GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ÖLÜMÜNÜN 82’NCİ YIL DÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ

Abone Ol

Ata’nın  naaşı, 11 Kasım’da tahnit edilip, 14 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı’nda hazırlanan katafalka konulmuş, 16 Kasım’dan itibaren  3 gün boyunca ziyarete açılmıştı..
O günde yüzbinler, Ata’sını son kez ziyaret etmişti. Haberi duyan yola koyulmuştu.. Türk milletinin Ata’sı, 19 Kasım’da Dolmabahçe’den başlayan kortej eşliğinde, neredeyse tüm İstanbul’un göz yaşlarıyla Sarayburnu’nda Yavuz Zırhlısı’na uğurlandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e  denizden ve karadan  görkemli bir  cenaze töreni  gerçekleştirilmişti. Türk Donanması, tarihinde  belki de  en acı görevini 19 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  naaşını  İstanbul’dan   İzmit’e  taşıyarak  yerine getirmişti..
Atatürk’ün denizden yapılan  cenaze törenine  Donanma Sancak Gemisi, Yavuz Muharebe Gemisi, Hamidiye Kruvazörü, Zafer ve  Tınaztepe  Muhripleri, Dumlupınar, Gür Denizaltı Gemileri, Doğan ve Manrı  hücumbotları iştirak etmişlerdi..
..Orada içlerinde İstanbul’a geldikleri gibi giden, ancak Atatürk’ü son kez selamlamak isteyen İngiltere, Sovyetler Birliği, Romanya, Fransa, Almanya ve Yunanistan’ın gönderdiği savaş gemileri hazır bulunmuştu.  O çok sevdiği Kara  Trene konuldu. Kara Tren;  Ata’sını 20 Kasım’da Ankaralılara kavuşturdu. 21 Kasım’da Meclis önünde yapılan  törenle Etnografya Müzesi’ne  konuldu..
.. Ayni gün bütün yurtta, köy ve kasabalarda da törenler yapıldı. Bütün insanlık ve medeniyet onun önünde hürmetle  eğildi, matem tuttu. Atatürk’ün cenazesi 1953’te, Türk Milletinin onun için  yaptırdığı en müstesna yeri olan  Anıtkabir’e nakledilmiştir.   Kaynak: Tunç Boran, Atatürk’ün Cenaze Töreni: Yas ve Metanet”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, s.47
10 Kasımlar, ilk yıllar ağlanıp sızlanan  duygusal törenler olmuştur. Bugün 10 Kasımlar, Atatürk’ün aziz hatırası önünde saygıyla eğildiğimiz, bize sağladığı ümit, güven  ve onurlu yaşama olanaklarını şükranla andığımız, sahip olduğumuz değerleri korumak için ilham alıp topladığımız, bize  bıraktığı mirasa sahip çıktığımızı  gösterdiğimiz günlere dönmüştür..
..Atatürk, devlet kuran ve yaşatan, savaştan barış yaratan usta bir politikacıydı. Örnek bir devrimciydi. Matematik ve Geometriye , Matematik  kitabı yazacak denli  hakimdi.  Bilgi birikiminde , okuduğu dört bine  yakın kitabın büyük payı vardı. Sağlam karakterli bir insandı Atatürk. İstiklal ve hürriyet sevdası kadar , sorumluluk duygusu ve iradesi  de kuvvetliydi. Disiplinli, birleştirici, iyimser, öngörüsü yüksek, idealist ve  özgüvenli bir liderdi. Kaynak: Prof.Dr Salim Cöhce, “İnsan Atatürk”
Atatürk; 1919 Eylülünde  Doğuda Ermeni olaylarını incelemeye gelen General  Harbord’un  kendisine   Türk tarihini okuduğunu , çok güçlü ordular kurup komutanlar yetiştiğini , ancak Birinci Dünya Savaşı’nda  dört müttefikle  yenik düşüldüğünü  , kurulu bir ordu yokken nasıl mücadele edeceğini sorduğunda ; Generale Türk tarihini okuduğu için  teşekkür etmiş ancak “Emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme  mahkum olmaktansa babalarımızın  oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz” şeklinde  konuşmasını bitirmiştir. Kaynak: Atatürk’ten  Anekdotlar, Genel Kurmay Başkanlığı  Yayınları, s.87-88 . http://www.ata.tsk.tr
Atatürk, emperyalizme, sömürgeciliğe karşı tam bağımsızlık; geri kalmışlığa, bağnazlığa karşı çağdaşlık savaşı vermiştir.Dünya tarihinde silinmez izler bırakan, kendine özgü çağdaş bir düşünce sistemi oluşturan, asıl unsurların insan ve insanlık, kişi için özgürlük ve toplum için bağımsızlık olduğuna inanan Atatürk, dünyanın sürekli bir barışa kavuşması gerektiğine inanarak “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini savunmuştur.
Atatürk’ün en büyük güven kaynağı Türk Ulusunun  onursuz bir yaşamı kabullenemeyeceğine, varını yoğunu özgürlüğü için  vermekten çekinmeyeceğine olan  inancı olmuştur. Atatürk, cephede yendiği düşmanlarını bile öyle etkilemiştir ki onları kendine hayran bırakmıştır.  Atatürk,  kendinden önceki tarihi çok iyi bildiği gibi, attığı her adımda hem yaşadığı günü hem de asırlar sonrasını hesap etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  sembolü büstleri değildir.. Onun tahtı Türk Milletinin kalbidir.. Onu anlamanın en doğru yolu bilimden güç almak, çalışmak, gaflete düşmemek, Atatürk gibi düşünmek ve onurlu yaşamaktır..
Böyle bir günde asıl önemli olan Ulu Önder Atatürk’ün ardından yas tutmak değil, onun fikirlerini, yapmak  istediklerini, çağdaşlaşmasına ve modern Türkiye’nin yaratılması projelerini, bağımsızlık  ve egemenlik  anlayışını, ilke ve devrimlerini, onu  anmak ve anlamak için  uğraş vermeliyiz…
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Atatürk, Kıbrıs Türk Halkında silinmez izler bıraktı.. Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu  büyük bir coşku ile  karşılarken  Atatürk İlke ve Devrimleri Kıbrıs’a da  yansıdı.  Kıbrıs Türk Halkı Atatürk  İlke ve Devrimlerine sahip çıktı ve benimsedi..
Rum-Yunan ikilisi Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirme adına 21 Aralık 1963’te gerçekleştirdiği Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planını uygulamaya koyarken;   Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı olması halinde elbet bir gün özgürlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine kavuşacağı inancını hiçbir zaman  kaybetmeyen  Kıbrıs Türk Halkı; Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek ve inanarak, Türk Mukavemet Teşkilatı  (TMT) etrafında bütünleşerek verdiği mücadelenin sonunda   20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşayacaktı.
Atatürk İlke ve İnkılaplarından aldığı ilhamla  verdiği mücadelenin sonunda şehit kanlarıyla sulanan bu topraklarda self-determinasyon hakkını kullanarak  15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmenin  mutluluğunu yaşayan Kıbrıs Türk Halkı  bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yaşatmak azminde ve kararındadır..
En zor koşullarda dahi Atatürk İlke ve Devrimlerine sıkı sıkıya bağlı kalmasını bilen  Kıbrıs Türk Halkının  yolu Ata’sının  çizdiği aydınlık yoldur..  Ne Mutlu Türküm Diyene!..