GELECEĞE BAKMAK
BM yeni bir görüşme sürecinin başlaması için uygun bir zaman olmadığını açıklamıştır. Yani kısaca ve açıkcası, o eski görüşme süreçlerinin başlama olasılığı yoktur. Görüşme yapılacaksa bu görüşme iki devletli çözüm zemininde gerçekleşecektir. Bu konu net bir biçimde belirlenmiştir. BM böyle bir zeminin oluşturulması için çaba harcar mı? Bilinmez... Ancak BM, başka yeni bir oluşumun gerçekleşmesi için temaslar yapabilir. BM’nin başka bir yola sapması veya eski federasyon çözümü görüşmelerinin başlaması için insiyatifi ele alması olası değildir.
Gelelim AB’ye... Bu kuruluşun üyesi olan Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adada tek devlet ve hükümet olduğunu ikide bir açıklaması ve bugünkü gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, daha doğrusu yalan, yanlış bir AB görüşünün KKTC açısından hiçbir değeri yoktur. Varsın AB, üyesi Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ni desteklemeye devam etsin. AB’nin bu politikası ve adadaki iki devlet gerçeğini inkar etmesi geleceğe bakarken bu gerçeğin hiçbir zaman değişmeyeceğini görmemesi veya görmek istememesi hiçbir şeyi değiştirmez. AB’nin de uluslararası hukuk çerçevesi içinde KKTC’nin tanınması gerektiğini eninde sonunda kabul etmek mecburiyetinde kalacağı şimdiden bellidir...Geleceğe hiç mi hiç bakmayan, sosyo-politik gerçekleri görmek istemeyen AB’nin açıklamalarının hiçbir önemi yoktur.
Geleceğe bakmak, geçmişi unutmak anlamına gelmez. Ancak Türkiye ve KKTC’nin iki devletli çözüm önerisinin kabul görmesi için sürekli geleceğe bakmak gerekir. Kararlı ve değişmez bir biçimde bu politika yürütüldüğü takdirde engeller teker teker aşılacaktır.