“Kıbrıs’ta yaşananların bir sorun olmadığını, yaşananların Türk’lerle, kışkırtılan Rum’lar arasındaki bir uyuşmazlık olduğunu yinelemek istiyorum. Sorun, gerçekte karşı tarafın kafasındaki, Ada’yı Yunanistan’a nasıl bağlayacağı düşüncesidir. Bunun ötesinde, emperyal güçlerin Ada’da kendi çıkarlarına hizmet edebilecek bir yapıyı oluşturma çalışmalarıdır. Bu amaçlarına ulaşabilmek için azınlık olarak gördükleri Türk’lerin bütün kazanımlarını yok saymak istemeleridir.”Ahmet Göksan
Kıbrıs Türk’ünün onur mücadelesinden, yakın dönem Kıbrıs tarihinin anlatıldığı ‘Bir Demet Yaşam’ kitabının üçüncü’sü de önemli ve özel içerikli olarak Ocak 2018’de okuyucusu ile buluşuyor. Eser”in yazarı olan değerli büyüğüm ve Başkanım Sn. Ahmet Göksan’ı kutluyor ve okuyacağınız yazımı da Sunuş bölümüne alarak beni onurlandırdığı için teşekkür ediyorum.
Yazar Kıbrıs’taki yaşantısını anlatırken ‘Küçük yaşlarda iken Kıbrıs’ta atlara bağlı, tekerlekli insan taşıyan bir araç vardı. Bu araca GARUTSA denirdi. Türkiye’ye geldikten sonra bu aracın payton olduğunu öğrendim’ diye yazıyor. Ben de Eser’i okurken, GARUTSA(payton)’ya binerek Kıbrıs’ta beni heyecanlandıran ve aynı zamanda onurlandıran bir gezinti yaptım ve notlar aldım.
İşte önemsediğim notlar:
Eser, Kıbrıs Türk’ünün onur mücadelesinde, yaptığı mücadeleleri ve karşılaştıkları zorlukları, yaşanmış tecrübelerden, Kıbrıs Türk’ünün karşısındaki Rum’ların kafa yapılarının değişmediğini, değişmeyeceğini herkesin anlayacağı şekilde örnekler vererek ortaya koymaktadır. Yazar’ın, okul çağlarında yaşadıklarını okurken, Kıbrıs Türk’lerinin o dönemlerdeki eğitim sistemini, sorunlarını, sosyolojik yapısını ve o dönemde Ada’daki Türk’lere yapılan zulüm ve ayrıcalığı, kendisinin etkisinde kaldığı ve önemsediği öğretmenlerinden aldığı alıntılardan, Kıbrıs’taki önemli birçok yapıyı öğrenmiş olacaksınız. Benim önemsediğim, Yazar’ın, Eser’de o dönemlerde yaşayan kişilerin anlattıkları ve anılarından örnekler vererek günümüz şartlarında yorum yapmasıdır. Örnek olarak Arif Nihat Asya, M. Kemal Deniz, Kadriye Hacıbulgur’u verebiliriz. Arif Nihat Asya’nın Rubai’leri Eser’de yer almıştır. Asya’nın 18 Temmuz 1964 günü yayınlanan ‘Kıbrıs nasıl Elden Gider’ yazısındaki bugün içinde geçerli olan, ‘Kıbrıs, verdiğimiz için değil, vermeyiz! demekten gayrı bir şey yapmadığımız için elden gider’ tespitidir. Önemsediğim de tam burasıdır. KKTC için hamaset duyguları ile sadece konuşur, bir eylem yapmazsanız, politikalar üretemezseniz, önlemler alamaz, planlar yapamazsanız Kıbrıs’ı elden çıkartmış olursunuz. ‘Bütün Akdeniz ve Ege Ada’larında hakkımız olduğunu Dünya’ya unutturmamak için zaman zaman adalar meselesini ortaya atmamız gerekirdi. Bu hazırlığı 1959’dan öncede sonrada yapmadığımızdan, şimdi Kıbrıs üzerinde hak iddia etmemiz Dünya için sürpriz teşkil etmektedir. Kıbrıs giderse bu yüzden gider’ tespitide, lobicilik yapılmadığı ve Kıbrıs Türk’ünün Ada üzerindeki hakları, buna AB tarafından gasp edilen hakkı da dahil olmak üzere tam anlamıyla anlatılmadığı ve savunulmadığı, Rum’ların şımarık ve uluslararası hukuka uygun olmayan davranışlarının, uluslararası kamuoyu önünde yeterli düzeyde ele alınmadığı gerçekleri karşısında bugün içinde geçerli değil midir? İşte bu eser bize bunu öğretmektedir.
Eser’de, Kıbrıs Anlaşmaları bağlamında TC’inde Demokrat Parti, CHP, o zamanın diplomat ve duayen yazarlarının görüşleri de açıklığı ile yer almıştır. Okurken, İsmet İnönü’nün, diplomat Coşkun Kırca’nın, yazar Nadir Nadi’nin görüşlerinin ve ikazlarının, önerilerinin günümüze gelincede ne kadar geçerli olduğunu ve onların ne kadar haklı olduklarını da görmüş olacaksınız.
Eser’i ayrıcalıklı kılan, Eser’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kıbrıs ile olan yakınlığı ve düşüncesinin yer almasıdır. Ayrıca Türk-Yunan ilişkilerinin anlatıldığı bölümde Atatürk ile Yunanistan Başbakanı Venezelos’un dostluğu üzerine kurulan Yunan ilişkilerinde, Venezelos’un Ada’yı, Yunanistan’a bağlama isteğinin olmasına rağmen Atatürk’ün Devlet Adamlığı sayesinde TC yararına bu dostluğun ve Yunan ilişkilerinin sürdürülmüş olduğunun anlatılmasıdır.
Ele alınan konularda, Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın siyasi adamlarının (Grivas dahil, Makarios, Klerides, Papadopulos gibi) hepsinin düşünceleri ve politikalarının Ada’yı Yunanistan’a bağlamak olduğunu, Kıbrıs Türk’lerini Ada’da azınlık olarak gördüklerini, bunları okuduktan sonra, Kıbrıs Türk’ünün Özgürlük ve Mücadele Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün 28.04.1978 tarihinde söylemiş olduğu “Rum’ların karşılarına hangi tekliflerle çıkarsak çıkalım, hatta tarihi ve coğrafi bütün haklarımızdan feragat edelim, yanlarında uşak olarak bir lokma, bir hırkaya razı olalım, yine anlaşmaya hiçbir zaman ne imzalarını atarlar, atsalar bile kökümüze kibrit suyu dökmeye devam edeceklerdir. Rum’un dünkü kafasını değiştirmesi ancak güneşin aksi istikamette doğduğu gün mümkün olabilir” sözünde olduğu gibi Rum’larla yapılan görüşmelerin boşa kürek çekmek olduğunu anlayacaksınız.
Eser’de Kıbrıs’ın siyasi yaşamında ve tarihinde Akel’in gelişimi ve önemi de
ele alınmıştır. Bilinen bir gerçek olan Kiliseden sonra Akel’in istemediği hiçbir çözümün Ada’da olamayacağı gerçeği de bir kez daha vurgulanmıştır.
Eser’de KKTC’nin kuruluşuna gelirken geçirilen dönemler anlatılırken, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin de ele alınması ve Anayasa’sının yazılması, Kıbrıs siyasi tarihinde bir boşluğu doldurmuştur. Bu yönüyle de eser ne kadar önemli olduğunu okuyucusuna göstermektedir.
Yazar, Sözün Özü bölümünde sunuş yazımın başlangıcında yazdığım sonuca varmıştır. Bu tarihe düşülmüş bir nottur. Eser’de anlattığı bölümler içerisinde ’Bir Demet Yaşam’ serisinin (4, 5, 6) yayınlanacak olanlarında hangi konulara değineceği ipuçlarını da vermiştir. Bu ipuçlarından öğrendiğimiz, Bir Demet Yaşam’ın 4. 5. 6. Ciltlerinin de ne kadar önemli ve öğretici olduğudur. Kıbrıs Türk’ünün onurlu mücadelesinden, yakın dönem tarihinin anlatıldığı bu önemli eserin 4.5.6. ciltlerini bizlerle biran önce buluşturmasını sayın Göksan’dan bekliyoruz.
Mutlu, sağlıklı, bilgili, uyanık olalım.