kullanıcısı olmanın FETÖ’ye hizmet etmenin en somut delili olarak kabul edildiğini, yaklaşık 250 bini aşkın kullanıcısı bulunduğunun tespit edildiğini kaydetti.

Kanbay, FETÖ’nün kendini gizleme, sistemlere gizlice nüfuz etme, önemli kişilerini çeşitli maske ve kılıflarla saklama özelliği bulunduğunu söyleyerek, “Hala kendilerini çok iyi saklıyorlar ve hala aramızda bunların mensupları dolaşıyorlar” dedi.

Mor Beyin Kumpası’nın da yakın zamanda ortaya çıkarıldığını anlatan Kanbay, bu düzenlemeyle Bylock ile alakası olmayan kişilerin de kullanıcı gibi gösterildiğini, bu şekilde gerçek kullanıcıların kendilerini kamufle ettiklerini belirtti.

Kanbay, bunun ortaya çıkarılmasıyla Bylock kullanıcısı olduğu sanılan 11 bini aşkın kişinin mağduriyetinin telafi edildiğini söyledi.

Mahrem İmamlar Operasyonu’na da değinen Kanbay, ele geçirilen bir hafıza kartı içindeki bilgilerin mahrem imamların nerede ve ne şekilde örgütlendiğini gösterdiğini, aynı şekilde 277 bin emniyet mensubunun fişlendiğinin de tespit edildiğini belirtti.

Akıllı telefonların kolayca takip edilebildiğini söyleyen Kanbay, TSK içindeki FETÖ mensuplarının ankesörlü telefonlarla haberleştiğinin ortaya çıkarıldığını kaydetti.

Kanbay, sınav yolsuzlukları üzerine de operasyonlar yapıldığını dile getirerek, sınav yoluyla, soruların ele geçirilmesiyle örgütün kurumlara kendi mensuplarını soktuğunu, bugüne kadar 7 ayrı sınav yolsuzluğu ve olayının tespit edildiğini belirtti.

15-16 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan olayların ardından devletin örgütü yok etmeye ciddi şekilde yöneldiğini dile getiren Kanbay, “Türkiye’de devlet teşkilatı içinde ve sivil alanda bu terör örgütünün yapılanması büyük oranda bertaraf edildi. Türkiye’deki ana gücü kırılmış gibi gözüküyor” dedi.

Terör elebaşının sosyal medyada çıkan bir konuşmasında itirafçı olan kendi mensuplarını “kafir ilan ettiğini” söyleyen Kanbay, “Bu zihinin çarpıklığını göstermek bakımından önemli. Aynı şeyi DEAŞ terör örgütü de kendi mensupları için yapmıştı” ifadesini kullandı.

Terör örgütü ile mücadelede önceliğin yurt içine ve kilit kurumlara verildiğini söyleyen Kanbay, iki yılda ulaşılan başarının ardından çalışmaların daha fazla yurt dışında örgütün peşine düşülmesi ve ortadan kaldırılması şeklinde yürütüldüğünü belirtti.

Kanbay, bu kapsamda yurt dışında yapılan temaslarda somut delillerle terör örgütünün anlatıldığını, bu çalışmalar doğrultusunda yabancı ülkelerin de örgütün terör örgütü olduğuna yavaş yavaş ikna olmaya başladıklarını söyledi.

FETÖ’nün 160 ülkeye yayılmış eğitim kurumları ve şirketleri olduğuna işaret eden Kanbay, bunların kapatılması, devredilmesi, mali desteğin sıfırlanması yönünde çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.

Kanbay, aranan İsa Özdemir’in Azerbaycan’da, Zeki Yiğit’in Ukrayna’da yakalanarak, Türkiye’ye getirildiğini; 15 Temmuz 2016 gecesi Boğaz’daki köprüde 34 kişiyi şehit eden 72 FETÖ’cünün ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum ediliğini öğrenmekten mutluluk duyduğunu söyledi.

 “KKTC’DE TERÖR SUÇU TANIMI YOK”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kanbay, KKTC’deki FETÖ faaliyetlerinin detaylar ve rakamları konusundaki soruyu yanıtında, Türkiye ile KKTC arasındaki geçerli bir Adli Yardımlaşma Anlaşması bulunduğunu; bu çerçevede adli ve güvenlik makamlarının işbirliği yaptığını belirtti.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Kanbay, KKTC hukuk ve yargı sisteminde terör suçu tanımı bulunmadığını dolayısıyla terör örgütü üyesi bir KKTC vatandaşının yakalanması halinde Anayasa gereği Türkiye’ye iade edilemediğini söyledi.

“Mesele burada pürüzleniyor. Polis ve emniyet makamları terör örgütü üyeliği suçundan bir kişiyi yakalayıp, dosyasını hazırladıktan sonra emniyete sevk ettiğinde mahkemenin elindeki hukuk sisteminde terör suçu ve bunun karşılığı yok” diyen Kanbay, “Bunun büyük bir eksiklik olduğunu ve giderilmesini talep ettiklerini” söyledi.

Kanbay, KKTC’deki Ceza Kanunu’nun eski olduğunu, bu nedenle bu suçlarda yaptırım unsurunun zayıf kaldığını dile getirerek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan terör mensuplarının ise Türkiye’ye götürülüp yargıya sevk edilmesinde bir sıkıntı yaşanmadığını kaydetti.

KKTC’de de örgüte mensup olduğu delille ispatlanan kişiler olduğu gibi, şüpheli durumda olanlar da bulunduğunu dile getiren Kanbay, bu şebekenin kendini ustaca gizlediğini, sürekli yeni bulgulara ulaşıldığını ve takiple soruşturmaların devam ettiğini belirtti.

“SİVİL ALANLARDA DA CİDDİ BİR MEVCUDİYET VAR”

Adadaki TSK mevcudiyeti içinde de FETÖ bağlantılı kişilerin tespit edilip, Türkiye’ye gönderildiğini söyleyen Kanbay, sivil alanlarda da ciddi bir mevcudiyet olduğuna inandıklarını kaydetti.

Terörün tanımlanmasına ilişkin yasa değişikliğine yönelik bir soruyu yanıtlayan Kanbay, KKTC’de bu yönde ciddi bir çalışma bulunmadığını ve 2016 yılında beş güvenlik içerikli yasa teklifinin Meclis’te götürüldüğünü ancak hiçbirinin geçmediğini söyledi.

Söz konusu yasaların FETÖ ile değil genel anlamda terörle ilgili olduğuna işaret eden Kanbay, “Terörle mücadelede elzem yasalardı. Örneğin KKTC’de polisin dinleme yapma yetkisi yok. Bu yasalar bu eksiklikleri giderecekti ama henüz bir ileri adım yok” dedi.

Başka bir soru üzerine Kanbay, “Terör tanımını yapacak ve bunun mahkemelerde uygulamasını sağlayacak olan yapı buraya ait olacak. Gerekli tanımlamalarla dikkatli bir yazımla bu sağlanabilir” şeklinde devam etti.

Kanbay, başka bir soruyu yanıtında Lefkoşa’daki TC Büyükelçiliği’nde FETÖ mensubu tespit edilmediğini belirtti.

“POLİS TEŞKİLATINA YÖNELİK SORUŞTURMALAR DEVAM EDİYOR”

KKTC’deki polis teşkilatına yönelik soruşturmaların devam ettiğini söyleyen Kanbay, bazı tedbirler alındığını, soruşturmaların sağlıklı yürütülebilmesi adına şüpheli insanların tali yerlere kaydırıldığını ama şu ana kadar mahkemeye sevk edilmiş bir kişi bulunmadığını kaydetti.

Kanbay, Türkiye’deki yeni sistemde KKTC ile ilişkilerin nasıl olacağına ilişkin soruyu yanıtında, ekonomik mali destek çalışmalarının ya doğrudan cumhurbaşkanı ya da cumhurbaşkanı yardımcısı uhdesinde aynen devam edeceğini belirtti.

Kanbay, Dışişleri Bakanlığı’nın ise siyasi ve uluslararası boyutunu yürütmeye devam edeceğini ifade etti