Şimdilerde Rum tarafı koro halinde garanti anlaşmalarının çağdışı olduğu iddialarını dile getirerek kaldırılmasını talep etmekte ve Türk askerinin Kıbrıs’tan ayrılmasını istemektedir.
1 Aralık 2016 Lefkoşa’da ara bölgede Eide’nin organize ettiği akşam yemeğinde ne oldu sorusu üzerine o günde Anastasiadis: “Bugüne kadar Türkiye’den , çözüm istediğine dair olumlu bir söylem işittik. Gerçekten isteyip istemediğinin sınanmasının gerekeceği zaman gelecek. Diyalog çökseydi veya uzun bir çıkmaz dönemine girseydik, sorumluluğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yükleyeceklerdi. Oysa çok taraflı ve Türkiye’nin de katılacağı konferans ile olası sorumluluk istilacı olarak garantör olmayı sürdürmek isteyen ülkeye kalacak” demişti.
O günde Rum-Yunan ikilisi yapmış oldukları açıklamalarda; mevcut aşamanın son aşama olmadığını ve dolayısıyla Cenevre’de başarısızlığın söz konusu olmayacağını, görüşmelerin Kıbrıs’ta devam edileceğini duyururken Rum tarafının bu konuda BM’den teminat aldığı söylenmekteydi.
Nitekim BM’nin Cenevre’deki Ofisi’nden 11 Ocak’ta yapmış olduğu açıklamada BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide: 12 Ocak’ta yapılacak Konferans’ın BM gözetiminde yapılacağını ve de açılışı BM Genel Sekreteri Guterres’in yapacağını anımsatarak Konferans’ta “Güvenlik ve Garantiler” konusunun görüşüleceğini harita konusunun ele alınmayacağını vurgulamıştı.
O günde , “Yarın tarihi bir gün olacaktır diyen Eide: “Sonuç ne olursa olsun tarih olacak . Çünkü bu süreye kadar ilk defa garantörler ile Kıbrıslı liderlerin hepsi bir arada olacak” diyordu. “Garanti Anlaşmaları tabu değildir diyenleri ve de Garanti Anlaşmalarının görüşülmeye açılmasına yeşil ışık tutan açıklamaları yapanları tarih asla affetmeyecektir!..
Türk tarafı, Rumlara saldırma gibi bir niyeti olmadığı için Yunanistan’ın garantörlüğüne karşı çıkmıyor. Halbuki Rum kötü niyetli olmasa onlar da mevcut Garanti ve İttifak anlaşmalarının aynen devamını isteyeceklerdi. Rum liderliği art niyetli olduğu için garanti anlaşmalarının iptalini sağlayamazlarsa bile sulandırmayı hedefleyecekler ve de anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini etkisiz hale getirmeyi isteyeceklerdir..
Görünen o ki, gündemde büyük güçler; “Her garantör ülke kendi halkının güvencesinden sorumlu olmasını hedefliyor. Türkiye sadece Kıbrıs Türk halkını ve Yunanistan da kendi halkından ve İngiltere de Ada’daki kendi üslerinden sorumlu olması gündeme getirilmek isteniyor… Böyle bir garanti sistemi olamaz ve kabul edilemez. Dünya bilmelidir ki anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantör olması başka şeydir, Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanması başka bir şeydir. Anavatanımız Türkiye gelmesi muhtemel bu teklifleri elinin tersi ile itecektir.
Günümüzde GKRY Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis , “Türkiye bugüne kadar neredeyse bütün dünyayı daha dünden çözüm istediğine ikna etti. Sayın Erdoğan kimi görse çözüm istediğini söylüyordu” dedi ve ekledi. “Şimdi Türkiye’nin konuşmasının tam zamanı” diyor..
“Masaya koyduğumuz öneri Kıbrıslı Türklerin fiziki güvenlikleriyle ilgili endişelerine cevap veren öneridir” diyen Kasulidis: “ Vatandaşların güvenliği ve onları korumak için eğitim alan polistir. Federal Kıbrıs’ta, bütün Kıbrıslıların güvenliğiyle ilgili bütün yapılar var olacak. Oluşturucu devletçiklerin de polisi olacak, federal devletin de . Biz birkaç yıllığına BM Barış Gücü’nün de askeri değil, ama polis gücü olarak kalmasını öneriyoruz. Bu, Başkan Nikos Anastasiadis’in müzakere masasına koyduğu ve Kıbrıslı Türklerin fiziki güvenlikleriyle ilgili endişelerine cevap veren öneridir” diyordu.
1963-1974 yılları arasında yaşadıklarını asla unutmayan ve unutmayacak olan Kıbrıs Türk halkının güvenlik ve garantilerle ilgili hassasiyetlerine değer vermeyen malum yaklaşımları ile 11 Ocak 2017’de yer alan Cenevre Konferansı’nda istedikleri tavizi alamayan Rum-Yunan ikilisini Cenevre Konferansı’nı terk etmelerinin ardından ne değişmiş olacak ki şimdilerde siyasi bir çözüm için Anastasiadis “Önce Garantiler kalkmalı, Türk Askeri Adadan ayrılmalı” şartını getiriyor!...
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkını, Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinin gerçekleşmesine en büyük engel olarak gören Anastasiadis’in öncelikli hedefi anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden kurtulmak bunu beceremezlerse, garantilerin devam etmesi ancak garantörlerin Kıbrıs’ta asker bulundurmamasını sağlamak, Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkının ortadan kaldırılmasını sağlamak ve de savunmasız kalacak olan Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir…