GASTRO ÖZOFAGİYAL REFLÜ HASTALIĞI (GÖRH)

Abone Ol

Düşünüldüğünden daha fazla yaygın olan gastroözefagiyal reflü hastalığı (GÖRH - Mideden yemek borusuna asit kaçağı) pek çok insanın yaşam kalitesini ciddi anlamda bozmakla birlikte hekime başvuruların gecikmesi nedeniyle de sıklıkla geç teşhis edilmekte ve bazı durumlarda kanserlere kadar yol açabilmektedir.
Yemek borumuzla mide sınırında dairesel kaslar mevcuttur (sifinkter) ve bu kaslar normalde lokma veya sıvıyı ağız yoluyla aldığımızda mideye geçsinler diye gevşer ve açılırlar ve geçiş sonrasında mide içeriğinin geriye kaçmaması için kapanırlar. Bu kapanma mekanizmasında meydana gelebilecek bir problem ile ne yazık ki mide içeriğindeki asit geri yemek borusuna doğru ve daha sonra da yemek borumuzdan boğazımıza ve ağzımıza doğru geri akarak bize ekşi ve acı bir tat verir. Bu kaçak özellikle gece uykumuz sırasında meydana geldiği takdirde mide içeriğini akciğerlerimize dahi yutabiliriz ki bu ileri derecede rahatsız edici ve tehlikeli bir tablonun oluşmasına yol açabilir. Özellikle astımı olanlarda astımın kötüleşmesine ve alerjik reaksiyonların daha sıklıkla ortaya çıkmasına neden olabilecek bir problemdir.
GÖRH neden önemli? GÖRH mide barsak sistemi (gastroenterolojik) hastalıkları içerisinde en yüksek oranda teşhis edilen bir tablodur yani görülme sıklığı oldukça yüksektir. Amerika Birleşik Devletlerinde toplumun %20’sinde, Türkiye'de ise %23’ünde görülmektedir. Üstelik sadece erişkinlerde değil çocuklarda da görülebilen bir klinik tablodur ancak 40 yaşın üzerinde görülme sıklığı giderek yükselmektedir.
GÖRH için risk faktörlerinin neler olduğunu incelersek karşımıza çıkanlar şunlardır: Alkol tüketimi, midenin diyafram kasından yukarıya doğru fıtıklaşması, şişmanlık, hamilelik, skleroderma hastalığı, sigara içmek ve yemekten sonra 3 saat içerisinde sırt üstü uzanmak en sık görülenlerdir. Bazı sürekli kullanılan ilaçlar da GÖRH için riskli olabilmektedir. Bunlar arasında da benzodiazepinler, kalsiyum kanal blokerleri, trisiklik antidepresanlar ve steroid yapısında olmayan yangı önleyici ve ağrı kesiciler sayılabilir.
Kişileri en çok rahatsız eden bulgular arasında göğüs kemiği arkasında sanki kalpte yanma hissi olması, yenilenlerin ağıza geri gelmesi, yemeğin sanki boğazda takılmış hissi olması, yutmada güçlük, boğazda ekşime hissi ve seste kabalaşma ve kusma sayılabilir. Özellikle bebek ve çocuklarda sık sık kusma atakları, aşırı ağlama ve yemek istememe, eşlik eden diğer solunum güçlükleri, çocuğu uykusundan uyandıracak boğulma hissi, kötü nefes kokusu ve bilhassa bebeklerde yedikten sonra uykuya geçememe bulguları görülebilmektedir.
Uzun vadede tedavi edilmeyen GÖRH bazı istenmeyen hatta tehlikeli klinik tabloları oluşturabilmektedir. Bunlardan en sık görüleni yemek borusunun bir yangısı olan özofajit tablosudur. Ağrılı bir tablo olan özofajit kalbinizde sürekli bir yanma olduğu hissini doğurur ve ayrıca yemek borunuzda ülserler gelişmesine yol açar. Böyle durumlarda bilhassa lokma yutmak çok ağrılı bir hale gelebilir. Diğer korkulan bir tablo ise Barret Özofagusu denilen ve yemek borusu hücrelerinin değişmesine yol açarak kanser için önemli bir risk oluşturan şiddetli yangı tablosudur. GÖRH hastalarının %10 kadarında meydana gelebilmektedir. Oldukça tehlikeli kanserlerden biri olan adenokanserler bu hastalığın yarattığı kronik yangı sonucunda yemek borusunun orta veya üst kısımlarında meydana gelebilir ve tedavileri son derece zor olan bu hastalıklar neticesinde erken yaşlarda hastalar kaybedilebilirler. Son olarak mide girişindeki kasların daralmasına bağlı (striktür) yutmada güçlükler, sık sık kusmalar ve beslenme problemleri klinik sıkıntılardan biri olarak gözlemlenebilir.
Değerli okurlar, eğer bahsettiğim bulgular haftada 2-3 kez yaşanıyorsa, mideyi rahatlatmak için satılan reçetesiz ilaçlar veya basit mide koruyucular yakınmaları azaltmaya yardımcı olmuyorsa, bulgularınız şiddetliyse ve özellikle akciğer bulguları, bebeklerde ise beslenmede gerilik ve uykusuzluk giderek artıyorsa, yutmada güçlük ve/veya ağrı varsa, sürekli kusma, beklenmedik kilo kaybı gibi şiddetli şikayetler belirmişse mutlaka bir hekime başvurma zamanı gelmiş demektir.
GÖRH tanısı genellikle tipik semptomlar mevcut olduğunda kolayca konulabilmektedir. Reflü semptomsuz kişilerde de bulunabilir ve bu da her zaman akılda tutulması gereken bir tablodur. En önemli tanı yöntemlerinin başında ise yemek borusunda sürekli pH değerlerini takip etmek gelmektedir. Bu yöntemle hasta 24 saat boyunca takip edilir ve kayıtlar tutularak reflü sıklığı ve miktarı hakkında fikir elde edilir. Günümüzde en sık uygulanan tanı yöntemlerinden bir tanesi ise yemek borusu, mide ve ince barsağı da incelemek üzere uygulanan endoskopidir. Endoskopi ile hem gözle görmek hem de gerekirse patolojik inceleme yapmak için parça almak imkânı sunulmaktadır.
GÖRH tanısı alanların tedavilerinde ilaçlar ve ameliyatlar söz konusu olsa da en önemli unsurlardan bir tanesi yaşam tarzı değişikliği olmalıdır. Erken süreçte daha küçük miktarlarda sık sık yemek, özellikle reflüyü tetiklediği fark edilen yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, gece yatmadan en az 3 saat önce yemiş olmak, yatarken yatak başını 15-20 santimetre yukarıya kaldırmak tıbbi olmayan tedavinin en önemli bileşenleridir. Uzun vadede ise kilo vermek tedaviye önemli katkı yapacaktır. Yine kahve ve sigara tüketiminin mümkünse tamamen durdurulması ve alkol alımının kesilmesi yaşam tarzı değişikliğinde fayda görülecek uygulamalar olacaktır. Yukarıda söz edilen bazı ilaç gruplarından (kalsiyum kanal blokerleri, trisiklik antidepresanlar...v.b.) kullanılıyorsa hekimle konuşarak değiştirilmeleri istenebilir.
Tıbbi tedaviler arasında ise ilk sırada proton pompa inhibitörü denen ilaçlar kullanılmakta hatta gerekli hallerde ömür boyu verilebilmektedir. Bazen H2 reseptör bloke edici ajanlar da daha ucuz bir çözüm olarak denenebilmektedir. Asit giderici (antiasit) ilaçların ise çok fazla etkinliği olmamakla birlikte zaman zaman destek tedavisi olarak verilebilmektedir. Bu hastalığın en önemli tedavilerinden bir tanesi de cerrahi tedavidir. Cerrahi olarak sıklıkla kapalı cerrahiler (Laparaskopik) tercih edilmekte ve başarı oranları da yüksek olarak verilmektedir. Gerekli durumlarda cerrahi tedavilerden sonra ilaç tedavilerine devam edilebilmektedir.
Özetle GÖRH, bulgusu olmadan bile pek çok insanda görülebilen, tedavi edilmediği takdirde yemek borusu kanserlerine kadar varabilecek bir spektrumda hastalıklara yol açabilen ve ilaç ve/veya ameliyatla başarıyla tedavi edilebilen çok önemli bir toplum sağlığı hastalığıdır. Düzenli hekim kontrollerinize giderek bu hastalıkla ilgili erken tanı ve tedavi olma imkânınız çok yüksektir.
Sağlıklı günler dilerim.